Hiçbir siyasî parti liderinden ve mensubundan kahramanım olmadı ve hâlen de yoktur. Hiçbir siyasî partiye bağlı olmadım. Hiçbir siyasî parti amblemi, lideri ve adayıyla resmim yoktur, olamaz. Hiçbir siyasî merkezden emir almadım. Bu bağlamda merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nu siyasî parti lideri ve partici olarak değil, üstad Necip Fâzıl’a ve Seyit Ahmet Arvasi’ye yakın çizgide Hakk’a tapan Türklüğü savunan alperen olarak gördüm.
HİÇBİR İKTİDARA GÖZ KIRPMADIM, EKMEĞİNİ YEMEDİM
Hiçbir siyasî iktidara göz kırpmadım, ekmeğini yemedim ve bir talebim olmadı. Duruşum ve istikâmetim daima medeniyet ve irfanımızın müdafîi mütefekkir ve üstadlardan harmanladığım fikrî duruş ve yoldur. Hayâlini kurduğum, karınca kararınca yolunda bulunduğum şer-i şerifin yürüklükte olduğu, tasavvuf terbiyesinin sohbet ve okuma dersi olarak millî eğitim müfredatına girdiği, siyasî, idarî ve mülkî mânada her şeyin sahibi olan Türk-İslâm devletinin (Cumhuriyet de diyebilirsiniz) temellerine az da olsa harç koymaktır fikrim ve mücadelem… Bu fikir ve mücadeleme şimdiye kadar hiçbir siyasî parti denk düşmemiştir.
SİYASÎ PARTİLERDEN KAHRAMANIM YOKTUR
Çünkü Batılılaşmanın, yâni kendi öz sistemimizden kopuşumuzun sözde “kazanımları” olan siyasî partiler tabiatı gereği oynaktır, oportünistir, pragmatistir, muvazaacıdır, müdaracıdır, maslahatçıdır… Dolayısıyla iktidar da dâhil, siyasî partileri değerli bulmam için bir sebep olamaz. Yayın politikasıyla iktidara yakın olan bir mevkutede yazı yazmamdan dolayı fakîri, iktidara söz söyletmeyen biri olarak yaftalayanlar ve târizde bulunanlar peşin hükümlüdür.
Hangi mevkute varlığını devam ettirmek için iktidara yakın değil ki? Muhalefetliği tartışılır olan muhalefetin safında olmayan mevkute var mı? Muhalefet safında yer alan mevkuteler dürüst ve sırat-ı müstakim üzere midir? Nerede yazdığımızı sorguluyorlar. Nerede yazdığımıza bakacağınıza, âcizâne ne yazdığımıza baksanıza, demenin tam da yeridir.
Fakîre bu gözle bakanlar, iktidarın da muhalefetin de yanlışlarını, hatâlarını dile getirdiğimiz nâçiz yazılarımızın tamamını okuyup bir kanaate varmış değiller. Kanaatlerinin mesnedi, seçim zamanlarında “oyunuzu kime vereceksiniz?” sualine, kendileri gibi gizlemeden açık yüreklilikle, bu ülkenin istikrarı ve PKK’yla yapılan mücadele için iktidara…” diye cevap vermiş olmamdır. Kime verecektim? CHP ve muhalefet ortağı partilere mi? Geçelim!
Oy vermek veya vermemek, dâvamızın mesuliyetine zül getirir mi getirmez m? Bu mesele şu şartlar da ellinci sırada dahi yer almayan takıntılı bir mevzu… Misâli abes olacak ama Halife Hz. Ömer (r.a.)’in başında olduğu bir siyasî parti var da, oyumuzu ona vermekte tereddüt mü ettik?
(e.posta:ilbeyali@hotmail.com)