Firma ya da kurumlar ile ilgili övgü içerikli methiye tarzı köşe yazıları kaleme almayı ilke olarak kabul etmem ve yazmam.
Ancak konu bir kentin alın yazgısı, kaderi ve tanıtım ise meseleye farklı bir yaklaşım gösterir, övmek gerekirse över, eleştirmem gerekirse de eleştirmekten hiç çekinmem.
Dış İşleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Sayın Naci Koru’yu Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odasında dinleme imkanı buldum.
Öğrencilik döneminde bir çok öğrenci arkadaşı varmış, Kahramanmaraş’ı çok merak edermiş, ve bu güzel kenti ve insanlarımızı çok severmiş. Bunlar samimice ifade edilen ve gururumuzu okşayan sözler.
Benim en çok dikkatimi çeken konu ise Mado ile ilgili olandı. Sayın Koru meseleyi şu şekilde anlattı.
Şikago’da Konsolos olarak görev yaptığı sıralarda Atilla Kambur’un oğlu Yaşar ile tanışır, Türk Günü düzenlenecek. Oğul Kambur’dan Atilla Kambur’un telefonu alınır ve Türk Günü ile ilgili bilgi verilir, istenilen dondurma, tatlı v.s talep edilir ve fiyatı sorulur.
Sayın kambur; “Merak etmeyiniz ben istediklerinizle birlikte geleceğim” diye cevap verir.
Ve Sayın Koru’nun görev yaptığı beş yıl içinde her yıl MADO etkinliğe katılır ve Türkiye ile Kahramanmaraş’ın tanıtımına katkı yaparlar ve her hangi bir para da alınmaz.
Bir Kahramanmaraşlı olarak ben bundan gurur duydum.
İnternete girdim olayı araştırdım ve Atilla Kambur’un yer aldığı bir fotoğraf karesini de yazıma yerleştirdim.
Bu yazı Kambur ailesinin Türkiye’nin dış dünyada tanıtımı noktasında gösterdiği fedakarlık açısından önem taşımaktadır.
Sayın Müsteşar belki de bu köşe yazısını okuma şansı hiç olmayacak, ama bize anlattığı bu olay ile MADO ailesine bizi yakınlaştırırken, ülke tanıtımı noktasında da diğer firmalara da örnek olacağı kanısını taşıyorum.
Teşekkürler Sayın Koru, teşekkürler Kambur ailesi!...