1980’lerden sonra Dünya çok hızlı bir gelişim içine girdi. Bu gelişim, değişim ve dönüşümden Kahramanmaraş’ta faydalanıyor, istifade ediyor. Bizim de refah düzeyimiz artıyor, hayat standardımız yükseliyor.
1980’lerde Kahramanmaraş’ta iki tekstil fabrikası, birkaç çırçır işletmesi dışında çok işçi çalıştıran işletmelerimiz yok idi. İnsanlar yaz aylarında Çukurova başta olmak üzere pamuk tarlalarında ırgatlık eder, kazandıklarını da kış aylarında yerlerdi. Kahramanmaraş’ta orta ve alt gelir düzeyinde olup da pamuk tarlalarında çalışmayan çok az insan vardır.
Merhum Turgut Özal ile birlikte ülkemizde bir sanayi hamlesi başladı. Buna ilave olarak kişi başı milli gelir arttı. Ve bu artış devam ediyor. Onbeş yıl önce 1000 dolar bile olmayan kişi başı gelir bu gün 11.000 doları bulmuştur. Hükümetin 2023 hedefinde ise bu rakamın 25.000 dolar olması bekleniyor.
Bu yazıya ilham kaynağı olan, Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odasında en uzun süre ile Meclis Başkanlığı yapan, Çabasan Grup Yönetim kurulu Başkanı değerli kardeşim Şahin Balcıoğlu, Senegal’den bir fotoğraf göndermiş. Fotoğrafta çocuklarla birlikte kendisi var.
Senegal nere?
Kahramanmaraş nere?
Bu insan tatil yapmaya değil, ürettiklerini pazarlamaya, yeni fırsatları araştırmaya gidiyor. Yani ham maddeyi bir başka ülkeden alacak, Türkiye’de işleyecek ve bir başka ülkelere de satacak. Ne güzel değil mi?
Bazen Atıf Şirikçi’nin sosyal medyada paylaştığı rotalara gözüm takılır. Bir hafta içinde dünyanın çeşitli ülkelerine gider ve hafta sonlarında da çoğunlukla Kahramanmaraş’a gelir.
Kahramanmaraş’ta birçok işletme ürettiklerini ihraç edebilmek için ciddi çaba gösteriyorlar. Sanayicilerimiz gece gündüz yollardadır. Ellerinde bir valiz, sürekli seyahat halindedirler.
Bu insanlar ülke ekonomisine katkı yapıyor, toplumsal refahın artmasını sağlıyorlar.
Değerli Şahin Balcıoğlu Kahramanmaraş’ta farkındalık oluşturan bir isim.
Kimsenin denemeye cesaret edemediği alanlara yatırım yaparak şehirde öncü çalışmalar yapmaktadır.
Bu şehir için ter döken, gecesini gündüzüne katan herkesi başıma taç ediyorum. İyi ki onlar var.
Bu güzel şehirde huzur ve barış var ise, bunların en büyük mimarları yatırımcılarımızdır. Teşekkür ediyorum o elinde valizi bütün dünyayı gezen yiğitlere…
**
HANİ BİN YIL SÜRECEKTİ?
Bundan 20 yıl önceydi. 28 şubat 1997 yılında milletin oyu ile iktidara gelen hükümet post modern bir darbe ile al aşağı edilmişti.
Bu operasyona imza atan Genelkurmay başkanı; “gerekirse bin yıl sürer” demişti.
Halkın seçtiği Başbakanı alaşağı eden vesayet odakları aradan geçen bu süre içinde hiç boş durmadılar.
Ak partiyi kapatma davası, 27 Nisan e muhtırası ve son olarak da 15 Temmuz hain darbe girişimi. Bunların hepsi de seçilmiş hükümet üzerine yapıldı.
Yani halkın oy vererek getirdiği ve kendisine hizmet için yetki verdiği hükümete yapıldı.
28 Şubat darbesini yapanlar hiç hatırlanmıyor. Ama o darbeye mazur kalan siyasetçiler hatırlanıyor, hayırla yâd ediliyor.
16 Nisan’da millet bir referanduma gidecek. % 51 oy alan isim bu ülkeyi 5 yıllığına yönetecek.
Koalisyon yok. Milletvekili pazarlıkları yok. Yasama, yürütme ve yargı erkleri oluşacak.
Ama bu sistem vesayeti de ortadan kaldıracak.
Ne yazık ki yeni hükümet etme sistemine itiraz var. Çünkü % 51 rakamına ulaşamayacak olan siyasi partiler bundan rahatsız.
Kurulacak yeni sistem ile ilgili sorunlar olmayacak mı? Tabii ki olacaktır. Ama bunlar zaman içinde aşılacaktır.
Mevcut sistem kendi içinde intiharı tercih etti. 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 367 garabeti ile kendi kendini zehirledi. Sonuç 16 Nisan referandumunu doğurdu. Kaldı ki, 15 Temmuz hain darbe girişiminde koalisyon hükümeti ve güçsüz bir Cumhurbaşkanı olsaydı darbe gerçekleşirdi.
Türk milleti tanklara, toplara meydan okuyarak, iktidara ve devletine sahip çıktı.
Bir daha 15 Temmuzlar yaşanmasın diye yeni hükümet sistemi hayata geçiyor.
Bu ülkede iktidara ayar çekmeler son bulsun diye bu yeni sistem hayata geçirilmeye çalışılıyor.
Bu gün 28 Şubat’ın 20. Yılı.
20 yıl önceki yaşananlar daha dün gibi hafızalarımızda. O merhum Erbakan’ı boncuk boncuk terletenlerin kim olduğunu millet çok iyi biliyor. Ve onlara sırtını dönmüş durumdadır.
Bu vesileyle merhum Necmettin Erbakan’ı rahmetle anıyorum…