Suriye Ve İran Potada Hedef Türkiye Mi?

.

Bazı olaylara bakarken olayın içinden değilde dışından bakmak daha sağlıklı bir görüş alanı ortaya çıkarabilir.

Bölgemizde hızla ve her gün değişen gündemden çıkıp 10 yıllık senaryolarla bakmak daha geniş görmemize yarayabilir.

10 yıl öncesine gittiğimizde Arap baharı diye bir mesele yoktu. Amerikan merkezli siyasi operasyonlarla 20 den fazla ülkenin sınırları değişti.

Fas ve Tunus gibi Kuzey Afrika ülkelerinde başlayan halk ayaklanmaları sınırımıza kadar geldi.

Olayları tekrar anlatarak vaktinizi almak istemem fakat ne oldu da bir kaç yılda bölge coğrafyasında bunca hareketlilik oldu?

Bunların hepsine birer tesadüf olarak bakmak mümkün mü?

Çünkü tarihte tesadüf diye bir şey yoktur.

Arap baharı sürecinde sadece Suriye özelinde 50 milyar dolar belki daha fazla kaybımız oldu. Nasıl mı? Öncelikle Suriye ile ticaretimiz durdu. Suriye üzerinden Arap ülkelerine geçiş yapan ticaret yolumuz durdu.

Daha önce de Irak işgali sonrası en çok ihracat yaptığımız Irak ile olan ticaretimiz durmuştu.

Suriye'den gelen yaklaşık 4 milyon mülteci ile ilgili sorunların en büyüğünü daha yaşamadık. Hızla artan mülteci nüfusu gelecek 10 yıllarda ne gibi sorunlar doğuracak bilemiyoruz.

Suriye sorunu henüz çözüme kavuşmadan İran’dan değişik sesler gelmeye başladı. İran yaklaşık 1 yıldır değişik halk hareketleri ile gündemimize geliyor.

Önce kadınların daha fazla hak istemeleri ülkede soruna yol açmıştı. Şimdi ise Amerikan yönetimi Trump önderliğinde İran ile nükleer antlaşmadan çekileceğini duyurdu.

İran'ın para birimi hızla erimeye başladı. Hükumet sabit kur uygulamasına geçti. Yeniden ambargolar kapıda.

İran piyasalarındaki belirsizlik ve durgunluk esnafı çileden çıkarttı. İran'ın esnaf odaları büyük Tahran pazarı öncülüğünde kepenk kapattı.

Yaklaşık 1 aydır süren ekonomik grev sokaklara da yansıdı.

Hükumet ve dini lider Hamaney arasındaki gerilim de tırmanıyor.

Bunun sonu bir iç savaşa yada askeri bir darbeye evrilir mi bilemiyoruz fakat İran uzaktan izleyeceğimiz bir coğrafya değil.

İran bizim halihazırda Asya’ya açılan kapımız. İran üzerinden Orta Asya ve Hind-Çin ticaretini yürütüyoruz.

İran sınır komşumuz olmakla birlikte en fazla Türk nüfusunu barındıran ülkelerden biridir. İran Azerileri olarak bilinen Türk nüfusu yaklaşık 30 milyon.

İran eğer karışırsa bir başka mülteci krizi ile karşı karşıya kalabiliriz. Ekonomik kayıpları da haneye ekleyince bizim için yeni bir sınama olacaktır.

Haritayı karşınıza alıp baktığınızda Türkiye'nin istikrarsız ve dengesiz ülkelerle kuşatıldığını görebilirsiniz.

Kuzeyde iç savaş halinde olan bir Ukrayna, dengesiz bir Gürcistan, kaos halinde bir Ermenistan ki Ermenistan hükumeti de geçen aylarda çıkan ayaklanmalar sonucu istifa etti.

Kuzeyimiz bunlarla çevrili.

Güneyimiz ise daha vahim her gün bombalar patlayan bir Irak ve bertaraf olmuş bir Suriye. Şuan dengeli olan sadece balkanlar ki orası da ekonomik bir pamuk ipliğinde diyebiliriz.

İran'ın da karışıklığı göz önüne alındığında akıllara şu soru geliyor: Hedef Türkiye mi?

Bu günleri Devlet aklı ile çözmemiz gerektiğini düşünüyorum. Hiçbir duygusallığa kapılmadan her zaman devlet çıkarları gözetilerek hareket edilmeli diyebiliriz.

Bu günler bana Osmanlının kuruluş yıllarındaki coğrafyamızın belirsizliğini hatırlatıyor. Yavuz dönemine kadar önce Moğollar sonra bölgesel savaşlar Anadolu ve Rumeliyi mahvetmişti. Bölgede tam bir kriz hakimdi. Osmanlı devleti bu krizi fırsata çevirmeyi başardı ve tarihin en güçlü devletlerinden biri oldu.

Çevremizde güçsüz devletler olması bizim etki alanımızın çok daha büyüyebileceğine işarettir.

Fakat asıl sorun bizi böyle bir hamleye taşıyacak ferasete sahip miyiz? Unutulmamalı ki Osmanlı dışarıya açılmadan önce Anadolu siyasi birliğini tamamlamıştı.

Biz de önce bünyedeki virüslerden arınmalı sonra haritaya daha yukarıdan bakabilmeliyiz.

Bizi bizden daha iyi analiz eden bazı güçler için ise Türkiye'nin büyümesi kaçınılmaz. Amerika'nın önemli araştırma şirketi STRATFOR’a (Gölge CIA olarak da bilinir) göre 2050 yılına geldiğimizde Türkiye bölgenin en güçlü devleti olabilir.

Onlar bizim büyümemizin önünü kesmek için her şeyi denemeye hazırlar peki biz her şeye hazır mıyız?

Allah devletimizi her daim mavaffak eylesin...

Selametle ...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri