Ülkemizde iç savaş çıkarmak için yoğun gayretlerin içinde olanlar, hiç ara vermeden ve hiç yılmadan amacına ulaşmayı sürdürüyor ama ülkemizde iç savaş çıkarmak, sanıldığı kadar kolay değil.
Türkiye’nin Ortadoğu’yla farklı olması, kolay kolay iç savaş çıkarılmasını engelliyor ama asıl engelleyen bu değil.
Bir yerde iç savaş çıkması için belli şartlar gerekli.
Bunun ilki, tarh boyunca gördüğümüz mezhep savaşlarıdır. Çok şükür ki, ülkemizde “bağnaz” denecek kadar mezhep taassubunda olan sayısı çok az.
İkinci iç savaş ırkçılıktır.
Tarih boyunca gördüğümüz, insan aklının ve vicdanının alamayacağı boyutta vahşete sahne olan ırkçı iç savaşların da ülkemizde olması beklenmez.
Çünkü siyasi arenada ırkçı olan iki kesim var; Türkçüler ve Kürtçüler…
Bunların sayısı da Türk ve Kürt sayısına kıyasladığınızda ciddi bir oran olmadığı görülebilir.
İslam’da ırkçılığın olmaması, mezhepçiliğin bulunmaması ve bunların bir kavga unsuru olamayacağının da bilinmesi, bu türden konular için kavga ortamı oluşturmayı imkânsız kılıyor.
Buna rağmen İslam dinine mensup olduğu halde, kendisine Müslüman dediği halde, mezhep veya ırkçılık kavgasında olanlar var.
Ortadoğu’da bu daha çok kendisini gösteriyor ve biz bunlara; ya sizin dininiz din değil ya inandığınız din İslam değil diyebiliyoruz.
Ülkemizde de mezhep ve ırkçılığa endeksli kavgalar olmadı değil.
Bu daha çok kışkırtmayla, yalan haberlerle, bilinçli şekilde manipüle eden bilgilerle insanları kavgaya itilmesidir.
Bunun en iyi örneği Kahramanmaraş, Sivas ve Başbağlar’dır…
Daha çok “derin güçlerin” oyunu olduğunu artık iyice bildiğimiz bu acı olayların halen açığa çıkmamış olması da üzüntü kaynağı ama aynı türden bir daha olmaması ise sevindirici tarafıdır.
Bir süredir Güneydoğu’da meydana gelen terör olaylarını iç savaşa döndürmeye çalışan kirli güçler, bunun tutmamasına çok sinirleniyor.
Tutmaz, çünkü iç savaş gerekçelerinin bir teki bile yok.
Bir kavganın iç savaş olması için sizi destekleyenler dışında da destekçi bulmanız gerekir.
Ancak Güneydoğu’da sadece terörü destekleyenlerin, iç savaş özlemi var.
Koca bir millet teröre karşı, ülkenin bütünlüğüne, milletin varlığına el uzatılmasını istemiyor.
Hiç kimse “terör örgütü bizi yönetsin” diyecek kadar akıl sağlığını yitirmiş değil.
Üstelik Türkiye, birçok Avrupa ülkesinden daha özgür bir ülke…
Cumhuriyet dönemi boyunca var olan bütün baskılar, bütün yasaklar, insanların, insanca yaşamasının önündeki en büyük engeller AK Parti döneminde birer birer kaldırıldı.
İnsanlar, ne olursa olsun, kendisini özgürce ifade edebiliyor. Hatta bu özgürlüğü ahlaki boyutları hiçe sayarak hakaret ve küfürle süsleyenler de var.
Demokrasi, cumhuriyet dönemi boyunca olmadığı kadar işler halde.
İnsanlar özgür olarak seçimlere gidiyor, dilediğine oy veriyor. Hatta Güneydoğu’da baskıyla, tehditle, şantajla ve silah korkusuyla oy alanlara karşın, ülke genelinde, “ayrılıkçı” anlayışlar prim yapmıyor.
İnsanlar, huzur içinde yaşamak istiyor.
Belki yeterince kazanamıyor, belki yeterli maaş alamıyor, belki gelir dağılımı adaletsizliği halen sürüyor ve belki de adalet de istendiği gibi değil.
Ama bir umut var.
Daha önceki baskı ve zorbalıklara karşı, insanca yaşama imkânı var ve bunu tümden elde edebilmek çok da uzak değil.
Her dönemde olduğu gibi, bu dönemde de belki adam kayırma var, belki yolsuzluk var, belki usulsüzlük var ama bu bile insanların geçmişi düşündükçe, geleceğe umutla bakmasına engel olmuyor.
Kalkınan, gelişen, çağ atlayan ve sözü dinlenen bir ülke var artık.
Demokrasisi gelişiyor, insan haklarında inanılmaz bir merhale kat ediyor.
Bu ülkede dileyen dilediği partiye oy veriyor, dilediği partiyi iktidar edebiliyor ve bir sonraki seçimde de alaşağı etme şansını elinde bulunduruyor.
Elbette daha alınacak çok yol var ama önemli olan “çözme iradesinde” olan bir iktidar var.
Bütün bu kazanımları heba etmek istemeyen halk, iç savaş çıkartmaya çalışan, dış ülkelerin desteğiyle beslenen hiçbir terör örgütüne de prim vermiyor.
Sokağa çıkıp, “durun” diye gür sesle bağırsan ve “ne istiyorsunuz” desen verecek cevapları yok.
Çünkü amaç sadece iç savaş çıkartmak, bir hak talebi değil.
Bu ülkenin güzel insanları, farklılıklarıyla birlikte yaşamayı öğrendi, ülkenin yeniden sıçramaması için dış destekli terör örgütlerinin savaş çağrısına mı uyacak?
Tweetimden seçmeler
Her kör cahil değildir ama her cahil kördür.