Ramazan ayındayız…
Yüreğimiz daha yumuşak atıyor.
Kızmadan, sinirlenmeden günü tamamlamaya çalışıyoruz.
Yardım kuruluşları canla başla çalışıyor.
Vakıflar, dernekler ve cemaatler…
Herkes elinden geleni yapıyor.
Amaç, yoksulu doyurmak…
Zekât, Fitre ve gönüllü yardımlar.
Yüce Allah’a şükürler olsun ki bu konuda da lider ülkeyiz.
***
Buraya kadar işin güzel yanını yazdık.
Şimdi de sevgisiz ruhlar tarafından bakalım manzaraya.
Kahramanmaraş’ın kronikleşmiş hastalığı “Hasetlik fesatlık” cephesini inceleyelim…
Kanserden daha kötü bir hastalıktan söz ediyorum.
İlaç olarak sevgi önerdik, adamlar bana bile cephe almaya başladılar.
Sevgiden korkulur mu ya hu…
Bu kadar haset bu kadar fesat bir toplum nasıl sevecek? Merak ediyorum doğrusu…
Birbirimizi sevmeden iman etmiş sayılmayacağımıza göre…
Ne yapıp edip herkesi sevmenin yollarını bulacağız.
***
Bizden olmayanlar yaşamasın…
Bize ait değillerse yok edelim…
Bize katılmayanları dışlayalım.
Bu düşüncede topluluklar oluşmaya başladı.
Herkes bize katılsın…
Hep beraber olalım…
El ele verelim…
Benim düşüncem de böyle…
Bakalım “Biz ve ötekiler” diyenler mi kazanacak?
Yoksa hepimiz el ele verip beraber olalım diyenler mi?
***
Oruç ağız kafanızı karıştırdım galiba…
Toparlayalım öyleyse…
Ben diyorum ki…
Bu şehrin sesinin duyulabilmesi için herkes birlikte hareket etmelidir.
Konu Kahramanmaraş olduğu zaman bütün ayrılıklar bitmelidir.
Partiler, Sivil Toplum Kuruluşları ve cemaatler…
“Ötekiler” düşüncesini bırakıp Maraşlılar olarak toplanmalıyız.
Komplekslerden kurtulup kendimize güvenmeliyiz.
***
Toplayıcı unsur olarak da Ticaret ve Sanayi Odasını görüyorum.
Sayın Kemal KARAKÜÇÜK bu konuda güven veriyor.
Toplanma yerimiz, Ticaret ve Sanayi Odası…
Hedefimiz, Güçlü Kahramanmaraş…
Hayalimiz, Büyük Türkiye…
Siyaset de tam destekle arkamızda…
Geriye bir tek söz kalıyor…
Başbakanımızın dediği gibi…
Durmak yok, yola devam…
Hayırlı iftarlar.