Eski Sovyetler Birliği yeni Rusya’nın PKK terör örgütü ile ilişkisi 1970’li yıllara dayanmaktadır. Rusya’nın bebek katili PKK terör örgütünün oluşumunda terörist başı Abdullah Öcalan’a olan desteği daha sonraki yıllarda da devam etmiş bugüne kadar süre gelmiştir.
Bu ilişkilerin birçoğu KGB’nin (Sovyetler Birliği Gizli ve İstihbarat Teşkilatı) gözetim ve himayesinde gerçekleşmiştir. SSCB’nin dağılması sonrası Türkiye’nin yeni Türk Cumhuriyetleri ile olan sıkı bağları ve ilişkileri Rusya’yı çok rahatsız etti. Rusya onun için PKK’ya ciddi destek verdi. Bu destek örgütün kuruluşundan, eğitiminden ve silahlanmasına kadar birçok alanda gerçekleşti/gerçekleşmeye devam etmektedir. Rusya terör örgütüne sınırsız sağladığı bu destek karşılığında, terör örgütü PKK’yı, kendi bölgesel menfaatleri için bir silahlı maşa olarak kullanma imkânına kavuşmuştur. Türkiye; Rusya’nın PKK terör örgütüne olan desteğini kesmesi için her türlü girişimde bulunmasına rağmen maalesef destek daha çok artmıştır. Türkiye dönem dönem karşı atağa geçerek Rus enerji politikalarını tehdit edecek projeleri sahaya sürdü. Bunlardan en önemlisi Azerbaycan’la Bakü-Ceyhan boru hattı projesidir. Bu proje başta Rusya olmak üzere komşumuz İran ve Ermenistan’ı da rahatsız etmiştir. Rusya; PKK terör örgütünü bu alanda devreye koymuş Bakü-Ceyhan Boru hattının döşeneceği tüm noktalara saldırılar, mayın döşemeler, iş makinaların yakılmasından tutunda yüklenici firmalara kadar herkese zarar verdi. On yıldan fazla bu çatışmalar sürdü ve proje çok gecikti.
Oysa aynı bölgede Rusya ve İran kendi boru hatlarını sorunsuzca döşediler. 1998'de dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş, bazı komşularının Türkiye'nin iyi niyetini ve gösterdiği yakınlığı yanlış değerlendirdiklerini belirterek, "Apo denilen eşkıyayı kendi ülkelerinde barındırıp onu destekleyerek, Türkiye'yi terör belasına bulaştırmışlardır. Türk milleti artık bu konuda göstereceği iyi niyetin sonuna gelmiştir." ifadeleriyle Suriye'nin tutumuna sert tepki vermiş. Bu sözlerden sonra Suriye yönetimi terörist başını sınır dışı etme kararını aldı. Bu karardan sonra terörist başı Öcalan'ın ilk durağı Yunanistan olsa da, Yunanistan Öcalan’ın iltica talebini kabul etmeyince terörist başı soluğu Rusya'da aldı. Terörist başının yakalanması sonrasında da Rusya PKK ile ilişkilerini hep devam ettirdi. Şu bir gerçek ki kurulduğu tarihten bu yana terör örgütü PKK ile Rusya ile arasında sıkı bir ilişki vardır. Türkiye ile enerji ve güvenlik alanlarında çok yakın ilişkilere sahip Rusya bebek katili PKK/YPG’yi henüz terör örgütü olarak kabul etmediği herkesçe bilinmektedir. Bugün Suriye’de birçok alanda birlikte hareket etmekteler. Rusya’nın Suriye’de üs kurmasında, coğrafyanın tanıtılmasından ve lojistik merkezlerinin kurulmasına kadar birçok alanda PKK ile işbirlikleri olmuştur.
Ayrıca Rusya'nın başkenti Moskova'da, terör örgütü PKK/YPG/PYD'nin ofisi bulunmaktadır. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi ile başlayan süreç Ukrayna’yı her alanda zarar ve ziyana uğrattığı gibi Rusya’yı misli ile zarara uğratmıştır… Aynı zamanda Rusya askeri alanda da benzer süreçleri yaşamaktadır. Rusya’nın Ukrayna işgalinde bulunan askeri birliklerinde yaşanan koordinasyon eksikliği, Avrupa ile ABD’nin Ukrayna Ordusuna sağlamış olduğu askeri ekip ve mühimmat desteği Rusya’nın dış politikasına dair yeni stratejik hamleler almasına sebep oldu. Bu yeni kararlardan bir tanesi Rusya’nın birliklerini ve sahada aktif olarak kullanmış olduğu Wagner özel askeri şirket çalışanlarını Suriye’den çekmesi oldu. Rusya’nın Suriye’de birçok yerleşkesinde askeri birliği bulunmaktaydı. Özellikle; İdlib, Hama, Lazkiye, Halep, Menbiç, Tel Rıfat ve Ayn el-Arap’ta bulunan askeri birliklerinin önemli bir kısmını Ukrayna Savaş sahasına çekti. . Rusya söz konusu bu birliklerin dışında özel kuvvetler birliğinde bulunan bir kısım askeri Ukrayna’ya sevk etmiştir.
Tabii ki bu sevklerin sonucunda Rusya Suriye ‘de bulunan asker sayısı olarak üstünlüğünü kaybetmiş gözükse de Suriye’nin Hava Sahası ve Deniz Sahası halen aktif olarak onların elinde bulunmaktadır. PKK/YPG/PYD ile ortak hareket ettiği alanlarda asker çekmesi terör örgütlerini üzmüş olsa da şu gerçeği unutmamak gerek… Suriye topraklarında çekilen her askeri gücün neredeyse tüm silah, araç ve gereci terör örgütünün eline geçmektedir…
Buda terör örgütünün güçlenmesine sebep olmaktadır… PKK terör örgütü oluşumundan bugüne kadar müttefik olarak gördüğü Rusya’dan asla kopmaz. Son dönemde Rusya’nın Suriye’yi biraz boş bırakması terör örgütünü ilk başlarda tedirgin etmiş olsa da PKK ağababası Rusya’nın yerini dolduracak başka bir işbirlikçisi olan ABD’ye çoktan yakınlaştı bile. Terör örgütü için sahibinin kim olduğunun önemi yok. Kısacası maşa her yerde maşadır…