“Toplumun içine girip,onların cefasına katlanma pahasına iyiliği anlatan kişi,köşesine çekilip bekleyen kişiden daha hayırlıdır.”
Bu hadisi şerif,yolumuzu aydınlatan bir hakikatı bize izah etmektedir...
Nefsin arzularının ve pragmatizmin Çevremizi çepeçevre kuşattığı bu dijital çağda,Resulullahın izinden gitmeye mecburuz...
Kurtuluşumuz ve başarımız buna bağlıdır...
İnsanların nefislerine kul olduğu bu son yüz yılda başka bir çözüm yoluda yoktur...
Doğruların rafa kaldırıldığı,şahsiyetlerin dumura uğradığı bir zamanda, peygamberimizin yolundan ayrılmadan yürümek bir iman ve bir şahsiyet meselesidir...
“Bırak dünya onların olsun,ahiret bize yeter.” Buyuran bir peygamberin ümmeti olarak,yeniden dirilmek ve yeniden dinimize sımsıkı sarılmak zorundayız...
İstikamet üzere bir yol yürümek neredeyse imkansız hale gelmiştir...
Doğru yolun üzerinde çeşitli engeller ve engebeler bulunmaktadır...
Bu çağdaş zorlukları ve engelleri ancak;İman,bilgi,takva ve sabır özelliklerini kuşandığımız zaman aşabiliriz...
Ne mutlu bu zorlukları aşmak için yardımlaşma ve dayanışma içerisinde olanlara...
Ne mutlu,günümüzün bu tuzakları karşısında iman ve sabırlarıyla Allah’a koşanlara...
Bilgi silahıyla silahlanıp,Allah korkusunu yüreklerinde taşıyanlar bu çağda kurtuluşun ve zaferin mutluluğunu yakalayacaklardır...
Peygamberimizin bir hadisi şerifi de bizim için bir çıkış yolu ve bir kriter olacaktır;
"İçinizden biri bir kötülük görürse onu eliyle, buna gücü yetmezse diliyle değiştirsin; buna da gücü yetmezse kalbiyle (ona karşı kin ve nefret beslesin). Bu ise imanın asgarî gereğidir."
Selam ve dua ile kalın...