Çok büyük umutlar bağlamıştık sana, çok büyük görevler vermiş, çok fazla şey yapacağını sanmıştık. Bu ümidimizi hiç yitirmedik. Sen, hep hayal kırıklığı yaşattın ama biz hep sende bir cevher var sandık, ama nafile…
Hatırlıyorum da küçüktüm, küçücüktüm. Belki daha iyiyle kötünün ne demek olduğunu bile bilmiyordum.
Sana ümit bağlamayı büyüklerimden öğrendim…
Sen gelince, her şey çok farklı olacaktı…
Sen gelince, bütün iyilikler de birlikte gelecekti…
Sanki kocaman bir çantan var, sanki kocaman bir yürek taşıyordun, sanki bütün güzellikleri çıkınına koymuş geziyordun, tebessüm arayan her yerde…
Hayatı boyunca babacığım sana ümit bağlamıştı…
Sen gelince her şey çok daha başka olacaktı…
Belki aldığı maaşı bile arttırmaya gücün yeterdi, belki borçlarına çizik bile atabilirdin.
Sihirli bir gücün olup olmadığını hep merak ederdim ama hiçbir zaman da bekleneni vermediğini görünce sihrin büyüsüne kapılmadım…
Ama umutlandım…
Herkes gibi ben de umudumu hiç yitirmedim…
Fakirin ekmeği oldun, çoğu zaman…
Bazen ekmeğine katık ettiği bir baş kuru soğan; yanında başka bir şey yoksa da, bir kuru soğana tav ettiklerin vardı…
Gözyaşlarını senin dindireceğin söylendi, hep gözyaşı gördüm hayatım boyunca…
Savaşları ancak sen bitirebilirdin, boş yere hayatını kaybeden milyonları sen korur, gözyaşı dökenleri sen güldürebilirdin…
Kimse yetim kalmazdı, kimse yârsiz kalmaz, kimse evlat acısı çekmezdi…
Sen başkaydın…
Çok başkaydın…
Düzlüğe hep seninle çıktığımızı hayal ediyorduk, menzil sendin, varması gerekenlerse biz…
Rüya değildi, kâbus görmeyi hiç istemiyorduk ama hayali bile güzeldi.
Sen gelince her şey süt liman oluyordu…
İnsanlar daha hoşgörülü, daha sevecendi…
Herkes olabildiğince saygılı, olabildiğince kibardı…
İhlal edilen hak yoktu, boş yere mahpus damında ömür çürüten de olmayacaktı…
Sen gelince, her şey yerli yerine oturacaktı, hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı…
Annem hayallerdi, babam derin umutlar bağlardı, kardeşlerimde hep bir ümit vardı, komşularımız, akrabalarımız, tanıdığımız, tanımadığımız, yoldan geçen, yorulup konaklayan, hatta sağır sultan bile sana karşı bir başkaydı…
Sen nasıl bir şeydin öyle, nasıl herkesi büyülemiştin?
Her seferinde bütün iyi niyetleri suiistimal ettin…
Her seferinde hayal kırıklığı yaşattın…
Her seferinde koca bir hiç verdin umut bağlayanlara…
Ama hiç kimse senden umudunu kesmedi…
“Bu defa değilse, bir dahakine” diyerek seni başlara taç yaptılar/taç yapmaya devam ettik.
Giden ağamdı, gelen paşam…
Ağamın yapmadığını, paşam yapardı nasılsa
Ama ağam da sendin, paşam da…
Ve hep senden umduk, hayal ettiğimiz her şeyi…
Vermedin, pintilik ettin, çok cimri davrandın, bütün umutları boşa çıkardın…
Neden seni bu kadar severler ki, halen anlayamıyorum…
Sen kalleşsin, sen nankörsün, sen vefasızsın…
Ama yine de seni seviyoruz, her şeye rağmen, hiçbir şey vermemene rağmen…
Herkes sana gülüyor, tebessüm dolu gözlerle senden umut bekliyor…
Gülen her yüze, gülen bir çehreyle bakmıyorsun bile…
Zarar hanemiz doluyor, eskitiyorsun, yıpratıyorsun, çürütüyorsun, yok ediyorsun ama hiç umudu gerçeğe dönüştürmüyorsun…
Alıyorsun, vermeyi bilmiyorsun…
Verdiğin her şeyin de posasını çıkarıp bir kenara atıyorsun…
Sen dost musun, düşman mısın bir anlasam, en gür sesimle sana haddini bildireceğim ama onu bile bilmiyorum…
Yarın yine geleceksin…
2014 olarak hem de…
Her yıl adını değiştiriyorsun, kaç kimlikli, kaç yüzlüsün bilmiyorum…
Bu defa 2014 olarak umut bağlayacağız sana…
Her şey çok daha başka olacak senle…
Senden öncekiler de hiçbir şey vermedi, biliyorum, sen de vermeyeceksin, senden sonrakiler de…
Sen ne kalleş şeysin yeni yıl…
Arşivimden {31 Aralık 2010}
Tweetimden seçmeler
Yarınınızdan endişe duyuyorsanız, ülkenizde taşlar yerine oturmamış, yasalar düzgün değil, kurumlar doğru çalışmıyor demektir.