Kimyasal silah kullandığı iddia edilen Suriye‘ye, gerek içeride gerekse dışarıda askeri müdahale beklentisi daha da güçlendi. Bu sebeple sınırlarımızdaki önlemler üst düzeye çıkarıldı. Silahlı Kuvvetlerimiz tarafından sınırlarımıza zırhlı araç ve personel sevkıyatı yapılmaya başlandı.
Kahramanmaraş dâhil sınır bölgelerinde önlemlerin artırıldığı füze rampaları, tank, zırhlı araç ve uçak savar bataryaları konuşlandırıldı, izinlerin kaldırıldığı bölgedeki tüm silahların namlularının Suriye’ye çevrildiği biliniyor.
Hükümetimiz Suriye’ye bir askeri müdahale yapılsın istiyor. Muhalefet; ‘komşunun iç işlerine karışmayalım’ diyerek müdahaleye karşı çıkıyor.
Durum Cübbeli Ahmet Hoca’ya soruluyor. ‘ Suriye’ye askeri müdahale caizdir’ diyor. Bu adamlar Şii'dir. Burada bir zulüm yapılıyor. Müdahale meşrudur’ diyerek fetvasını tamamlıyor.
Bizce Suriye bu hale düşürülmemeliydi. Suriye bir iç savaşla yakılıp yıkılmamalıydı. B u kardeş ülkenin bağrına hançer sokulmamalıydı.
Sekiz yıl önce çok muhterem kişilerden oluşan bir heyetle iki günlük bir Suriye seyahatine katılmıştım. 01 Nisan 2005 tarihinin başlangıç saatlerinde Suriye topraklarına girerek başlattığımız gezi 03 Nisan 2005 tarihinde saat 24.00 sularında Suriye’den ayrılarak sona ermişti.
Çok keyifli ve unutulmaz bir gezi olmuştu. Cilve gözü sınır kapısından girip doğruca Şam’a varmıştık. Geceyi ve gündüzü Şam’da geçirdik. Şam’da görmemiz gereken ne kadar yer varsa hepsini gezip görebilmiştik.
Suriye’de yaşanan olaylarda çok sayıda insan hayatını kaybederken, büyük bir kısmı Osmanlı döneminde yaptırılan ve onarılan tarihi mekânlar yerle bir ediliyor.
Hamidiye Çarşısı, Emevi Camii, Süleymaniye Külliyesi, Sultan Vahdettin’in ve aile yakınlarının mezarları, Selahattin Eyyubi Türbesi, Esat Paşa Sarayı, Peygamber Efendimizin torunu Hz. Ali'nin kızı ve Hz. Hüseyin'in şehit edilirken yanında bulunan ve esir alınan Hz. Zeynep için yapılmış bir cami ve bu caminin ortasında bulunan Sitti Zeynep Türbesi… Aklıma gelmeyen daha onlarca ecdat yadigârı…
Gece yarısı Şam’dan ayrıldık. Humus ve Hama şehirlerini gezdikten sonra Halep’e geldik. Birbirinden güzel bu şehirlerin tamamında kendimizi, kendi tarihimizi gördük ve yaşadık.
İyi ki o geziyi düzenlemişiz. İyi ki o geziye katılmış ve o güzellikleri görmüşüm. Ne yazık ki o güzellikleri bir daha görme şansımız olmayacak.
Suriye bir Müslüman ülkesidir. Minarelerinde beş vakit ezan okunan camilerinde beş vakit namaz kılınan bir İslam Ülkesidir.
‘Ölen Müslüman öldüren Müslüman’ sanki Müslüman’ın kanı Müslüman’a helal kılınmış gibi. Allah’ım biz Müslümanlara akıl ver. Bizi birbirimize sevdir Yarabbi…
İnsanların birbirlerini sevmesi ne yazık ki çok kolay olmuyor. Sevgi için asırlarca, zarar görmeden birbirleriyle bir arada yaşamak ve birbirlerinin yaşam tarzlarına karşılıklı saygı duymak gerekiyor.
Kısacık bir süreliğine bu dünyada kalacak olan insanlara böyle yaşa, böyle ibadet et, böyle konuş, böyle ye, böyle iç diyerek müdahale edildiğinde insanlar birbirlerini sevemiyorlar.
Bu tür müdahaleleri yapanlar, Saddam veya Esad gibi bir süreliğine hükümran olsalar da sonunda mutlaka tahtlarını da canlarını da kaybediyorlar. Ama ‘Beylikten’ bir türlü vazgeçmiyorlar.
‘Bir günün beyliği beyliktir’ denir, amenna ama bu beylik uğruna yüz binlerce insanın ölümünü göze almak nasıl bir ruh halidir. Ülkemizi bu ruh halinden koru Allah’ım.