Şimdi söz sırası Milletimizde

.

Bu Pazar kentlerimizi 5 yıl süre ile yönetecek Belediye Başkanları için sandık başına giderek oy vereceğiz.

Yaşadığım sağlık sorunları nedeniyle mümkün olduğunca siyasi etkinliklerden uzak durmaya gayret ettim.

Aksu TV’de her hafta Salı günleri katıldığım artı eksi programına da seçim nedeniyle 1 ay gibi bir süre ara verdik. 2 Nisan 2019 da tekrar Ramazan ayı başına kadar yine sizlerle bir arada olacağız.

Seçime katılan siyasi partiler ve adaylar projelerini seçmenlere anlatabilmek için yoğun çaba harcadılar.

Bu seçimde siyasi partiler çalışmalarını büyük oranda iletişim araçları üzerinden yaptılar.

Çevre ve gürültü kirliliği neredeyse hiç olmadı.

Beş yıl sonra ise belki de oy pusulası ile değil de elektronik oy ile sandıklara gitmeden evlerimizden oy kullanacağımız bir süreci yaşayacağımız bir döneme gireceğimizi düşünüyorum.

İki büyük siyasal seçim işbirliğinin yaşandığı bir seçim süreci ve bu sürecin getireceği kazanım ya da olumsuzlukları da gelecek yıllarda gözlemleme imkânı bulacağız.

24 Haziran seçimlerinde başlayan iki ayrı siyasal gruplaşma 31 Mart yerel seçimlerinde de yaşandı.

Yani Cumhur İttifakı (Ak Parti, MHP), Millet İttifakı (CHP, İyi Parti) yeni getirilen Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi ittifakları seçim öncesine taşıdı. Bu sistemin ilk Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Sayın Cumhurbaşkanımızın 4.5 yıl görev süresi vardır. Ve bu sistem ile ülkemizi yönetecektir. İşte bu süre de sistem kendini tamamen yerli yerine oturtacak ve ülke yeni bir yönetim anlayışı ile yönetilecektir.

31 Mart seçimleri sonuç itibariyle yerel nitelik taşımaktadır. Ancak yeni yönetim sisteminin adaptasyonu açısından alınan sonuçlar önem arz etmektedir.

Yapılan anket çalışmalarında % 20 gibi kararsız seçmenden bahsediliyor.

Bu kararsız seçmen ülkenin genel durumu, ekonomik seyri, ülkenin geleceği gibi konularda farklı düşünceleri olan bir grup diye düşünüyorum.

Bu seçmen kitlesinin büyük çoğunluğu aynı zamanda sandığa gitmeme eğilimi de gösterebilir.

Bana göre sandığa gitmemek bir alternatif olmamalıdır. Yurttaşlar olarak bizler sandığa giderek demokratik görevimizi yerine getirmeliyiz.

Kendi dünya görüşümüze uyan ya da yakın olan bir partiye oy vererek yönetime katkı sunmalıyız. Bu sorumluluğu yerine getirmeyenlerin seçilmiş Belediye Başkanı ile ilgili söz söyleme hakkı da olmaz diye düşünüyorum.

Pazar günü sandığa giderken sadece vicdanımızın sesini dinleyelim. Şunun bunun etkisi yerine vicdanımızın sesini dinleyerek oy verdiğimizde niyetimizde hayır var ise sonucu da ülkemiz için hayırlı olacaktır.

Niyet hayır ise akıbette hayır olur.

Bu duygular içinde sandığa giderek oyumuzu verelim. Sonuç ne olursa olsun ülkemiz için hayırlı olacaktır.

31 Mart yerel seçim sonuçlarının hayırlara vesile olması dileği ile esen kalınız…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri