Şiirin bir hal ifadesi olduğu gerçeğini ara ara ifade etmekle beraber, şiir nedir? Sorusunun cevabını da bu sayede vermiş oluyoruz. Öyle ya! Şiir, bir halin ifadesi ise, şiirin herhangi bir tanımı yapılamaz. Şiir, tanımsızdır. Çünkü sahibinin hal’inin rengine bürünmüştür. Her insanın –şairin- hal ifadesi farklı olacağından Şiir’de farklı içerik, şekil, tarz ve daireye mahkûm olur, şöyle demek daha doğru olacaktır. Şiir, şairin ifadesine mahkûm olan kelimeler topluluğundan bir araya gelen kimi zaman soyut, kimi zaman hayal ürünü olan bir tür…
Ülkemizin şiir tarihi, I. Yeni’den itibaren başka bir içeriğe dönüşmüş, bu değişim II. Yeniyle günümüze kadar devam edegelmiştir. Bir isim var ki; II. Yeni’yle beraber yıllarca nesillerin ‘şiir etkileyicisi’ olmuştur ve olmaya devam etmektedir. Bu isim şüphesiz; İsmet Özel’dir.
İsmet Özel şiiri, bireyin gerçekliğini dünya gerçekliğiyle beraber belli bir izdüşümü olarak kendini gösterir. Toplumsal olaylara, haksızlığa karşı isyanını “soyut bir kümede” yazdığı mısralarla gösterir İsmet Özel. Kapalıdır mana, soyuttur düzlem, gelir gider kelimeler… Mısralarında mükemmeli yakalar, lakin realitede ‘mükemmel’i’ görmediği zaman öfkelenir şair, kızar, bağırır, ‘damarlarından kan yerine mısralar akıtır…’
***
Soyut bir kümede zordur şiir yazabilmek…
Açık olan gerçekliği kapalı sunmak, hayal ve imgelerle kelimeleri bir araya getirmek kolay şey değildir.
Kahramanmaraş’ta bir hanımefendiden bahsedeceğim…
Henüz şiir kitabı yayınlanmayan, lakin ara ara dergilerde görülen, biraz çekingen, biraz ürkek, daha çok mısralarla yaşama cehdinde olan, kelimelere korku markalı palto giydiren, yoğun bir şekilde imge, hayal, duygu kullanımına başvuran bir şair hanımefendi; Meryem Yardımcı Küçük.
Bu ömür süreğinde
Soğuk rutubetli bir düş hikâyesi
Önce titremeyle uyanış
Fırtınanın şiddetiyle / hazan ertesi
Sonbahar yaprakları gibi savruluş
Gök kadar sakin
Gök kadar boş
Mısralarında sanki “Öl ki tam eresin kişiliğine ömür seriminde / Diye” düsturlar konulmuş, harfler ‘diriliş ve ölüm’ arasında gelip gidiyor bu şiirlerde.
Kimi zaman epik bir ruh dirilişten haber veriyor bize.
Türk boylarından gelip
Fatihler, Yavuzlar, Selimler
Sultanlar kalesinde incelikle dokunan
taştan, çelikten, kılıçtan
haritadan, kalemden, kelamdan /
Gelmiş ile gelecek arasında kalan
Varoluşun /medeniyet mirası bizim /
Sinan ın imar yokuşunda kaybettiğimiz
tarlasını talan ettiğimiz
hatta kaybettiğimiz
karanlık kuyularda /güneşini beklerken
bağıra bağıra susan /bu medeniyet bizim /
Yaşanılan gerçeklikteki meşakkat karşısında temkinsiz bir ceylan gibi, etrafına bakıyor şaire. Serseri bir hayatın içinde kendisini ‘parya’ gibi hissediyor, koyu bir zemherinin şiddetini estetike etme gibi kaygılar taşıyan bu şair hanımefendi şiir diyor şiir; “Zemherinin zifirinde yazılır…”
Umarsız iklimlerin ayazında
Çatlayan dudaklarından süzülen \ sabrını
Zırh suyuyla beslerken
Acıtmaz bileklerini
“Zırh suyuyla beslerken…” söyleyişi harika bir deyiş. Modern insanın söylem ve yaşayışındaki ıstırap ve acı, şiddeti dahi ironileştirmesi, tâbileştirmesi hazin ve bir o kadar da acıdır.
Kanında susmaz burgaç burgaç
İntihar eden yazgıları
Başlar yüreğindeki uçurumlar
Sukutun çığlıkları arasında
İnleyen sarp kayalıklar
Koca koca çınarlar
İşte orada mevsimsiz kuşlar
Evet, yaşadığımız zaman diliminde ‘koca koca çınarlar / mevsimsiz kuşlar’ gibi sahipsiz, yalnız, mahzun ve müteessir…
Karışık bir dünya…
Dünya; den’i bir yer…
İnsan, nisyan; yani aldanan…
Acıdan kurtulma hissiyatı iptal olmuş günümüzde… Özne, nesneyle, nesne yüklemle yer değiştirmiş, sonra kelimeler; ‘mutlu, kutlu / mavalları bastırdı devrim isimli masal…’ Necip Fazıl buna benzer bir şeyler söylüyor.
Hepimizin yüreğinde bir sızı, bir keder…
Meryem Yardımcı Küçük, bu sızıyı kaleme almaya çalışıyor…
Şiir işçiliğinin ve kalitesinin farkında olmaksızın…
İsmet Özel ve Cahit Zarifoğlu’ndan etkilendiği mısralar, pek belirgin…
Soyut bir kümede şiir yazan iki büyük şairimiz; İsmet Özel ve Cahit Zarifoğlu…
Meryem Yardımcı Küçük’ ün şiirleri de bu etkilenme ve etkileşimle ortaya çıkmışa benziyor…
Ne diyelim?
Bu yazı, Meryem hanıma bir şiir kitabı çıkartma yolunda ilham olursa ne âlâ!
Kendimizi bahtiyar sayarız…