OSMANLI PADİŞAHI SULTAN ABDÜLAZİZ ile III. NAPOLEON(NAPOLYON)'UN EŞİ EUGENIE (ÖJENİ)’İN AŞKI
Baltacı Mehmed Paşa ile Sultan Abdüláziz, çapkınlık tarihimizin iki zirvesiydi. Baltacı ile Rus Çariçesi Katerina ve Abdüláziz ile de Fransa İmparatoriçesi Eugenie (okunuşu: Öjeni) arasında çok özel bir şeylerin geçtiği yolundaki söylentiler, bizim için asırlar boyunca milli bir iftihar vesilesi olmuştu. Ama tarihçi Erhan Afyoncu ve İlber Ortaylı’nın çalışmaları sonucunda Baltacı’nın Katerina’nın yüzünü bile görmediğini ve hadise hakkında anlatılanların hoş fakat boş bir hikâye olduğunu geçen yıllarda ortaya çıkartılınca bir hayli üzüldük ve Neyse ki, Sultan Abdüláziz Fransız İmparatoriçesi Eugenie ile bir şeyler yapmıştı diye teselli bulmaya çalıştık.
Gerçek olan büyük aşkın hikayesini Osmanlı Padişahı Sultan Abdülaziz ve Fransa Kraliçesi Eugenie(Öjeni) filmlere konu olacak bu destansı aşkın hikayesini birlikte okuyalım…
Osmanlı Padişahı Sultan Abdüláziz, Avrupa’ya savaş değil, gezmek maksadıyla giden ilk ve son Türk hükümdarıydı. 21 Haziran 1867 başlayan gezi 46 gün sürmüştür. Avrupa seyahatinde İngiltere’yi ve Fransa’yı ziyaret ettikten sonra Prusya ve Avusturya’ya da uğramıştır. Paris’te aklını başından alan bir hanımla tanışmıştı: Fransa’nın güzelliğiyle ve zekâsıyla meşhur imparatoriçesiyle, yani III.Napoleon’un karısı Eugenie (okunuşu: Öjeni) ile tanışmıştır. Söylenenlere göre hükümdarın gözü artık başka bir şey görmez olmuş ve dönüşte bile aklı-fikri Eugenie’de kalmıştı.
Eugenie’yi yeniden görebilmek, hükümdara 1869’da yani iki sene sonra yeniden nasip oldu. İmparatoriçe, Süveyş Kanalı’nın açılış merasimine davetliydi ve gemiyle Mısır’a giderken 1869’un 13 Ekim’inde altı günlüğüne İstanbul’a da uğradı.
HEDİYE GECELİK
Dedikodular, ziyaretin hemen ilk gününde başladı. Hükümdar, Paris’te kendisine ev sahipliği etmiş olan imparatoriçe için Beylerbeyi Sarayı’nı hazırlatmış, hazırlıkların başında bizzat bulunmuş, Eugenie’yi daha karaya ayak basmadan denizde karşılamış ve peş peşe hediyelere boğmuştu. Abdüláziz’in Eugenie’ye gecelik yaptırtması için binlerce altın değerinde bir de şal verdiği bütün şehrin dilindeydi. Sonunda ona sahip olur. Beklemek, meyvesini vermiştir ve Böylece, iki yıl bekledikten sonra, birbirlerinin olabilir
Aynı dili konuşamamaları, kültürlerinin tümüyle farklı olması ya da bu ilişkinin kaçamak bir iki buluşmaya mahkum olması önemli değildir. İstanbul, işte o hafta bir dedikoduyla çalkalandı: Abdülâziz, 17 Ekim gecesi Dolmabahçe'den saltanat kayığına binip Beylerbeyi'ne geçmiş ve gün ağarıncaya kadar Eugenie'yle beraber kalmıştı. Söylentiler o kadar arttı ki, hükümdarın annesi Pertevniyal Valide Sultan, haremi ziyarete gelen Eugenie'ye "Kadın, senin kocan yok mu, memleketine gitsene!" diye bağıracak; bazı Fransız gazeteleri de "Sadık tebaaları, majesteleri İmparatoriçeyi artık Paris'te görmek istiyorlar" gibisinden başlıklarla çıkacaklardı.
ASIRLIK DEDİKODU
Sonra, araya peşpeşe felâketler girdi. Abdülâziz tahtından indirilip öldürüldü, Eugenie kocası III. Napoleon'la beraber sürgüne gitti ve Osmanlı hükümdarıyla imparatoriçenin arasında olup bitenlerin söylentisi yüz küsur sene boyunca hep konuşuldu, durdu. Söylentiler, bundan beş sene önce, yani aradan tam 135 yıl geçtikten sonra Eugenie gibi bir İspanyol tarafından doğrulandı: İstanbul'daki İspanyol Kültür Merkezi "Cervantes Enstitüsü “nün Müdürü Pablo Martin Asuero, yayınladığı "Mavi Sütunlu Saray" isimli kitabında Abdülâziz ile Eugenie'nin 1869'un 17 Ekim gecesi Beylerbeyi Sarayı'nda saatlerce beraber olduklarını doğruladı ve bu beraberliğin "çok özel" ayrıntılarını da anlattı.
TESELLİYİ ESKİ AŞKININ OĞLUNU GÖRMEKTE BULDU
İmparatoriçe Eugenie, bir İspanyol kontunun kızıydı. 1826'da Granada'da doğdu, gençlik yıllarını Paris'te geçirdi, sonradan "İmparator Üçüncü Napoleon" unvanını alacak olan Louis Napoleon ile burada tanıştı ve 1853'te evlenip "Fransa İmparatoriçesi" oldu.
III. Napoleon'un, Alman ordularına karşı 1870'de Sedan'da yenilip esir düşmesi üzerine Eugenie de Paris'i terkedip İngiltere'ye sığındı. Bir sene sonra serbest bırakılan kocasıyla İngiltere'de yeniden bir araya geldi ama Fransa'ya bir daha dönemedi ve tam yarım asır sürgünde yaşadı. Kocasının 1873'teki ölümünden sonra da politikayla uğraşmaya devam etti ama İngiliz ordusuna katılıp Güney Afrika'ya savaşa giden oğlunun orada can vermesi üzerine kendini dine verdi. 1920'de Madrid'de 94 yaşında öldüğünde, Fransa'ya tam 50 sene boyunca gidememişti.
Eugenie, 1869'daki ziyaretinde sonra, 1911 Haziran'ında yatıyla İstanbul'a bir daha geldi, zamanın hükümdarı Sultan Reşad'ı ziyaret etti ve padişahtan tuhaf bir ricada bulundu: İstanbul'a 42 sene önceki ilk gelişinde henüz küçük bir çocuk iken tanıdığı bir şehzadeyi, Sultan Abdülaziz'in oğlu Yusuf İzzettin Efendi'yi görmek istedi. Şehzade ile görüştü ve bu isteği İstanbul'un yanı sıra Paris'te de oldukça manidar karşılandı. O dönemde sarayın "mabeyin başkâtibi" yani "genel sekreteri" olan meşhur romancı Halid Ziya Uşaklıgil, hatıralarında buluşmadan bahsederken "...Kalbini neler burktu, bunu keşfetmek mümkün değildir. Fakat dönüşünde, rıhtımdaki sandala binerken daha ziyade yaşlanmış, daha ziyade çökmüş gibiydi" diye yazacaktı.
Kaynak :
Murat Bardakçı
Pablo Martin Asuero, (Mavi Sütunlu Saray, S. 141-142.)