Bu aziz millet yine yapacağını yaptı. Tam yerinde ve zamanında en değerli varlığı olan canını ortaya koyarak zalimlere, satılmışlara ,alçaklara, canilere dur dedi.
Gözünü kırpmadan başkomutanın emrine uyarak bedeni ve gönlü ile devletine taraf oldu. Devletine, milletine, namusuna, şerefine sahip çıkarak yapması gerekenleri çok fazlası ile yaparak bu alçak kalkışmayı durdurdu . Ve şükür tehlike devam etse de ortalık giderek duruluyor.
Puştun yaptığı puştluk elbette yanına kar kalmayacak. Amenna.
Bu süreçte yaşanılanların canlı şahitleri olarak milletin hakkını millete verirken, devletimizin de bu aziz milletin gazi fertlerine olan borçları konusunda yapması gerekenler var diye düşünüyorum.
Bu gazi milletin canı ile ortaya koyduğu tarafgirliği sayesinde yerel ve merkezdeki bürokratlarımız derin bir nefes aldı sanıyorum. Tersi bir durumda yaşanılacakları hayal bile etmek istemem.
Kendi masum milletine ateş edecek kadar gözünü kin ve kan bürümüş bu alçak satılmış güruhun vicdanına kalmış olsa idik sorusunu her bir bürokratımız aynanın karşısında kendine sorarak mesaisine başlasa diyorum.
Hangi kademede olursa olsun fark etmez. Bu soruyu bürokratlarımız kendi vicdanlarına sormalı. Sorumlu olduğu alanda iş bitirme konusunda eski duruşunu yeniden bir çek etmesi elzem gibi geliyor bana.
Alçak satılmış köpeklerin yurtta sulh konseyi bildirisini iyi okumamız gerekiyor. Kalkışmayı ,kendi küçük akıllarına göre meşru kılacak başlıkların en önemli ayağı yolsuzluk. Dinime küfreden bari müselman olsa ata sözüne tamda uyan bir duruş.
Birkaç başlık vardı o paçavra bildiride. Ama yolsuzluk ve hırsızlık için bir parağraf ayrılmıştı.
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz sözünün evrenselliği hepimizin malumu. Özellikle yerel yönetimlerimiz daha titiz şeffaf ve hakkaniyetli çalışarak merkezimizdeki bürokrasiye örneklik teşkil etmeli.
Bugünkü iktidarımızın temeline indiğimizde karşımıza yerel yönetimlerdeki samimi gayretlerimiz çıkıyor. ‘Rüşvet alan ve veren mel’undur’ taberani’de geçen sahih bir hadis.
O yıllarda yönettiğimiz az sayıda belediyelerimizde bu hidis-i şerife uyularak hareket edilirdi. Şimdi hangi belediyemizde tabelası var bilmiyorum.
Din alimi değilim ama Bakara188 ayeti hepimize indirilmiş ve bizi uyarıyor.
Zaman kavramı çok göreceli. Vızır vızır da geçiyor. Sağlığımız neşemiz yerinde ise saatlerimiz hızlı adımlarla ilerlerken, sıkıntı hastalık durumlarında saniyeler geçmeyebiliyor. Ömür dediğimizde bir an aslında.
Dün geçti. Gün bu gün. Yarınımız da meçhul.
Vakit varken ibret almamız gereken ölüm gelip çatmadan özellikle bürokrasideki yönetim erki dostlar .Lutfen biraz daha dikkat.
Nasıl ülkemiz tehlikeye düştüğünde kenetlenerek bir ve birlik içerisinde bu vatanı korudu isek, aynı şekilde devletimizin işleyen çarklarındaki hantallığı da bu taze ruhla zincirlerinden kurtaralım .Bugün git yarın gellerimiz asgariye indirilsin.
İslam aleminin gözü bizde. Duaları ile bizim iki dudağımıza bakıyor.
Ezeli düşmanlıklarından zerre kadar geri adım atmayan dost(!) ve müttefik (!) dediğimiz ülkelerin durumları da ortada. Buldukları ilk fırsatta bir kaşık suda bizi boğmanın hesapları peşindeler.
Ekonomik güç olmadan güçlü olunmuyor maalesef. Güçlerimizi birleştirerek maddi ve manevi kalkınmamızı tamamlamadan bizi rahat bırakmayacaklar.
Durum bu ise ,ki bana göre öyle.
Bu gazi milletin devletinden beklentilerine cevap verelim. Duman çıkan yerlerdeki ateşi şeffaflık içerisinde el birliği ile söndürerek düşmanlarımıza fırsat vermeyelim. Yolsuzluğa ve hırsızlığa pirim vermeden yoksulluktan kurtulalım.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.