7 Haziran seçimlerinde millet tek başına iktidarı hiç bir siyasi partiye vermedi. Son dönemde yaşanan gerilim ve kırılmaları göz önünde bulunduran vatandaşlar, kavga değil uzlaşı istediler.
Seçim meydanlarında liderlerin birbirlerine söyledikleri o ağır sözleri hatırlayınca doğal olarak nasıl birbirlerinin yüzlerine bakacaklar diye de kendi kendime sormadan edemiyorum.
Son bir kaç yıl öncesine kadar siyasi yazılar yazmaktan zevk duyardım. Şimdi ise aynı şevk ve heyecanı kendimde göremiyorum. Çünkü samimi ve içten eleştiriler yönelttiğimizde bizlere takılan kulpları ve atılan iftiraları doğrusunu söylemek gerekirse göğüsleyecek enerjimizin kalmadığını söyleyebilirim.
Neyse gelelim konumuza.
Bu gün Ramazan ayının ilk günü. Sağlığı yerinde olan insanlar bu gün ilk orucunu tutmanın heyecanını ve mutluluğunu yaşıyorlar.
Oruç ile ilgili söz söylemek bana düşmez. Ancak yoksulların hatırlanılması, fakirlere yardım etme, bireysel olarak nefsin dizginlenmesi ve kendinden başka insanlarında yaşadığının bilinmesi noktasında da önemi büyüktür. Ülkemize komşu ülkelerden gelen ve bizim insafımıza sığınan yanı başımızda ki izbe ve sağlıksız evlerde barınarak var olma mücadelesi veren bu insanları unutmayalım. Ayrıca etrafımızda maddi durumu iyi olmayan kendi fakir ve fukaramızı da görmezden gelmeyelim. Herkesin bir başkasına vereceği bir şeyleri mutlaka vardır. Her şey maddi anlamda olmaz. Sevginizi vermelisiniz. Sevginin olmadığı bir diyarda huzur ve mutluluk olmaz. Her işin başı sevgidir, Allah korkusudur, merhametli olmaktır.
Bu güzel ay içinde insan tartıya çekilir. Bu tartıda fedakarlık vardır. Vermek vardır. Merhamet vardır. Sevgi vardır. Hoş görü vardır. Önemli olan işte bu tartıda ağır gelmektir. Bu tartıda ağır gelen insanlardan olmamızı Yüce Mevla'dan niyaz ediyorum. Bu duygular içinde Ramazan ayının sevgi ve barış içinde geçmesini Allah'tan diliyorum.
**
7 Haziran Genel Seçimlerinin sonuçları ortada. Koalisyon var. Türkiye'nin normalleşmesi adına bu koalisyonun faydalı olacağını düşünüyorum. Çünkü milletin tercihine saygı göstermek ve bu tercih doğrultusunda da görüş açıklamanın sağlıklı olacağını düşünüyorum.
Ak Parti olmadan bir hükümet kurulmasının anlamlı olmayacağını da düşünüyorum. Çünkü Ak Parti'nin aldığı oy sıradan bir oy değildir. Milletin Ak Parti'ye ve iktidarına uyarısı olarak gördüğüm bu seçim sonuçlarında iki büyük partinin ortaklığının daha faydalı olacağını düşünenlerdenim.
Ak Parti- CHP hükümeti tek başına yeni bir Anayasa yapacak sayısal çoğunluktur. İki partinin uzlaşarak yapacağı yeni bir Anayasa toplumun büyük kesimleri tarafından da kabul edilecektir.
Sanırım siyasette politize olmamış kesimlerin bu beklentisi de gerçekleşmeyecek gibi gözüküyor.
7 Haziran sonrası hükümet kurma eğilimi ile ilgili yapılan anketlerde Ak Parti- MHP ortaklığı en çok oy yüzdesini alıyor. Siyasi partiler vatandaşın talep ve beklentileri noktasında hükümet kurmak isterlerse bu hükümet Ak Parti ile MHP arasında kurulacaktır.
Bu iki partinin kuracağı bir koalisyon hükümetinden de yeni bir anayasa çıkmaz.
Ülke hükümetsiz kalmaz. Hiç bir siyasi parti üç ay sonra yeni bir seçim yapılmasını istemez.
O halde önümüzde iki seçenek var. Ya Ak Parti- CHP yada Ak Parti-MHP hükümeti. Başka bir yolu gözükmüyor.
**
Seçimler sonrasında felaket simsarlarının ifade ettiği gibi çok şükür bir ekonomik buhran falanda yaşanmadı.
Bu mübarek ay içinde seçilen milletvekilleri yemin ettikten sonra hükümet kurulması için turlar başlayacak.
Siyasi liderler hükümet için kırmızı çizgiler öne sürerler ise de hükümet kurulmanın çok zor olacağını da görüyoruz.
İnşallah liderler Ülkenin geleceğini kendi geleceklerinin önünde görürler ve hükümet kurulmasını sağlarlar.
Bu olmaz ise Kasım ayı içinde tekrar sandık konulur.
**
Yavuz Nalbantbaşı kamuoyunun tanıdığı bir isim. İki gün önce elim bir trafik kazası geçirdi. Yavuz kardeşime ve ailesine geçmiş olsun diyorum.
Bir süre önce Elbistan ilçemizde hain bir saldırı sonucu Amcazade çocuklarından bir yakınımı kaybettim. Elbistan'da ve Kahramanmaraş'ta taziye ziyaretinde bulunan, telefonla bizleri arayarak acımızı paylaşan dostlarıma da ayrıca teşekkür ediyorum.
**
Türk Siyasi hayatında son 50 yıla damgasını vuran 9. Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel vefat etti.
Bir gazeteci olarak basın hürriyetine verdiği önemi biliyorum. Bir ülkede Demokrasinin gelişmesi için basın özgürlüğü çok önemlidir. Bu güne kadar tek bir gazeteciye dava açtığına şahit olmadığımız 6 defa giden 7 defa gelerek bu ülkede Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmuş bu büyük Devlet adamını saygıyla anıyorum.
Günahıyla, sevabıyla bu ülkeye hizmet ettiğine inandığım merhum Demirel'e Allah'tan rahmet diliyorum.