Bu sorunun cevap yelpazesi o kadar geniş ki, çok mükemmelden berbat mükemmele kadar değişir. Yelpazenin neresinde olduğunuzu bilememekle birlikte çoğunluğun memnun olması normal. Özellikle son 10 yılda sağlık alanında olmazların oldurularak milletin hizmetine sunulmasının elbette etkisi büyük.
Yaklaşık kırk gündür babamın rahatsızlığı nedeni ile eski Haydarpaşa gata , şimdiki ismi ile İstanbul sultan Abdulhamid Han hastanesinde fazlaca bulundum. Bankonun hasta tarafında bulunmak ayrı bir tecrübe ve gözlem oldu benim için. Öncelikle hastanemizin tüm ekibine teşekkür ediyorum.
Acil ekibinden Doç Dr Erdem Çevik ve uzman Dr Ahmet Şenel ‘e hastanenin yöneticisi Prof.Dr.Ali Rıza Odabaşı’ na, başhekimi Prof.Dr.Ahmet Turan Yılmaz’ a, üroloji kliniği şefi Doç Dr Ömer Yılmaz’ a, Anestezi klinik şefi Prof.Dr.Fatma Merih Gökben’ e, Dahiliye klinik şefi Doç.Dr.Mustafa Kaplan’ a, palyatif bakım klinik şefi Yrd Doç Dr Umut Safer’e medeniyet üniversitesi üroloji kliniği şefi prof.Dr Turhan Çaşkurlu ve Sağlık bakanlığı Okmeydanı eğitim ve araştırma hastanesi cerrahi kliniği şefi prof.dr Servet Karahan hocalarıma kalbi teşekkürlerimi sunuyorum.
Zor gün dostu kişiler böyle zamanlarda karşınıza çıkıveriyor ve stres ve gerilimini hemencecik yok ediyorlar. Bu tecrübeyi de bu sürede edindim. Acılar ızdıraplar ve karamsarlıklar paylaşıldığında azalıyormuş algısının tecrübesini de edindim.
Asıl teşekkürü belki de gazi halkımıza ve özellikle de REİSİMİZE sunmamız gerekir. Malum GATA 15 temmuzla birlikte sivilleşti ve halkımızın hizmetine tamamen açıldı. Hastanede kaldığım kırk gün boyunca gözlemlerimden anladığım kadarı ile vatandaş buradaki hizmetlerden memnun.
Hastanemizin sağlık personelinde ise tedirginlik gördüm. Askeri sağlık elemanlarımız ve sivilden gelenlerde de aynı tedirginliği görmem nedeni ile de bazı gözlemlerimi derinleştirme ve tesbitlerimi kaleme dökme ihtiyacı hissettim.
Sağlık yöneticilerimizin hastanenin hal ve gidişi ile ilgili tedbirleri elbette var. Ben içerden gözlemci bir hekim olarak yöneticilerimizin ellerini çabuk tutmasını salık veriyorum. Tabirimi maruz görürseniz amiyane bir tesbit olarak olacak ama hastanemiz dökülüyor desem fazla abartmış olmam .
Özellikle bu hastanenin acil servisine müracaat eden hastaların gerçek acillik olduklarını gözlemledim. Daha öncede birkaç kez hastane acillerimizin pür melalini yazmıştım. Hasta yoğunluğunun büyük bir kısmının acillik olmadıklarından bahsederek bu yolun yol geçen hanı olmaktan çıkarılması gerekliliğini vurgulamıştım.
Acillerimiz ciddi anlamda SOS veriyor. Her şey evrak üzerinden mükemmel işliyor olabilir. Teknoloji sağlık sisteminin işini kolaylaştırıyor da olabilir. İlaca ve tıbbi tetkiklere kolay ulaşmak elbette ideal olanı. Ancak özverideki aksaklıklar ve yorum hataları hasta olmayanları da hasta ederek sorunu daha da çözümsüz hale getiriyor. Sayısız örnekleri nerede ise her gün gözlemleyen biriyim.
İnsan faktörü ve özellikle acil servislerimizin tüm yükünü sırtlamış olan sağlık elemanları gerçekten moral ve motivasyonlarını kaybetmişler sanki uzatmaları oynuyorlar.
Sultan Abdulhamid han hastanesinin sivilden gelen sağlık ekibinin bu ay performanslarının akibeti bile meçhulmüş. Hastanedeki yeni döneme tam uyum sağlanamadığı için döner sermaye hala zarar yazıyor .
Çalışan ekip bu belirsizlikten oldukça tedirgin . Gelecekleri ile ilgili doğru düzgün bilgi alacak kaynakları da ilgisizlikten yada bilgi eksikliğinden tatmin edici bir açıklama yapmayınca iş bana düştü.
Buradan yetkililerimize dostane bir eda ile sesleniyorum. Sağlıkta donanım, yıldızlı hastaneler ve teknoloji elbette çok önemli. Ancak bundan daha çok çok önemli olanı ise çalışan sağlık ordumuz. Bu ordunun moral ve motivasyonu yeterli olmazsa ki ,maalesef bu durumdayız. Ne yapsak ne etsek nicelik bakımından zirvelerde olsak bilek nitelik yönümüz hizmet alanları memnun etmez.
Para ile saadet olmayacağı gibi sağlıklı olmakta mümkün olmayabilir. Sağlık para ile satın alınamayan bir değer. Madde elbette çok önemli ama bazen de hiçbir değeri olmaz. Bazı hastalarım maddeyi öne aldıklarında onlarla bu meseleleri münazara eder ve genellikle de sonunda ben haklı çıkarım.
Mesele haklı çıkmaz meselesi değil tabi. Sağlık bütçemizin karşılığını vatandaşımıza sağlık olarak veremiyoruz. Bunu modernizasyonla da veremeyiz. Doktorlarımızı hekim yapıp reçete yazma memuru olmaktan çıkartır ve hastalarımızı da sağlık bilinci konusunda eğitebilirsek yol alacağımız kanaatindeyim.
Bugünlük de bu kadar. Kalın sağlıcakla.