AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, son bir ay içerisinde (7 Temmuz-8 Ağustos) terör saldırılarında, aralarında Malazgirt İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Arslan Kulaksız'ın da bulunduğu 24 güvenlik görevlisi (asker, polis ya da korucu) şehit edilmiş.
Kimisi sivil ve silahsız bir şekilde çarşıda gezerken kahpe bir el tarafından ensesine sıkılan bir kurşunla kimisi ise 24 saat süren vatanı bekleme görevinden çıkıp evinde istirahata çekildiği ve derin bir uykudayken şerefsiz bir el tarafından başına sıkılan bir kurşunla şehit edildiler.
Kimi sözlü kimi nişanlıydı. Kimisinin düğününe sayılı gün vardı. Hepsinin hayali ve geleceğe dair bir düşü vardı. Hepsinin dimdik bir duruşu, gelmiş geçmiş tüm kahramanları kıskandıran bir yaşamları vardı.
Kimseye el açıp aman dilemediler, PKK’lı hainlere boyun büküp yalvarmadılar. Oysa son yıllarda, ‘kendini Devlet Adamı’ zanneden bazı aymazlar tarafından ‘sayın’ diye anılan, aslında ‘hayın’ denmesi gereken ve çözüm sürecinin bir tarafı olarak masaya oturtulan ‘Bebek Katili Abdullah Öcalan’ Kenya’da paketlenip Türkiye’ye getirilirken Mehmetçiğe köpekler gibi yalvarıyordu. ‘Benim annemde Türk, bırakın beni Türklüğe hizmet edeyim’ diye gözyaşı döküyordu.
Mehmetler kimseye yalvarmadılar. Kimseden canlarının bağışlanmasını istemediler. Onurlarıyla yaşayıp onurlarıyla şehit oldular. Vatanları için toprağa düştüler. Yaşları çok küçüktü. Kimi 21 kimi 22 yaşındaydı. Ama duruşları, inanın 1001 yaşındaydı.
Bölücülerin ‘Önder’ dedikleri bebek katili, it oğlu it soyu aynı kendisi gibi ‘bu devlete’ sayısız başkaldırıda bulunmuş dedelerine nede çok benziyor Allah’ım. Bu kan emici canavarda aynı dedeleri gibi; ‘hem şerefsiz hem onursuz hem de adi bir korkak’ tan başka bir şey değil. Yazıklar olsun bu korkaktan medet uman bizim sözde devlet adamlarına ve Kürt halkına.
Bir ayda toprağa verilen gencecik, yiğit mi yiğit 24 güvenlik görevlisi için; ‘Anasına - babasına, gardaşına -bacısına, yolunu gözleyen sevdalısına sabır ver Allah’ım’ diye dualar edip Fatihalar okurken başka bir acı haber İstanbul’dan geldi. Bu kez gencecik bir polis müdürü şehit düşmüştü. İkinci acı haber Silopi’den geldi. Teröristlerin peşine düşen özel harekât polislerine ait bir zırhlı araç yola döşenen uzaktan kumandalı mayının patlatılması neticesinde özel dört polisimiz daha şehit edilmişti. Allah tamamını cennetine koysun. Bizleri şefaatlarına nail etsin inşallah.
Silahlar susmalıymış! Anan güzel mi senin?
Bir ayağı İmralı’da, ikinci ayağı Kandil’de, üçüncü ayağı Brüksel’de, dördüncü ayağı Türkiye Büyük Millet Meclisinde olan dört ayaklı sıpalar çok iyi bilmelisiniz ki yaptığınız bu kötülükler yanınıza bırakılmayacaktır. Türk Milleti sizi asla affetmeyecektir. Ancak; ‘kayıtsız ve şartsız silahları bırakıp bir daha dönmemek üzere bu kutsal topraklardan defolup giderseniz’ canınız bağışlanacaktır. Aksi takdirde kökünüz kazınana kadar nefs-i müdafaa devam edecektir.
Allah Devletimize ve Milletimize zeval vermesin. Analar, bacılar, yavuklular ağlasa da bu canlar bu Vatan ve bu Millet için seve seve şehadet şerbetini içmeye devam edeceklerdir. Kimse Türk Askerine ve polisine; ‘silahları bırakın, barış için bizimle masaya oturun’ çağırısı edepsizliğinde bulunmasın, bu küstahlık asla karşılık bulmayacaktır.
Bu yazıyı yazmaya çalıştığım sıralarda Sayın Başbakanın Sayın Kılıçdaroğlu ile görüşmesi devam etmekteydi. Umarım bu görüşmeden sonra Vatana ve Millete hizmet edecek bir koalisyon hükümetinin kuruluş müjdesi verilir topluma. Bu kadar ihanetin yaşandığı kötü bir günün sonunda böyle güzel bir habere gerçekten ihtiyacımız var.
Özel Okullar için verilecek olan destek müracaatları 10 Ağustos 2015 Pazartesi günü başladı. Müracaatlar, 2 Eylül 2015 tarihine kadar devam edecek. Öğrenci hangi okulda kayıtlı ise veli o okula giderek müracaat edecek. Aman ihmal etmeyin. ‘Bana çıkmaz demeyin, müracaat edin; Size de çıkabilir.’