Kahramanmaraş ekonomik manada işadamlarımızın hakkını yemeyelim iyi noktalara doğru gidiyor.
1980’li yıllarda 1000 civarında kahvehane ve çayhanenin bulunduğu ve işsizliğin alabildiğince yaygın olduğu, sadece yaz aylarında ırgatlık olarak iş imkanlarının var olduğu bir şehirden, işsizliğin neredeyse hiç yok denecek kadar azaldığı ekonomik ağırlığı olan bir sanayi şehri haline geldik.
Bu başarıda hepimizin emeği vardır. Ama en büyük emek, risk alarak sürekli yatırım yapan bu şehrin kahraman sanayicileridir.
Bu başarı öyküsünü bize yaşatan, başka kentlerin gıpta ile baktığı bir kent haline gelen güzel şehrimizde, bu şehrin çevre, sosyal doku, tarih ve turizm gibi yatırımlarda neden başarısız olduğumuza bir bakmak gerek.
Öncelikle iğneyi kendime çuvaldızı başkalarına batırarak konuya girmek istiyorum.
Bu şehirde; BİZ değil BEN duygusu daha ağır basıyor.
Bunun sonucu olarak geçmişte kolektif bir anlayış hakim bir zihniyet olarak çıkmaz karşımıza.
Ama bu gün için ben böyle düşünmüyorum, düşünmek istemiyorum. Çünkü iletişim kanallarının artması, insanın bireysel manada egolarını tatmin edecek başka kanallar bulabildiği gibi, farklı enstrümanlarla da kendini ifade etmesi mümkün oluyor.
Bu durumda bizlere düşen ortak aklı mümkün kılan projeleri sahaya sürmek ve başkalarına bunu empoze etmekten geçiyor.
Dün Ak Parti İl Başkanı Fatih Erkoç; 4 Mayıs 2012 tarihinde yapılacak olan İl Kongresi ve Başbakan Sayın Erdoğan’ın Kahramanmaraş ziyareti ile ilgili basın toplantısı yaptı.
Parti içi kavgalar vardır. Güç dengeleri vardır. Taraflar vardır. Ama basın toplantısında adeta bütün rakipler yan yana, omuz omuza oturarak birlik ve beraberlik görüntüsü verdiler.
Bizim ihtiyaç duyduğumuz budur.
Birlik olmaktır.
Toplantıda, toplantı öncesinde bir çok arkadaşla sohbet ettik. Kahramanmaraş’ta bir marka olduğuna inandığım, basamakları düzenli bir şekilde sabırla tek tek atan, centilmenliği, saygısı ile herkes tarafından takdir edilen İl Başkan yardımcısı aynı zamanda iş adamı İsmail Bildirici’den tutunuzda, eski dönemlerde görev yapan onlarca arkadaş birlikte, şehrin gelişmesi adına bir şeyler üretme derdindedirler.
Beğenirsiniz, beğenmezsiniz, eleştirebilirsiniz, sevmeyebilirsiniz ama birlik, dirlik başarı getirir.
Belediye Başkanı Mustafa Poyraz, İl Başkanı ile yan yana oturarak belli yerlere hem seçim için hem de şehrin geleceği adına mesaj verdi diye düşünüyorum.
Şuna samimi bir şekilde inanmak istiyorum;
İş dünyası ile siyasetçi, vatandaş bir arada olduğu sürece çok şeyler yapılabilinir.
Burada Belediye Başkanına büyük görev düşüyor.
Yeni açılan caddelere, sokaklara, bu şehre katkı yapan insanların, hayattayken isminin verilmesini savunuyorum.
Siyasetin her hangi bir yerinde bulunsam; Bu şehirde ihracat yapan, okul yaptıran, sosyal hadiselere ekonomik ve manevi katkı koyan Kahramanmaraşlıların isimlerini veririm.
Bu şehirle fikri bağı olmayan isimlerin sağa sola verilmesinin özendirici bir yanı yoktur.
Ancak bu isim verme işini Kahramanmaraş’ta tatlı bir rekabete dönüştürmekte bizlerin elindedir.
Mesela Kahramanmaraş Belediyesi ilk meclis toplantısında; bu şehirde yıllık 250 milyon dolar ihracat yapan işadamının ismini bir yere vereceğim diye karar alabilir.
Bu tip öneriler şehirde tatlı bir rekabeti getirebilir. Ayrıca sanayicilerimiz ile görüşülerek, alt ve üst geçit projeleri oluşturulmalı, bunlara ekonomik destek verenlerin isimleri bu yerlere verilmelidir. Bunu Gaziantepli yapıyor da neden biz yapamıyoruz.
İllaki isim verdiğimiz insanlar; bizim yabancı eniştelerimiz mi olacak?
Kusura bakmayın, Kahramanmaraş Belediye Başkanı ve bu isim veren ekibe bir önerim var.
“İğneyi kendinize bir batırmalısınız!”
Bu arada dün Ak Parti Grup Başkanvekili Sayın Mahir Ünal ile bir telefon görüşmesi yaptım.
Aklıma gelen birkaç soru yönelttim. Samimi şekilde cevaplar verdi. Israrımda haklı olduğumu gördüm.
Çünkü Sayın Ünal, Kahramanmaraş’ı top yekün görüyor. Yatırım istiyor. Proje istiyor. OSB’ler ile ilgileniyor. Lojistik köyü takip ediyor. Teşvik ve bunun bu şehre getireceklerini takip ediyor. Projesi olanların yanındayım diyor.
Kollektif, toplumu ilgilendiren hizmetlere odaklanmış, meseleye bireysel bakmıyor. Bireysel taleplere de sıcak bakmıyor. Her kurum kendi işini yapmalı diyor.
Ve bizim işimiz millete hizmet..Ve biz bunun için buradayız diyor…
Sayın Ünal’ın üzerindeki sorumluluk fazla.
Fakat Kahramanmaraş’ı da ihmal etmiyor. Bizlerin günlük yazdıklarını takip ediyor, bizleri arıyor, bizleri bilgilendiriyor. Ve projesi olan, çalışan, sorumluluk ve risk alan insanların da yanındayım diyor. Gelecek seçimlere kadar Kahramanmaraş’ta birçok şeyin değişeceğini ve çok daha iyi yerlere geleceğini ısrarla söylüyor Sayın Ünal…
Bize düşen görev ise;
Hizmet edeni takdir etmek, makamları lüzumsuz olarak işgal eden ve koltuğa yapışanları da teşhir etmek ve eleştirmektir.
Ve bizde bunu yapmaya gayret sarf ediyoruz…
Bizdeki eksiklik iletişimsizlikten kaynaklanıyor. Bu kanalları doğru kullanmaya başlasak ve dedikodulardan bir kurtulabilsek…
İşte o zaman bu şehir şaha kalkar!...
Ben buna ümitliyim.
Kahramanmaraş kabuğunu kırıyor!.....