Şiirimdeki söz konusu şizofrenik alçağı, taa 1970’li yıllardan beri tanırım. İzmir merkez vaizi iken, birlikte yakalandığı 40 kişilik arkadaş grubunu; “Onlar meczuptur. Ben onların arasında tesadüfen bulundum.” diyerek gammazlamış ve paçayı kurtarmıştı. Mevzubahis 40 kişi ise bir hayli yatmıştı içeride.
İşte o gündür ve bugündür sevmem bu aşağılık kişiyi. Çünkü dikkatle bakıldığında, hayatı tamamen esrarengiz hadiselerle dolu… Sinsilik, riyakȃrlık, münafıklık daima…
MALȖM MÜRȂȊ
Okyanus ötesi alçağın biri,
Ortamı geriyor tüm gayretiyle.
Kırk okka çekerken yüzünün kiri,
Bol pudra sürüyor tüm gayretiyle.
Fitne taşeronu soymuk suratlı,
“Hayır” mabeyninde şer küsuratlı,
İstavroz barkotlu, Siyon beratlı;
Hilale ürüyor tüm gayretiyle.
Salya sümük ağlar misyon gereği,
Dinden çıkar sağlar misyon gereği,
Küffara bel bağlar misyon gereği,
Her dona giriyor tüm gayretiyle.
Bazen miskin bazen serdar-ı çete,
Fırsat bulduğu an geçer savlete,
Saklandığı “in”den köklü devlete,
Gözdağı veriyor tüm gayretiyle
Kaset işlerinden çok hoşlanmakta,
Alüfteler ile “hizmet!” sunmakta,
Ayrıca kendini "mehdi" sanmakta,
Serapa yürüyor tüm gayretiyle.
Hasan el Sabbahlar yanında ne ki?
Lavrence’den farksız iblisin teki…
Patladı balonu şükür hele ki,
İpe un seriyor tüm gayretiyle.
Yüce Peygamberi istismar eder,
Cebrail’le hâşâ, partiye (!) gider,
Pusulası bozuk meczup derbeder,
İllüzyon görüyor tüm gayretiyle.
Sapık “diyaloğ”a hayli müptela,
Âlem-i İslam’ın başına belȃ,
Ve neuzübillah… Lahavle velȃ…
El'an çemkiriyor tüm gayretiyle.