Joe Biden ve Hıristiyan dünyası Müslümanları da, Türkleri de sevmiyor, hazmedemiyor, sindiremiyorlar. Bu tutumunu her fırsatta dile getirmekten de asla geri durmuyorlar. Joe Biden daha başkan adaylığı döneminde verdiği bir röportajda; “Türkiye’de muhalefeti destekleyerek iktidarı değiştireceğiz. Darbe ile değil, seçimle. Bence ona (Erdoğan'a) çok farklı bir yaklaşım uygulamalıyız. Muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça göstermemiz lazım. Parlamento'ya katkı sunmak isteyen Kürt toplumunu entegre etmek için... Bu iş bir süre iyi gidiyordu.
Bir yol haritamızın olduğunu açıkça göstermemiz lazım. Düşündüğümüz şeyle ilgili sesimizi yükseltmemiz lazım, bedel ödemeli. Nasıl çalışacaklarını anlamak için çevresinde F-15 uçağı uçurdukları hava savunma sistemi olduğuna göre ona belli silahları satmaya devam edip etmeyeceğimiz konusunda bedel ödemeli.
Yapacağım en son şey, ona Kürtler konusunda boyun eğmek olurdu. Ve onlara Kürtlerle ilgili olarak birkaç görüşmem oldu. O dönem henüz üzerlerine gitmiyorlardı. Yani şunu göstermemiz lazım. Türkiye, Rusya'ya bağımlı olmayı istemek zorunda değil. Uzun bir zaman önce o elmadan bir ısırık aldılar. Ama şu ana kadar onlara davrandığımız şekilde davranmaya devam etmeyeceğimizi anlamak zorundalar. Yani çok endişeliyim.
Hava üslerimiz ve onlara erişimimize dair de çok endişeliyim. Bence bölgedeki müttefiklerimizle bir araya gelerek, onun bölgedeki faaliyetlerini nasıl izole edeceğimizle ilgilenmek bizim için son derece fazla iş olacak. Özellikle Doğu Akdeniz'de petrolle ilgili faaliyetleri ve görüşülmesi uzun sürecek olan çok sayıda başka şey... Ama cevabım evet, endişeliyim.”
Joe Biden girdiği ABD Başkanlık yarışını kazanır kazanmaz bizimle (Türkiye ve Erdoğan) ilgili duyduğu endişelerle ilgili ciddi tedbirler almaya başladı.
- Doğu Akdeniz’de yalnız bırakmak,
- F35 Projesinden resmen çıkartmak, verilmesi gereken F 35 Uçaklarını vermemek,
- İktidara gelişinin üzerinden 100 günün geçmesine rağmen görüşmemek,
- 1915 olaylarına ‘soykırım’ demek,
- Terör örgütlerine daha fazla destek vermek,
Perşembenin gelişi Çarşambadan belliydi. ABD Başkanı Joe Biden, 1915 olaylarını ‘Ermeni Soykırımı’ olarak resmen tanıdı. ABD tarihinde ilk kez bir başkan resmi olarak ‘Ermeni Soykırımı’nı tanımış oldu. Bu konuda ABD ne ilk nede son olacak. 1915 Olaylarına soykırım diyen ülkelerin sayısı 30’ geçti.
Almanya, Arjantin, Avusturya, Belçika, Bolivya, Brezilya, Bulgaristan, Kanada, Şili, Kıbrıs Rum Yönetimi, Çekya, Ermenistan, Fransa, Yunanistan, İtalya, Libya, Litvanya, Lübnan, Lüksemburg, Hollanda, Paraguay, Polonya, Portekiz, Rusya, Slovakya, İsveç, İsviçre, Suriye, Vatikan, Venezuela ve Uruguay. Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda'da soykırımı tanıyor ancak Birleşik Krallık yani İngiltere henüz bu yönde resmi bir açıklama yapmadı. İspanya'da da Bask Parlamentosu soykırım olarak tanımlayan bir karar aldı. Avustralya'nın Güney Galler eyaleti de 1915 olaylarını bir soykırım olarak kabul ediyor.
Bundan sonra neler olabileceğiyle ilgili görüş belirten Tarihçi, Prof. Dr. Taner Akçam oldukça karamsar konuşuyor; “Amerikan hukuk sitemi, Avrupa hukuk sistemine benzemez, farklıdır. Bu nedenle, ABD’nin soykırımı kabul etmesi, Almanya ve Fransa’nın kabul etmesine benzemez. Amerikan hükümeti, bir tarihi haksızlığı soykırım veya insanlık suçu sayarsa, bu haksızlığı yapan devlete veya onun temsilcileri aleyhine Amerikan mahkemelerinde dava açma imkanı doğar.
Dava açılabilmesi için üç önemli ön şart vardır. Birincisi, ABD hükümetince söz konusu olayın insanlık suçu olarak kabul edilmesidir. İkincisi, aleyhine dava açılacak banka ve/veya şirketlerin söz konusu suça bulaşmış olmaları ve ondan kazanç elde etmeleridir. Üçüncüsü bu ülke veya o ülkedeki banka veya şirketlerin ABD ile ticari ilişkisi olması gerekir. Hukuk davalarının kendilerine göre kuralları var ve bu belki yıllarca sürebilir ama Türkiye’nin başının çok ağrıyacağı bir sürecin başlayacağını şimdiden ilan edebilirim.”
Korona hariç başımızdaki musibetlerin %90’ı Amerika kaynaklı desek haksızlık etmiş olur muyuz bilemem. Bildiğim tek şey var o da Amerika’dan bize uzun bir süre dost olmayacağı…