Karnımız acıktığında ilk aklımıza gelen yemek olur.bu bir ihtiyaçtır,gidermeniz yani karşılamanız gerekir.ev de, dışarıda,ofiste,işyerinde...
Çünkü açlık olunca çalışmada durma noktasına gelir.yaşam için elzem olan bir ihtiyaçtır.
Evde ne olursa yersiniz,dışarda cebe göre,ofiste aperatif,işyerinde ise herkes ne yiyorsa siz de ondan yani menü neyse onunla ihtiyacınızı karşılar, karnınızı doyurursunuz.ihtiyaç karşılanınca insan mutlu olur.iş gücü artar,dikkat toplaması kolaylaşır.
Dengeli ve düzenli beslenmek insanın vücudunu daha da kuvvetlendirir.aile içinde özellikle çocukların gelişiminde çok önemlidir.lakin bu gelire bağlı yani kazancınıza bağlıdır.istediğiniz veya dengeli beslenmek adına ne kadar geçim gücünüz var ???türkiye şartlarında...
Çok şükür idare ediyoruz.çünkü şununda farkındayız,aç olan,kirli suların içen,açlıktan kemikleri çıkmış,başına sinekler üşüşmüş bir çok çocuk gördüm resimlerde.yaşam koşulları çok düşük olupta kir ve pis içinde yaşayan insanlar gördük belgesellerde...şükür halimize...
Yardım kuruluşları çalışıyor,ihtiyaçlar için...tüm dünya elinden gelse çocukların hepsi şeker yiyip, doğru beslenebilecek...açlığın yanında savaşa maruz kalan çocuklar var.siyasi gelişmelerden dolayı elinizde kolunuzda bağlanıyor.ama içinizde vijdanınız sızlıyor.yapmak istediğiniz yardımı yapamıyorsunuz, savaşı durduramyoruz.onların da insan gibi yaşamasını istiyor,mutluluk onların da hakkı diyoruz.onlarda allah’ın kulu değil mi ???
Bazen göz görmüyor ve gönül katlanıyor.dünyayı hep güçlüler yönetiyor ya, orta hallilerde onu destekliyor,gelişmekte olanlar da destekleme yolunda...ve fakirin artık bir seçeneği yok ki,mecburen zengin ne derse o !!!...
İnsanca yaşamak herkesin hakkı.
düşenin elinden tutmak gerek.
Komşu açken kendisi tok yatmak doğru değil,
Müslüman müslümanın kardeşi değil mi ?
Doğru bildiklerimizi yapamayınca vijdan hep sızlıyor,içimizde olması gereken huzur olmuyor.stres yapıyoruz.kendimizi kötü hissediyoruz.azda olsa katkı olsun diye yazıyor, çiziyoruz.yetkililere sesleniyor, yardım edin diyoruz.
Onlarada büyük güç izin vermeyince huzursuzluk sendromu başlıyor.organlar tepki gösteriyor,mutsuz, geleceğe pek iyi bakamayan, umudu azalmış insanlara dönüyoruz.
Barış dedik, parasız, OLSUN,olmuyor !!!
gÜVEN dedik, artık kayboldu !
sevgi dedik ,yok oldu,
huzur dedik, sende yok, bende de yok artık !!!
neyin huzuru !!!
hergün bir huzursuzluk diyeceğim ama bir değil, birkaç tane birden !!!
akşam haberlerini dinlemek yeterli...düşünüyor ve sorguluyorsunuz...nereye böyle?...huzursuz, stres...
.....
tüm bunlara bir de büyük şehrin stresi eklenince hepten işin içinden çıkılmıyor.beş dakikalık bir yolu yarım saatte alırsan, sinirlerin ne halde olur eve gelince???...
fatura yatıracaksın bekle sırayı önde beş mi diyeyim on mu ???
emirgan’a çay içmeye gidelim diyorsun,kırkbeş veya altmış dakika bunun birde dönüşü var...
lakin şaşırtıcı bir durum ki, nereye gitsen hep insan seli(e tabi maşallah ) sanki herkes orda !!!
yeşilköy olsun, sarayburnu olsun,bakırköy olsun,ortaköy olsun...oturup bir çay içelim diyorsun yer bulamıyorsun ki...yeni açılan alışveriş yerleri de öyle...sanırım bu yüzden artık sahil yeşil piknik yerlerini tercih edenler de var.ama buraları biraz daha sakin.
İnanamadığım bir durum da ne vakit trafiğe çıkarsan çık,gelen yönde, gidende sıkışık bir trafik...bu arada bir de araya çok sık bugünlerde ambulans lar gidip, geliyor.(allah yardım etsin diyoruz, elbette...)
Bugünlerde sık duyar oldum istanbul’u seviyorum ama sakin bir yere gitmek istiyorum diyen...
.....
Bir de ne vardı ???
İnsanın doğduğu yer değil, doyduğu yerdir derler.
Doğru,insan sahipleniyor duyduğu yeri.ihtiyaçlarını giderdiği,yaşadığı, sevdikleri ve arkadaş,dostları yanlarında da olunca, duyduğun yer daha bir anlamlı oluyor ve kolay vazgeçemiyorsun...
Rızkınız bol,yaşadığınız yerde mutlu olmanız dileği ile,
Sevgi ve selamlarımla