"Falanca yere ne kadar zamanda giderim?" diye soran kişiye "hele bir yürü" demiş köylü. Bir miktar yürüyüp yeniden köylünün yanına gelince, "şu kadar zamanda gidersin" yanıtını almış. Dayanamayıp sormuş adam, "bu cevabı direk söylesen olmaz mıydı?" deyince köylü, "senin yürüyüşünü görmeden nasıl cevap vereyim. Yol burası, mesafe belli ama senin nasıl yürüdüğüne göre değişir" demiş.
30 Mart seçimlerinden önce de söylemiştik: muhalefet, varlığını iktidarın yolsuzluk ve benzeri ithamları üzerine bina etmiş, sokağa, halka bu yolsuzluklar üzerinden sesleniyor ama yol bu değil.
Elbette halk yolsuzluklara karşı duyarlı bulacağı ilk fırsatta hesabını da soracak ama neye güvenip bir değişim öngörecek?
30 Mart seçimlerinde propagandasını "bu iktidar kirlendi ve mutlaka gitmeli" çerçevesine oturtan muhalefet partileri aslında halka bir şey söylemediler. Bir durum tespiti yapıp kenara çekildiler. Plan proje konuşan, park, hastane, okul vaat eden de yine iktidardı.
30 Mart seçim sonuçları partilere kısaca şu mesajı verdi:
AK Parti'ye:
Her ne kadar hakkında bir takım yolsuzluk iddiaları ortalığa yayıldı ise de ben bu olayları ihtiyatla karşılıyorum. Varlığını seninle kurduğu ilişkiler üzerinden bir takım karanlık odaklar kirli senaryolara ortak oldu ise de onlar istedi diye seni yolda bırakacak değilim. Elbette seninle ilgili olarak zihnimin bir köşesine kimi notlar düştüm mahkeme kararıyla alınan goruntuler vs. hele birde yerelde dillerle destan olan usulsuzlıkleri görmuyor anlamıyor değiliz ancak önce şu uluslararası komplodan bir yakayı kurtar, bilahare kimse mahkemeden kaçamaz eni sonu yargılar hesaplaşırız.
CHP'ye:
32 şehirde bir karşılığın yok, sıkıştığın sahile dönük politikalardan başka bir şey üretemiyorsun. işin gücün korku alıp satmak. Bu işler beyaz gömlek giyip temiz adam görüntüsü vermekle bitmiyor. Nesin sen? Sınırların neresi? Ne vaat ediyorsun, bunların toplam yanıtı koca bir karmaşadan ibaret. Bu halinle sana Ankara'yı, İstanbul’u vermem, ölmeyecek kadar bir şeyler veririm ama mührün sahibi sen olamazsın. Her şeyden önce Türkiye partisi ol. Korku değil umul vaat et, bunu da türkülerle yapma, elle tutulur şeyler söyle 70 milyonu kucaklayıcı söylem ve eylem geliştir.
MHP'ye:
Celallenmek, mahallenin kabadayısı havalarında caka satmak bir parti olmak için kafi değil. Elın adamı suç ustu yakalanan partililerini sahipleniyor sen Mansur Yavaş, Behçet Saatçi gibi 40 yıllık ülküdaşlarını harcıyorsun, 70 milyon Türkiye’ye 300 milyon Türk dünyasına yönelik mantıklı elle tutulur plan proje ve bunu uygulayacak vitrini halka sunmuyorsun,
Seçim arifesi bin yıllık Türk yurdu Kırım işgal ediliyor milyonları alana dökemiyorsun,
Hemen her şeye itiraz etmek tamam da sen vatandaşa ne vaad ediyorsun ne söylüyorsun, nasıl bir Türkiye hayalin var?
BDP'nin tırmanışa geçmesi, kimi yerlerde oyunu katlaması karşısında duyduğum endişe ile bir denge unsuru olarak sana bir miktar kredi vermiş olması politikalarının bir karşılığı olarak görme. Ankara seçim sonucu karneni önüne indir halk size, taban size ne demek istedi anlayın ve gereğini yapın.