Bir güne sığar mı hiç/sevenlerin sevgisi/
Uzun zamana yaysan/ versen gül ve nergisi
Şubatın on dördü sevgililer günüymüş.
Tüm sevenler kutlu olsun, mutlu olsun dememizin kimseye bir zararı yok. Ama kime ne kadar faydası var o ayrı bir konu. Hatta bugünü alabildiğine abartsak; yazarlar, çizerler, iletişim araçları ve medya; festivaller ve karnavallar gibi görkemli özel günler durumuna getirsek, daha mı memnuniyet verici olur diye düşünüyor insan.
Geçmişini araştırdığımız zaman sevgililer gününün çok eskilere dayandığını görüyoruz. Bu konuyla ilgili çok efsanelerin olduğu gibi, asıllı ya da asılsız efsanelerin olmasından nemalanan bazı kesimleri hesaba kattığın zaman böyle günlerin hep olacağı da kaçınılmaz bir gerçektir. Gerçi bazı durumların asıllı, asılsız olmasının değeri her millet için önem arz etmeyebilir ve etmesi de gerekmez.
Hikâyenin, Roma’da İmparatorun yasağına karşı çıkan ve gizli gizli evlendirme işlemleri yapan Papaz Valentine’nin, kral tarafından öldürtülmesine dayanan bir hadiseden kaynaklandığı, MS. 276 yılı 14 şubat günü idam edildiği, Daha sonra da bu günün “Aziz Valentin Günü” ilan edilmesi ve Amerikalı yazar Esther Howland’ın, “sevgililer günü” adına gönderdiği kartla bu gün bazı ülkelerde “Sevgililer Günü” kutlanılmaya başlar.
Tabi böyle günler olur da hiç başı boş bırakılır mı? Emperyalizmin, geri kalmış ya da zengin kaynakları olan ülkelere daima suni gündemler oluşturarak savaşlar açtığı, iç çatışmaları körüklediği; hem onların öz kaynaklarını sömürme ve her an yenilerini icat ettiği silahlarını satma ve uygulama düşüncelerinin olduğu bir ortamda bunlar küçük çerezlerdir.
Küçük de olsa Dünya nüfusunu düşündüğümüz zaman çok büyük rakamların ortaya çıktığı da yadsınamaz.
Diğer boyutu, sen üç yüz altmış dört günü nasıl davranırsan davran ama bir gün yaptıracağın bir çiçekle, bir yemekle, bir takıyla ona karşı olan sevgini belli et. Bu sevgi nameleri ve gösterisi ağızdan ve keseden çıkanlara ve verilenlere odaklandığı için zaman odaklıdır ve zamanla dağılır gider.
Ne mutlu o insanlara ki yaşadığı her anda samimi ve gönülde yeşeren ve her yaprak dökümünden sonra daha gür ve daha canlı bir şekilde yeşeren ağaçlar gibi sevgiyi içinde yeşerten ve güçlü kılan kalplere.
Ne mutlu ki üç yüz altmış beş günü bir güne değil de o bir günü üç yüz altmış beş günü “Sevgililer Günü” ilan edenlere!
Selamlar ve Saygılar