Türkiyede siyaset anlayışı, bireylerin siyasete toplumsal manada bakışı Amarikan tarzı siyasete doğru gidiyor.
Şu anda İl Başkanı olarak bir uğraş veriyor. Verdiği uğraşı küçümsemiyorum. Başarmak için çok çaba sarf etmek gerekiyor. Ancak TPnin Genel Başkanı partiyi kurmadan yara almıştır. Demokrasi dışı yapılanmalarda ismi bir şekilde konuşulmuştur. Seçmen bunu unutmuyor. Seçmen demokrasi dışı hiçbir düşünceye sıcak bakmıyor, onay vermiyor.
Meseleye bu açıdan baktığımızda mevcut siyasi konjoktöre bakarak bir siyasi kehanette bulunacak olursak; Ak Partinin daha en az 10 yıl iktidarda kalacağını düşünüyorum. İster bu varsayımı kabul edin ya da etmeyin. Böyle gözüküyor Türkiyenin siyasi ufukları.
Hal böyleyken yeni kurulan bir partinin öyle yakın bir zamanda iktidar olacağı gibi siyasi söylemler içine girmek söyleyeni toplum nezdinde gülünç duruma düşürür. Sevgili İsmail Alkış siyasi söylemlerinde yalancı duruma düşmemesi için ifadelerine dikkat etmelidir diye düşünüyorum.
Şu anda Türkiyede siyasi arayış yoktur. Çünkü siyasi arayışı toplumun tabanı talep eder. Toplum bunu talep ederken alternatif olacak bir lider arar. Alternatif bir lider görülmediği hallerde ise talep az olur, sesi kısık çıkar. Şu anda da Türkiyede de yeni bir arayış adına toplumsal bir talep gözükmüyor.
Sarıgül CHP ya da DSP içinde bir siyasi yapılanmaya gitseydi bundan daha iyi bir sonuca ulaşabilirdi. Şimdi Sarıgülün kurduğu bir siyasi partininde pek başarılı olma şansı şimdilik gözükmüyor. Sarıgülde o eski popileritesini yitirdi.
Sap saman hikayesi
Kahramanmaraşta kendinden kerametli ve ben diyen ve kendinden bile haberi olmayan ancak meczup ve zavallı diye acıyabileceğimiz o kadar insan var kı!...
Ben yaptım, ben isteğim için oldu, ben olmasaydım bu iş olmazdı, sen bana bak kardeşim bu iş benim sayemde oldu diyen ama hiçbir şeyden haberi olmayan sadece biraz cebi şişik yada bir diploması olan bu insanlar için ne diyeceğimi bilmiyorum.
Buna bir başımdan geçen bir olayı yer ve isim vermeden anlatarak dile getirmek ve bu sap ile samanı karıştıranlara ithaf edelim.
1990lı yıllar bir ilçe Belediye Başkanı akşam yemeğine davet etti. Akşam o ilçede bir yerde oturuyoruz. Birkaç belde belediye başkanı, siyasetçiler v.s. de masamızdalar. Biraz rahatsızım. Yenilip içiliyor. Bir Belde belediye Başkanı şişede durduğu gibi durmayandan bir iki bardak yuvarlayınca, herkesi yakıp, yıkmaya başladı. Bende bu bol keseden atandan keyif oldum dinliyorum. Belediye başkanı demez mi; Ya bugün kahramanmaraştaydım, benim aleyhime yazan Gazeteci Mehmet Taş ile Kıbrıs meydanında karşılaştım sinirlendim birkaç tane çarptım göğsunden yitekleyince yere düştü kolu kırılmış, Savcılığa şikayetçi olmuş yarın gidip ifade vereceğim diye konuşmaz mı?
Tabii beni tanıyan arkadaşları bir gülme tuttu.
Beni davet eden İlçe Belediye Başkanı: Allah canını alsın kafayı bulunca ne dediğini bilmiyorsun. Bir gazeteci yine döv ama ismini söyleme. Gazeteci Mehmet Taş bu ve baksana hiç dayak yemiş bir hali var mı? diye konuşunca millet topluca gülme krizine tutuldu.
Tabii belde belediye başkanı bol keseden atan arkadaş sessizce masadan kalktı ve gitti.
Ey sapla samanı karıştırarak kendini bulunmaz Bursa kumaşı olarak görenler, ahkam kesenler, dönüp bir aynaya bakınız ve ne işe yaramaz adam olduklarınızın farkına varınız.
Belki o zaman adam olmak için çaba içine girersiniz!....