İki yıl önce taziye evleri ile ilgili bir makale kaleme almış ve bu hizmeti doğup büyüdüğüm memleketim Kahramanmaraş’ta başlatanlara teşekkür etmiştim. Özellikle ülkemizin doğu ve güneydoğu bölgelerinde yıllardır yürütülen bu hizmetin yaygınlaştırılması ve hatta sosyal belediyecilik adına hizmet kalitesinin birkaç kademe daha yükseltilmesi gerekir kanaatindeyim.
İki yıl önce aralık ayında ahirete irtihal eyleyen babam merhumun taziye sürecinde bizzat şahit olduklarım ve geçtiğimiz hafta vefat eyleyen bir yakınımın taziyesinde de yaşadıklarım ile Kahramanmaraş büyükşehir belediyemize bazı önerilerimi kısaca özetlemek isterim.
Memleketimiz dışarıya göç vermediği için nüfusu birçok ilimize göre daha hızlı artıyor. İhtiyaca binaen yeni taziye evler açmak gerekiyor. Taziye evlerindeki bazı hizmet birimlerini planlı ve programlı olarak çalıştıran yetkililer özellikle yemek ikramları hususunda yaşanılan aksaklıklar için il müftülüğü ile koordineli bir proje oluşturarak sosyal belediyecilik adına bir örnekliğe öncülük edebilir.
Mesela sadece bir öğün yemek ikramı uygulamasını başlatarak acılı ailenin acısını hafifletebilir. Aldığım bazı duyumlar hiç hoş olmasa da birkaç tanesini paylaşarak meselenin önemini vurgulamak isterim.
Taziye evlerinde mutfak olarak kullanılan mekânlar cenaze sahibinin yakınları tarafından kullanılırken hoş olmayan durumlar olabilmekte. Taziye evine ölen kişinin varlık durumuna göre sadece yemek ikramı için yerleşerek mekanın kullanımını suiistimal etmek ve hatta gelen yemeklerle ilgili dedikodu pazarı oluşturmak ve kaleme alamayacağım bazı tutum ve davranışlar….
Cenaze sahibi acısı yetmiyormuş gibi bu ve benzeri sorunlarında odak noktasında kalabiliyor.
Büyükşehir belediyemizin zaten aş evi ve yeterli personeli var. İlave tedbirlerle taziye evlerinin benzer sorunlarının büyümesine fırsat vermeden meselenin çözümüne yönelik bir çalışma başlatmasının doğru olacağına kanaatim olduğu için kısaca birkaç meseleyi yetkili ve etkili zevata arz etmek istedim.
Gezi zekâlı kaz kafalılar darbe yapacak(!)
İkide bir gündeme gelmese olmaz. Haini hadimi bol, coğrafi konumu cezbedici ve kökleri de çok ama çok derinlerde olunca milletimizin birlik ve bütünlüğünü bozucu odaklar devamlı 7/24 mesai yapıyor.
Çok şükür eski Türkiye’de yaşamıyoruz. Dipçik travmalarına maruzda kalmıyoruz. Ancak huylu huyundan vaz geçmediği için algı tüccarları ülkemizde pazar buluyor ki, ikide bir satışa geçip rüyasında darı görenleri umutlandırıyor.
Daha çok umutlanırlar. Ancak ülkemiz çoktan bu girdaptan çıktı. Böyle bir hezeyana ise gelecekleri varsa görecekleri de var diyerek sadece gülerek ve acıyarak bakıyor. Rüyasında darı görenlerde böyle inadım inat ile rüyalarına devam ederlerse açlıktan bir bir telef olmaya ve sonunda da yok olmaya mahkûmlar.
İçerden dışardan yıpratılma ve yıpratma harekâtından sonuç bekleyen işbirlikçi hain ve alçak güruhun bu hevesi elbette yok olmayacak. Ancak milletini ve devletini sevenler birlik ve bütünlük içerisinde olmaya devam ederek Reisine sahip çıkıp tek yumruk olmayı becerebilirlerse darbe marbe bize sökmez.
Geçen hafta da kısmen bahsetmiştim. Mangalda kül bırakmayan, yapılan hizmetlere kör ve sağır geniş bir kitlenin olması, nankörlükleri nedeni ile duygu ve düşünce zaafına uğradığı için şeşi beş görmeler ve aynaya bakma özürlülükleri nedeni ile kendine batmış olan mertekten bihaber bu güruh bendenizi ciddi olarak kaygılandırıyor.
Bir kısmı siyaseten dışa itildiğinden diğer kısmi kin ve garazın beyinleri sulandırmasından ya da başka birçok sebep öne sürülerek pirelerin deve olarak pazarlanması ve pazarlamacıların bu durumu iyi satış tekniği ile piyasada tedavülde tutmaları iç ve dış mihrakların ağzını sulandırarak geviş getirmelerine sebep olsa da karınlarının doyuramamakta. Bu durum bendenizi hem umutlandırıyor hem de sevindiriyor.
Suçlu ayağa kalk komutuna muhatap olanlar maalesef suçlu arama ve tarama faaliyeti içerisine girip en son sıraya kendisini koymak gibi büyük bir yanılgının içinde olduklarını da fark etmeden karanlıkta Reisin gözündeki çer çöpü aramakla meşgul. Yalan dolan pazarında ticaret yapan cambazların soysuz medyayı kullanarak gözlerimizin içine bakarak bu işleri yürütebilmesini de anlamakta zorlanıyorum.
Aklıma sık gelen bir gerçekliği bu günlerde sık tekrar ederek paylaşmamın başlıca sebebi de bu olsa gerek.
Yaşanmış bir hadise aktaracağım. Cami hocasının çalınan keçisini mal bulmuş mağribici malum zihniyet derhal değerlendirip haber değeri olacak şekilde sütunlarında şöyle kullanmıştı. ”Filan caminin hocası keçi çaldı.”
Savrulmanın açısına bakar mısınız? Tam 180 derece. Bu gerici köhne kafa maalesef bugünde aynen var. Sadece linç korkusu ile kendini frenleyerek durumdan vazife çıkarmak için fırsat kolluyor.
Bu azgın güruhun eline Allah fırsat vermesin. Yapabileceklerinin açısı yok. Yapılanları etrafımızı taradığımızda görmek için sadece bakmak yeterli. Bakar kör değilsek Amerika Rusya Avrupa fark etmiyor. Etraf hain ve alçak dolu. İçeriden bakarsak durum yine değişmiyor. Etraf satılmış köpek dolu.
Kendimize gelelim. Bir günde ülkemizi paçavraya çevirmeye niyetli güruh çok iştahlı. Önce memleketimizi sonrada kendini satmaya hazır. Yeter ki, Reis gitsin ci bu güruha aman dikkat. Suretlerine değil sîretlerine bakma feraseti gösterenler olmak dileği ile
Bugünlük de bu kadar.
Kalın sağlıcakla.