Türkiye’de asker, polis ve resmî cenazelerin alafranga cenaze usulleriyle kaldırılması, cenazenin taşınması sırasında Batılı cenaze müziği ile bando çalınması ve Amerikan askerlerinin cenaze törenlerinde yapılan “military taps” adlı müzik eşliğinde bir dakikalık saygı duruşu yapılması Kemalist Cumhuriyet’in Batılılaşma projesiyle yürürlüğe girmiş alçakça bir uygulamadır ki Müslüman kimliğimize karşı işlenen ağır cürümlerden biridir.
Türkiye Müslüman bir ülkedir. Şehit olan herkesin, yâni Müslümanın cenazesi bando ile değil tekbirle, salavatla kaldırılır. Kâfir usulü cenaze müziğinin çalınması haysiyetsizlik ve necip milletin kimliğini ayaklar altına almak demektir.
ŞEHİTLERİNİN CENAZESİNDE BANDO ÇALDIRAN DEVLET
Her beldenin câmilerinden kaldırılan şehit cenazesinde icrâ edilen bando eşliğindeki Avrupaî cenaze müziği cenazeye katılanların ve şehidin ruhunu taciz ediyor, yüreklere hançer sokuyor.
Câmi çıkışından sonra hazır ol vaziyetinde bekleyen bando takımı cenazenin önünde bir dakika durup, Şopen ve Amerikan karışımı hıristiyan cenaze müziği çalarak “saygı duruşu” yaptırıyor ve mezarlık kapısına kadar kâfir usulünce refakat ediyor.
Düşünün ki o ân şehrin semâlarında karabulutlar dolaşıyor, cenazeye katılanların dillerinden dökülen tekbirler, salavatlar acıya dönüşüyor, bando müziğinin çirkin sesi karşısında tekbirler boğazlarına yapışan bir bıçak gibi keskinleşiyor. Din-i İslâm’ı temsil eden tabutun üstündeki ay yıldızlı bayrak kâfir usulü olan bandonun varlığından hicap ederek şehidin ruhuna sığınıyor.
Bandocuların şehit cenazesinin önünde hâkim bir eda ile duruşları ülkenin yabancılar tarafından idare edildiği intibaı veriyor ve kâfir usulü protokol tarzının arkasında cenazeye katılan Müslüman ahali acı üstüne acı çekiyor.
Yol boyundaki ağaçlara tünemiş kuşlar sömürge ülkelerinde görülen haysiyet kırıcı bu manzara karşısında, şüheda kalplerinden üflenen hüzün makamından acı acı öterek necip milletin dîni ânanelerinin çiğnenişine ve şehidin ruhunun taciz edilişine isyan ettiklerini bildiriyorlar.
Kuşların hüzünlü ötüşünü ve şehidin ruhunun incindiğini kalpleri mühürlenen idareciler, mebuslar ve devlet erkânı anlamıyorlardı. Ehl-i irfan olanlar anlıyordu yalnızca.
DEVLETİN “ULUSAL CENAZE TÖRENİ” İSLÂMÎ DEĞİLDİR
Gayrimüslimlere ait bir uygulama olan bando eşliğinde cenaze müziği çalınması bu milletin dinine aykırıdır. Kemalist Cumhuriyet’in zulümlerinden biri olan ve en son 26/ 6/ 2006 tarihinde tekrar yenilenen 11187 sayılı “Devlet Cenaze Törenleri Yönetmeliği” nin 4. maddesi 2. fıkrasını uygulamak şart mıdır?
Bu gayr-ı millî yönetmeliğin 4. maddesi, 2. fıkrası “Ulusal cenaze töreni…” diye başlıyor. Bu Atatürkçü yönetmeliğe göre resmî cenazelerde bando ile hıristiyan cenaze müziği çalınmasının “ulusal” olduğu dikte ediliyor.
Yeri gelmişken belirtelim, “Yönetmeliği yazan devletin ebleh bürokratları “ulusal” kavramını “millî” karşılığında kullanıyorlar. Oysa “millî” nin mânası İslâm kökünden gelir.
Zavallı idareciler resmî ideolojinin şimşeklerini çekmemek için şehit cenazesinde bile dîni geleneklerini ortaya koyamıyor ve hıristiyan usullerini resmîleştiren Cumhuriyet yasalarını takdis etmek zilletine düşmeye devam ediyorlar.
Haftanın beş günü şehit cenazesine katılan mebuslar ve hükümet erkânı, “Dîn ü millete uymadığı için bu yönetmeliği uygulamıyoruz” demeye ne zaman cesaret edecekler?
O yönetmeliği alıp, milletle ilgisi olmayan despot anayasal kuruluşların kapısında yırtmayı düşünmüşler midir? Batılı müstevlilerin cenaze melodilerini çalınırken bir sancı, bir sızı çökmüyor mu yüreklerine?
Kemalist kanunların hâlâ geçerli olduğu devletin “ulusal” cenaze usulüne meydan okumak zaman gelmedi mi artık?
Sizi korkutan nedir? 28 Şubat Darbesi’nin azılı generalleri mi var tepenizde? Recüliyetiniz, yâni adamlığınız mı eksildi?