Yürükselim mahallesindeki Tıp fakültesi araştırma ve uygulama hastanesinde bir yakınım ameliyat olmuştu. 10 Ekim 2011 tarihinde saat 19.30 da ziyarete gitmiştim. Karşılaştığım manzara yürekler acısıydı.
-Girişteki hastane bahçesinde hasta yakınları akşam karanlığında oturuyorlardı. İnsanların yüzü karanlıktan seçilemiyordu. Oturulan bahçe ışıklandırılmamıştı. Hastane hizmete başladığından beri bu mekan hiç ışıklandırılmamış maalesef.
Aynı yerden hocalar, öğrenciler, hastalar ve görevliler de geçiyor; ama kimse aldırmıyor. Soracak görevli yoktu. Hastane girişi böylemi olur, burası neden ışıklandırılmamış, yetkililer görmüyor mu diye ancak güvenlikçilere sorabildim. Sizin gibi birkaç kişi daha sormuştu dediler. Sonuç ne? Görevi ihmal ve duyarsızlık.
-Hastanenin klinik koridorlarında bölüm isimleri yazılı değil. Gittiğiniz yeri bilmeden yürüyorsunuz. Karşılaştığınız manzara acı verici. Kadın doğum hastaları ile diğer bölüm erkek hastaları aynı koridorun içinde. Odalar yan yana ve karşı karşıya. Doğum sancısı çeken kadınların çığlığı sizi ürkütüyor. Mahremiyet nerde kalıyor? Velhasıl kadın erkek aynı ortamı paylaşıyor. Bu normal bir durum mu?
- Hasta çok yatak yetersiz. Bu çağda eski zaman yaşayışı var, hayat altı kişilik koğuşlarda devam ediyor.
- Eleman yetersiz. Ameliyattan çıkan hastaları yatağına koyacak sağlık personeli yok. Hasta yakınlarından yardım isteniyor ve hasta yatağa alınıyor.
- Hastaların üzerine örtecek battaniye yok. Hastalar üşüyor.
- Temizlik görevlileri yetersiz. Böyle bir ortamda temizlik ve hijyenden söz edilebilinir mi?
- Nüfusu 500 bine yaklaşmış ve ihracat rekoru kırmış bir şehirde gördüğüm bu manzaralar karşısında ben insanlığımdan utandım. Savaş durumlarında bile böyle olmaz. Medeniyetten uzak ve ilkel toplumlar gibi bir yaşantı var. Afrikaya gitmeye gerek yok Somali burada. Yaşadıkları ortamı normalmiş gibi kabullenen hastalara acıdım. Böyle kötü fiziki mekanda sağlık hizmeti vermeye çalışan doktor ve sağlık personeline daha çok acıdım.
- Kimbilir daha ne yanlışlar var. Benim yarım saatlik ziyarette gözlemlediğim durum bu.
Siyasetçilerimiz ve yöneticilerimiz lutfen biraz yakın çevremize bakalım. Gözümüzün önünde sağlıksız bir ortamda, doktorlar sağlık hizmeti vermeye çalışıyor. Bundan haberiniz yok mu? Bunu dile getirmek bize mi düşmeli? Sağlık bakanı sayın Prof. Dr. Recep Akdağ sağlıkla ilgili sorunları yerinde incelemek ve ortak akıl çalıştayına katılmak için şehrimize gelmişti. Neden bu hastanenin yürekler acısı durumunu göstermediniz? Sayın bakan eğer bu hastaneyi görseydi iyileştirmek için acil yardım fonundan kesinlikle yardım yapardı. Afrikaya, Somaliye yardım yapan devlet kendi ülkesinin hastanesine bigane kalırmıydı?
- İnsanca hizmet verebilmesi için; acilen finans temin edilerek Tıp fak. Hastanesi rehabilete edilmelidir.
- İnşaatı devam eden Tıp fak. araş. ve uyg. Hastanesine acil finans desteği sağlanmalı ve derhal faliyete geçmelidir. Yoksa eski ihale kanunu yöntemi içinde bitmesi bekleniyorsa daha çok beklersiniz. Bizim üniversitemizle başlayan diğer üniversite inşaatları biteli yıllar oldu. Fiziki mekanı iyi oluşturamazsanız iyi eğitim veremezsiniz. Tercih edilebilir bir üniversite olamazsınız.
-Görevi şehre ve halka hizmet etmek olan siyasetçilerin ve yöneticilerin her şeyden haberdar olabilmeleri için yerel medyadaki yazıları iyi takip etmeleri gerekir. Şehrin eksiklerini ve yanlışlarını öğrenmezseniz nasıl doğru hizmet yapacaksınız? Sizin işiniz bu. Zamanım yok deme hakkına sahip değilsiniz. Çünkü doğru hizmet edesiniz diye devlet size para veriyor. Boş oturmak için değil. Siz işinizi iyi yapmazsanız yerinize talip çok insan var.Yanlış mı söylüyorum sevgili okuyucular.
AKP gurup başkan vekili sayın Mahir Ünal’ın çalışmalarını ilgiyle izliyorum. İyi bir başlangıç yaptı diyebiliriz. Önümüzdeki süreçte performansının daha da artacağını bekliyorum. Sayın başbakanın dediği gibi milletvekilliğindeki acemiliğini atıp usta olunca Kahramanmaraş kendisinden çok faydalanacaktır diye düşünüyorum. Başarılar diliyorum. Önü açık olsun.
-Üniversite yönetiminin sessizliğini hala anlayabilmiş değilim. Ağlamayana meme vermezler. Ağlamayı bırakın çığlık atmanız gerekir. Sessiz ağladığınızı kimse duymaz. Ancak çığlığınız duyulabilir. Eğer çığlık atacak nefesiniz varsa. Bendeniz üniversitenin gelişmesi için çığlık atmaya devam edeceğim. İlim yuvasını herkes desteklemelidir. İslamiyetin ilk emri “oku”dur.
- Ey insanlar, ey elinde yetki olanlar, ey gücü elinde bulunduranlar! İşte size imtihan ortamı. Hastane şartlarını iyileştirmediğiniz için, mahremiyeti önemsemediğiniz için Allah ve kulları tarafından test ediliyorsunuz.
Not: üniversite ilgili geniş yazıyı okuyuculara başka bir zamanda sunacağım. Bugünlük bu kadar.