Sağlığımızın değerini kaybettikten sonra anlamayalım .Geç kalmayalım. Uyanık olalım. Son zamanlarda çeşitli isimler altında sağlık takviyeleri modası tekrar kendini göstermeye başladı. Malum bahar mevsimi ile birlikte kış şartlarının oluşturduğu uyuşukluk bahar mevsimin etkisi ile yerini canlanmaya bırakıyor.
Bu arada mevsimsel değişimin bünyelerde meydana getirdiği halsizlik yorgunluk uyku düzensizliği gibi yakınmalarda bir çok insanımıza bana ne oluyor bende bir hastalık mı var gibi kaygılar oluşturabilir.
Kendini iyi hissetmemeye bağlı bu kaygı bazı fırsatçıların işini kolaylaştırabilir. Doğal adı altında çokta sağlıklı olmayan ürünlerle bir şekilde yüzleşebilir mevcut şikayetlerin tedavisi için bir fırsat olarak değerlendirebilirsiniz. Doğal ,bitkisel , yan etkisiz gibi kulağa hoş gelen bu ürünlerle sağlık kazanma şansımız olmadığı gibi farkında olmadan bünyemize zarar da verebiliriz.
Keşke faydası olsa bende daha kolay olan bu yolla size sağlık satsam ama bu nafile. Bu takviye veya vitamin desteği furyası ara ara zaten hep yeniden pompalanır. Allanır parlatılır ve hiç ummadığınız bir yerden de karşınıza çıkartılı verir.
Olağan üstü zamanlarda insanların sorunu olabilecek bazı hastalıklar sanki varmış gibi bugün insanlarımız bu takviyelerle yüz yüze gelmiş durumda. Magazin basında yada dilden dile komşudan komşuya ben aldım iyi geldi sende al mantığı ile bu masum görünümlü takviyeler tavsiyeler ne kadar doğru ne kadar samimi bu soruda genellikle aklımıza gelmez. Çünkü kulağa hoş gelir. Zaaflarımız aklımızın önüne geçerek bizi can evimizden vurabilir.
Takviyeler çoğunlukla vitamin çeşitli mineral ve amino asıtlerden müteşekkildir. Organizmamızda doğal şartlarda ve kendi hücrelerimizin mahareti ile üretilenlere göre doku ve organlarımıza zarar verebilirler. Mesela ADEK vitaminleri olarak bilinen A-D-E-K vitaminleri vücudumuza alındıklarında yağda eriyerek hücrelerimize taşındığı için fazlasını atamadığımız vitaminlerdir. Yani fazlası dokularımızda hücrelerimizde birikir ve kaş yapalım derken gözlerimizi çıkartabilir.
Aynı şekilde supplement olarak isimlendirilen bazı takviyelerin içindeki kalsiyum civa fosfor arsenik gibi metaller de hücrelerimize girip kalıcı hasarların oluşmasına zemin hazırlayabilir. Çağımız insanın en önemli sorunlarında bir tanesinin ağır metal zehirlenmesine bağlı olan halsizlik yorgunluk uyku düzensizliği olduğunu biliyoruz.
Çocuklarımızdaki davranış bozukluğu , konsantrasyon eksikliği , hafıza ve dikkat dağınıklığı gibi sorunların sebeplerini araştırdığımızda; rafineri gıdaları, gazlı kolalı içecekleri , boyalı yiyecekleri ve takviyeleri görebiliyoruz.
Teknolojide kat edilen mesafe medeniyette ki hızlı ilerleme teknolojideki akıl almaz gelişme adeta biz gerçek insanları sanal hale getirdi. Artık meyveyi kendi tat ve kokusu yerine aroması ile hazırlandığı için doğalını yediğimizi zannederek yaşar olduk .
Hiperaktivite ve dikkat eksikliği ,allerjik hastalıklar ,astım ,stres, uyku düzensizliği, sıkıntı, halsizlik, bitkinlik ,yorgunluk, mutsuzluk gibi daha sayabileceğim bir çok hastalıklı durumdan kurtulmak için bizlere can simidi gibi sunulan vitamin ve takviyeler beklenen yararı niçin temin edemiyor bu sorunun cevabını bulmamız gerek.
Niçin onca tetkik tahlil film gibi son derece hassas teknolojilere rağmen hastalıklardan gözümüz ayıkmaz oldu? Niçin bir çok hastalıkta mucizevi çözüm gibi lanse edilen ilaç ve takviyelerden beklenen sonucu elde edemiyoruz? Soruları artırarak çözüm ve çareler edebiyatı ile bir sonuca varamadığımız gerçeğini kabullenmemiz gerekiyor..
En küçük yapı taşımız olan hücre fabrikasına şöyle kabaca bir göz attığımızda oradaki mükemmelliği doğallığı hemen gözleriz . Bu fabrikanın suniliğe doğal olmayan her şeye karşı sanki özel bir koruması var . Kan üretmek için muhtaç olduğu demir elementini doğal yollardan temin etmeliyiz. Pekmez yeşil yapraklı sebzeler fasulye nohut et gibi doğal gıdalardaki demiri hücrelerimiz daha kolay emerek kan yapım hızını artırıyor.
Örnekleri çoğaltmak mümkün .Ölçülü ve dengeli doğal besinleri alarak mevsiminde sebze ve meyvelerden yararlandığımızda takviye veya vitamin preparatları alarak kendimizi kandırmaya lüzum yok. Evrensel olarak kabul gören önce zararlı olmama düsturu ışığında bize emanet olarak verilen ve korumamızın da farz olduğu bedenimizi her türlü olumsuzluktan uzak tutmanız gerekiyor.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.