Uluslar arası Türkçe Derneği tarafından bu yıl “ İnsanlık el ele, Bayram o bayram ola “ temasıyla düzenlenen 10. Türkçe olimpiyatları, tüm Anadolu’yu bayram yerine çevirdiği gibi, 5 Haziran akşamıda şehrimizi bayram yerine çevirdiler.
135 ülkeden, Türkçe konuşan, Türkçe sevdalısı 1500 öğrenci, Türkçenin bayramı için Anadolu’da buluştular. Kahramanmaraş gösterileri için, 15 ülkeden 75 öğrenci “İnsanlık için el ele, Bayram o bayram ola” dedi.
Gösterileri izlemek için gelen, Kahramanmaraş’lılar saatler öncesinden Hanefi Mahçiçek stadyumunu doldurdular. Muhteşem bir tablo. Muhteşem bir gösteri. Muhteşem bir organizasyonla 10. yıl buluşmasını gerçekleştirdiler.
Duygular sel oldu aktı. Kahramanmaraş’lı aileler, sanki hiç görmedikleri hasret kaldığı akrabalarıyla buluştular. Yıllardan beri hiç görmedikleri yakınlarına, kardeşlerine, evlatlarına burada kavuştular.
Yıllardan beri zulüm çekmiş, zulüm görmüş bir halkın evladı. Irak’tan İbrahim; Bu ağıdı, ancak bu kadar duygulu okuyabilirdi. “Maraş Maraş’ta derler uy amman amman/ Bu nasıl Maraş, bu nasıl Maraş/ Al kızıl kan içinde can veren kardaş “
Yavuz Bülent Bakiler; ” Anamın Türküleri “ şiirini yazarken, Türkçe sevdalısı Yemen’li bir kız öğrencinin duygularınıda mısralarına katmışmıydı? Tataristan’lı bir kızımızın duyguları ile bu şiirin okunduğunu hayal etmişmiydi? Bilinmez.
“Anam türkü söyledi bana masal yerine
Hüzünlü, boynu bükük, hep Azeri türküler.
Yüzüme bakmazdı acısını anlardım.
Rüzgarlarla savrulur, yağmurlarla yağardım.
Ya yer yatağında, ya serin sofralarda
Anamı dinlerken ağlardım.….
Beni sonsuzluğa hep türkülerim götürür.
Gel ey Kırımlı Sinan, atını ufkuma sür.
Sesim Estergon'da yine gümbür gümbürdür.
Benim Bayrağım bile tarifsiz bir türküdür!”
Adını bilemediğimiz ülkelerden dünyanın dört bir tarafından gelen, Türkçe konuşan, Türkçe sevdalıları, acaba buralara nasıl geldiler? Onları kimler yetiştirdi? Kimler önderlik etti?
Bu sualin cevabını, açılış konuşmasında, hemşehrimiz TBMM başkan vekili sayın prof. Dr. Mehmet Sağlam şöyle veriyordu “Dünya çapındaki bu organizasyonun okyanus ötesinde bir manevi desteği var. Fethullah Gülen hocamız var. Onun manevi liderliğinde bu gençleri yetiştiren binlerce öğretmenimiz var. Onlar bu organizasyonun büyük kahramanlarıdır." Diyordu.
Bu anlamlı konuşma gösteriyor ki; Artık bu güzelliklerin kaynağını, eğmeden bükmeden söyleme zamanını geldiği anlaşılıyor. Sayın Mehmet Sağlam, Fethullah Gülen hocamızın ismini bizzat söylemesi, manevi desteği ve liderliğinden bahsetmesini, önemli bir gelişme olarak görüyoruz.
Ayrıca o öğrencileri yetiştiren “ Biz buraya gitmeye gelmedik, ölmeye geldik “ diyen öğretmenlerimizi, çağdaş Yunus Emre’lerimiz, Alp Erenlerimiz, eğitim dervişlerimizle gurur duyuyoruz.
Tataristanlı bir kız öğrencimiz “Ben Kahramanmaraş’ı görmeden de sevdim. Çünkü beni yetiştiren Fatih Kutlu hocam Kahramanmaraş’lıydı” demesi. Not aldığım duygusal bir zaman dilimiydi.
Diğer yanda Anadolu’da yanık gönüllere çerağ olmuş, abide şahsiyetlerimiz, yiğit insanlarımız da bu kervanın öncüleri oldular.
Anadolu’da kurtuluş mücadelesinde, kendisi Ruslar tarafından esir edildiği halde, Tiflis’te Şeyh Sanan tepesinde, esir kampında etrafı temaşa ederken, Rus polisinin, Niye böyle dikkat ediyorsun Sait dediğinde “ Medresemin planını yapıyorum.” Diyen Bediüzzaman Sait Nursi’yi görememek mümkün mü?
Her şeyin bitti zannedildiği yıllarda, esir kampında bile hiç ümidini yitirmemiş, medresesinin planını yapmaya çalışan, yiğit insanların attığı güzellik tohumları, şimdi neşvü nema buluyor.
Bediüzzaman Said Nursi; “Ne yapayım, acele ettim, kışta geldim; Sizler Cennet-asa bir baharda geleceksiniz. Şimdi ekilen nur tohumları, zemininizde çiçek açacaktır” diyerek, bu günkü güzellikleri o gün görebiliyordu.
Bu hizmete maddi destek olan müesseselerimize, bilhassa (Kalida) Kahramanmaraş Lider İş Adamları Derneğine, kurumlarımıza, sivil toplum örgütlerimize bu güzelliklere katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz.
Hizmetlerin devamı için, nice 10 yıllara temennisi ile,
Selam ve sevgilerle.