Terör örgütü İşid’in Musul’u ele geçirmesinden sonra konsolosluğumuzu basması ve çalışanların rehin alınması üzerine yapılan yorumlar, sosyal paylaşım sitelerine yansıyan düşünceler, İşid’in yaptığından veya yapacağından çok daha ağırdı.
Genellikle bütün ülkelerde iç siyaset ile dış siyaset karıştırılmaz.
Belki hiçbir şeye özen göstermeyenlerin, bu konuya gösterdiği önem, “millet birlikteliğini”, “bir arada yaşamanın gerekliliğini” göstermesi açısından da dikkate değerdir.
Daha önce bizde de böyleydi, hatta iç siyasette her gün bir birini yiyen siyasiler bile söz konusu dış siyaset olduğunda “birliktelik” mesajı vermek için yarışırlardı.
Şimdi durum değişti…
Irak’ta, Libya’da, Mısır’da ve Suriye’de bu tablo ortaya çıkmıştı…
Hükümet, dış siyasette nasıl bir yol izliyorsa muhalefet tam zıddını izlemesi gerektiğini düşünüyor.
Burada MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi ayrı yere koymakta fayda var. Çünkü Bahçeli, ülkeyi hedef alan her tehditte, “birlikte” hareket etme olgunluğunu gösterecek bir siyasi anlayışta ve bunu da ilk gün yaptı…
Ama CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sinekten yağ çıkarma faslını geçti, şimdi azılı terör örgütlerinden iktidar devşirme faslına çıktı.
Halbuki dış politika açısından her siyasi partinin farklı bir bakış açısının olması doğaldır ama ülkemize yapılan veya yapılması muhtemel saldırıda bile ülkesinin yanında yer almayan, düşmanını haklı çıkaran muhalefetin olması akıl ve mantıkla izah edilemeyeceği gibi milletini ve vatanını sevmeyle de izah edilemez.
Suriye’den ülkemize atılan füzelerde bile eli kanlı katil olan ve halen halkını öldürmeye devam eden Esed’in yanında yer alan bir muhalefet vardı.
Her zaman demokrasi dersi veren muhalefet, Mısır’da darbecinin yanında bir kez daha boy göstermekten çekinmedi.
Şimdi sırada bir başka terör örgütü var; İşid…
Muhalefet, Irak’ta terör estiren, Musul’u ele geçiren ve nihayetinde başkonsolosluğumuzu ele geçirip, çalışanları rehin alan terör örgütünden dolayı hükümete yüklenmeyi seçiyor.
Sosyal medyada da zil takıp oynayanlar var.
İnsanın inanası gelmiyor ama İşid’in saldırısının AK Partiye vereceği zararı hesaplıyorlar, avuçlarını açmış, parmaklarıyla parmaklarını sayıyorlar.
Elbette bu olayda hükümeti “politikasından” dolayı eleştirebilirsiniz ama terör örgütünü tutarcasına eleştirmek nasıl bir insanlıktır, doğrusu anlamıyorum.
Hükümetin, Suriye’de İşid’e destek verdiğini, beslediği örgütün, şimdi kendisine saldırdığını söylüyorlar.
Bunu söyleyen, Ergenekon Terör Örgütünün avukatları…
Bunu söyleyenler, Suriye’de terör örgütüyle dostluk kurup, esirler için arabulucu olanlar…
Bunu söyleyenler, tarihi boyunca bütün karanlık odaklara, bütün darbecilere destek verenler…
Ve bunu diyenler Taksim’e çıkan bütün terör örgütünün üyelerini alnından öpenler…
Şimdi kalkmış, bir başka terör örgütünden dolayı hükümeti suçluyor.
Suçlasın ama bunu “el ovuşturarak” yapmasın bari…
Çok iğrenç duruyor, çok kalleşçe bir yaklaşım…
Sanki, “iyi ki konsolosluğu bastılar, bize konuşacak laf çıktı” der gibi…
İşid, hızını alamayıp, ülkemizi işgal etse zil takıp oynayacak psikolojiye sahip insanlarımız var.
Sapla samanı karıştırıp, elmayla armudu toplayanlar, terör örgütlerine bakmıyor, onun hedefindeki siyasi partiye bakmayı tercih ediyor.
Çünkü kafa yapısı ancak o kadarını algılayabiliyor. Oysa terör örgütünün hedefi, koca bir ülkedir, bir siyasi parti veya onun herhangi bir temsilcisi değil.
Ama bizde terör örgütünün vereceği zararı, siyasi kazanç haline döndürüp, döndürmeme üzerine hesap yapanlar var.
Halbuki bu olayın hiçbir siyasi partiyle ilgisi yoktur.
Bir partiyi destekleyip, desteklememekle de alakalı değildir.
Suriye, bize füze attığında, zarar gören bizim insanımızdır.
Terör örgütü konsolosluğumuzu bastığında, rehin alınan bizim insanımızdır.
Ve eğer ülkemize bir saldırı gerçekleştiğinde yalanan veya hayatını kaybeden bizim insanımız olacaktır.
Bu ülkeye bir adım giren olsa, kaybedilecek toprak da bizim toprağımızdır.
Bu olayın, AK Partiyi sevip sevmemeyle, MHP, CHP, BDP veya bir başka partiye oy verip vermemekle alakası yok.
Terör örgütlerinin saldırısı, masum insanlaradır…
Terör örgütünün olduğu yerde insanlıktan söz edemezsiniz…
Hele bunların “dini” isimler almasını bahane ederek de ayrı yere koyamazsınız…
O zaman burada “siyasi çekişme” değil, ülke ve millet için kaynaşmanın tam zamanıdır.
Çünkü İşid, aday belirlemiyor…
Hangi partinin, hangi ilde daha çok oy alacağına yönelik bir adım atmıyor.
Hiçbir terör örgütünün siyasi parti tercihi yoktur. Çünkü onlar, “kuklası” olacağı insanlar arar, “avukatı” olacağı siyasileri tercih ederler…
Avukatlık konusunda CHP’nin hayli başarılı geçmişi olduğu muhakkak…
Kılıçdaroğlu’nun da bu işi büyük bir zevkle yaptığı da kesin…
Ama bu, öbür avukatlıklara benzemez.
Diğerlerinde “darbe yapıp, hükümeti düşürmeyi” planlayan terör örgütlerine karşı, bu defa önüne gelene ateş açan, gözünü kan bürümüş azılı bir terör örgütü var.
Bu örgütle aynı safta yer almak istiyorsanız, buyurun!
Tweetimden seçmeler
Allah'a inandığını, Hz Muhammed (sav)'i peygamber olarak kabul ettiğini söyleyenlerin, terör örgütleriyle bir arada olması kabul edilemez!