Türkiye’de olduğu kadar Kahramanmaraş’ta da her alanda olduğu gibi medya alanında da ciddi bir anlayış değişikliğine ihtiyaç var.
Ekonomik kaygılar bireylerde ciddi bir ahlaki travma yarattı. Bundan ben etkilenmiyorum demek doğru değildir. Hayat şartlarının giderek ağırlaştığı günümüzde, insanlar cebi ile vicdanı arasında tercih yapmaya zorlanır hale geldiler.
Bunun suçlusu kim?
Bir esnaf düşünün; “yalana dolana girmeden” işini devam ettirmeye kalkışsa sonunda işyerine kilit vurmak gibi bir durumla karşı karşıya kalıyor.
Ticari ahlak, uygulanan kanunlar ve birçok sebepler, insanı bile bile yalan söylemeye zorluyor, sevk ediyor.
Ülkemizde başta HUKUK olmak üzere her alanda yasal değişiklikler yapılması zorunlu hale gelmiştir.
Bu yasal değişiklikler yapılırken çağa uygun, bireyi koruyan bir anlayış olmalıdır.
İki Beldede seçim var. Ayrıca Oda Başkanlığı seçimleri yapılıyor. Gazetelerde yazılıp çizilenlere baktığımda ciddi bir kirlenme ve ilkesizlik sırıtıyor.
Bu güne kadar adamın hiçbir behresini görmediğimiz, onun için iyi ya da kötü, başarılı ve başarısız diyabilme noktasında elimizde bilgi ve bulgular olmayan biri için neredeyse Türkiye’yi kurtaran bir kahraman edasıyla yaklaşıyor ve o minvalde haber yapıyoruz.
Bu haberlere baktığımda; tek kelimeyle paralı haber diyebiliyoruz.
Bunun iki sebebi var; birincisi medya sektörünü tanımayarak bu işe girenler ve bu insanların bu sektöre ticari bir gözle bakması. İkincisi ise her eline defter alanın gazeteci olarak kabul edilmesi gibi sakat bir anlayış var.
Hal böyle olunca, sabahları elimize aldığımız gazeteleri ve gazetecileri şucu- bucu diye tasnif etmek zorunda kalıyoruz.
Bu işi bu kadar ayağa düşüren insanlar bir süre sonra bu meslekten uzaklaşsalar bile bu mesleği adam gibi yapanlara da çamurlarını bırakıp gidiyorlar.
Buna dur denilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Basın özgürlüğü denildiğinde ve bu özgürlüğün ülkemizde kullanımı ve tatbikatı farklı anlam ve boyutlarda seyretmektedir.
Bir gazeteci taraf olabilir.
Bir gazeteci taraf olurken, ilke ve kuralları olmalıdır. Meseleyi salt parasal noktada ele almamalıdır.
Etrafa baktığımızda medya sektörü anlamında “parayı verenin düdüğü çaldığı” bir dönemde olduğumuzu üzülerek görüyoruz.
Bu tehlikeli bir süreçtir.
Bu sadece Kahramanmaraş’a has bir durumda değildir. Bir yayın organında ilan yayınlanması farklıdır. Bir gazetede paralı haber yapılması farklıdır.
Bir gazete bir adaya destek verebilir. Bu yapılırken reklam desteğine kabul ama olmayan bir şeyi olmuş gibi yazarak, o adayı neredeyse ilahlaştıracak habere de hayırdır diyorum.
Ve üzülerek ifade edeyim ki; son dönemde bu şehirde çıkan birçok gazetede bu manzaralara da çokça rastlamaya başladık.
Bunun sonucu ise medyanın ciddi alanda yara aldığıdır. Bu şehirde kendini sorumlu hisseden ve bu mesleği adam gibi yapan insanlar bir araya gelmelidir. Ve bu sorunları çözmelidir.
Yoksa birkaç yıl içinde hepimiz toplumda var olan saygınlığımızı yitirmek zorunda kalırız.
İlkesizce taraf olmak bir süre sonra bertaraf olmayı beraberinde getirecektir.
Bunu unutmayalım!....