Halk arasında yağmur, rahmet olarak değerlendirilir. Şükürler olsun Rabbimize ki dün gece rahmeti gönderdi.
Yanılmıyorsam tam 5 aydır kent merkezine yağmur yağmıyordu. Böyle olunca ağaçlar, kuşlar ve özellikle de tahıl ekmeyi bekleyen, elleri öpülesi köylülerimiz sürekli gökyüzüne bakıp, dua ediyordu.
Hani şair: “Yağdır Mevla’m Su!” diyordu ya. Şükürler olsun Mevla’mız yağmurumuzu yağdırdı. İnşallah hayra vesile olur.
Yağmur aslında candır. Toprağın canıdır, onlar iki sevgilidir. Ne su toprağa doyar ne toprak suya. Aşıktır onlar birbirlerine. Çünkü, onlar birleştiğinde hayat, hayat bulur…
Su bazen sel olup aksa da sonunda yine toprağa ulaşır.
Cenab-ı Allah Kur’an da yağmuru anlatırken şöyle buyurmuşlardır. “O Rabbiniz, sizin için yeryüzünü bir döşek, göğü de bir binâ yaptı. Gökten yağmur indirip onunla size rızık olarak çeşitli meyveler, ürünler çıkardı. O halde, siz de gerçeği bile bile Allah’a ortak koşmayın!”(Bakara 22)
YAĞMUR FİZİKSEL BİR SANATTIR
Daha önce İstanbul’da yağmur bombası atarak, şehrin suya hasreti giderilmek istendiğini hatırlıyorum. İstanbullu bidonlarla evlerine su taşıyorlar, şehre bir damla su düşmüyordu. Yani yağmur olmaz ise insan pistir, susuzdur, açtır.
Yine Kur’an da bu muhteşem fizik, belki kimyasal sanat için Rabbimiz der ki: “(Nur 43 )Görmez misin ki, Allah bulutları sevk ediyor, sonra açıklarını giderip onları bir araya getiriyor, sonra onları üst üste yığıp sıkıştırıyor. Bir de görürsün ki bunların arasından yağmur çıkıyor. O, gökten, oradaki dağlar büyüklüğünde bulutlardan dolu indiriyor da onunla dilediğini vuruyor, dilediğinden de onu öteye çeviriyor. O bulutlarda çakan şimşeğin parıltısı ise nerdeyse gözleri alıverecek!”
YAĞMUR NASIL OLUŞUR?
Bu sorunun cevabını araştırdım. Deniyor ki: “İlk önce su ve suyun kaynakları aldığı güneş ısısından ötürü buharlaşır. Oluşmuş olan su buharı, gökyüzüne yükselip yoğunlaşma durumuna gelir. Bu durumdan sonra su damlacıkları meydana gelir…” Yok böyle basit değil.
Hz. Enes (ra) anlatıyor:
“Peygamberimiz ile birlikte iken, üzerimize yağmur yağdı da, Allah Resûlü (Aleyhisselatü Vesselâm), yağmur suyu değsin diye, elbiselerini açtı. Bedenine yağmur isabet etti. Biz ona: ‘Niçin böyle yaptın?’ diye sorduk.
Şöyle buyurdu:
Bu yağmur, Rabbimden yeni geliyor (Rabbimin henüz yeni yarattığı bir rahmetidir.)”1
Yağmur rahmettir, hayattır. Yeryüzünde canlı varlıkların, özellikle de insan hayatının olmazsa olmazıdır. Allah, yağmuru mu'cizevî bir yaratışla yaratır.
Yağmurun yaratılışının her aşaması, Kur’ân âyetlerinde bildirilir. Dahası aşamaların sıralamasına bakıldığında, bugünkü bilimsel veriler de bu yöndedir. En doğru açıklamayı Allah yapar ve bilimsel bulgulardan asırlar önce Kur’ân’la haber verir.
“Allah, rüzgârları gönderir, böylece bir bulut kaldırır da onu nasıl dilerse gökte yayıp-dağıtır ve onu parça parça kılar; nihayet onun arasından yağmurun akıp çıktığını görürsün. Sonunda Kendi kullarından dilediğine verince, hemen sevince kapılıverirler.” (Rum Sûresi, 48)
Derler ki, Prof. Dr. Mükremin Halil Yinanç, suyun gücünü deneyle araştırmış, normal şartlarda bir damla yağmur, insan beynini delme gücünü sahip olduğunu öğrenmiş ve yağmur yağdığı günlerde dışarı çıkmazmış. Yani aslında yağmur bir mucize, düşünene ve bilene…
Cenab-ı Allah ne büyük ki, yağmurlarını insanlara zarar vermeyecek şekilde yeryüzünü indirmekte. Ama bezen dolu ve kar, çığ hatta sel oluyor. Bunun için yağmur yağdığında dua etmek gerekiyor. “Yarabbi rahmetinle muamele et. Bizler her türlü musibetlerden koru...” demeli ve şükür etmeliyiz…
Kalan sağlıcakla.