İslamiyet Öncesi Dönem
Milli eğitim bakanlığı ve özellikle de yeni Milli eğitim bakanımız Ziya Selçuk önderliğinde bir eğitim güncellenmesi konuşuluyor.
Bu anlamda eğitim nedir? Türklerde eğitim süreci geçmişten günümüze nasıl ilerlemiştir? Sorularına cevap aramaya çalıştık.
Bu konuyu bir yazıya sığdırmak pek mümkün olamayacağından İslam öncesi, İslamiyet etkisinde ve Cumhuriyet dönemi olarak 3 dönemi üç ayrı yazıda sizlerle paylaşmak istedik.
Öncelikle eğitim nedir? Biz eğitimciler olarak bir çok tanımla karşılaşmaktayız. Kısaca özetlemek gerekirse eğitim, bireyin kendi yaşantıları yoluyla davranış değişikliği meydana getirme sürecidir. Öğretim ise; yaşantılar yoluyla meydana gelen kalıcı izli davranış değişikliğidir (Erden, 2008: 13-17)
İnsanın olduğu her mekanda ve zamanda eğitim de olmuştur. Bu günkü şekliyle örgün ve sınıflara ayrılmış bir eğitim şekli olmasa da atalarımız eğitime önem vermişlerdir.
Göçebe yaşam tarzı sürdüren ve her an savaşa hazır olan İslam öncesi Türk devletlerinde ilk büyük Türk devleti Hunlar olarak kabul edilir.
Hun devletinde eğitimi; askeri eğitim, dini eğitim, mesleki eğitim ve toplumsal eğitim şeklinde sınıflandırabiliriz.
Yaparak yaşayarak eğitim bu gün dahi en etkili eğitim süreci olarak kabul edilmektedir. Eski Türk devletlerinde çocuk aile içinde temel kuralları öğrenmekteydi.
Aynı zamanda çadır yapımı, hayvancılık, araç gereç yapımı, askeri aletlerin üretilmesi vb. Konularda usta çırak ilişkisine dayanan bir mesleki eğitim sürecinin işlediği söylenebilir.
Eski Türk devletlerinde her birey toplumun bir parçası olarak kabul edilirdi ve topluma katkıda bulunurdu.
Dini eğitim ve sağlık eğitimi bir arada şifacılar-şamanlar tarafından gerçekleştirilmekteydi.
Bu gün dahi bu kültürün etkileri devam etmektedir. Anadolu'nun bir çok yerinde görülen Ocak kavramı bazı kişilerin el alarak şifa dağıtma geleneği ilk Türk toplumlarından gelen bir mirastır denebilir.
Hunların ardılı olarak Göktürk devletinden söz edebiliriz. Milattan önceye dayanan kurgan kazılarında Türklerin basit damga alfabeleri kullandıkları ortaya konulmuştur.
Kalıcı ve büyük bir yazılı eser olarak Orhun Kitabelerinden söz edebiliriz.
Günümüz Avrupa uluslarının hemen hemen çoğunun milli dil ve yazısının olmadığı dönemde Köktürkler
ileri bir dil ve yazı ile taş üzerine yazılar yazarak değerli belgeler bırakmışlardır.
Orhun anıtları olarak adlandırılan bu belgeler 732’de dikilen Kültegin,735’te dikilen Bilge Kağan ve yine o yıllarda dikilen Tonyukuk anıtlarıdır. Bu anıtlarda
altı bin kadar kelime vardır (Akyüz, 2014).
Türkçenin ilk yazılı belgeleri ise Orhun
Anıtlarından önce meydana getirilmiştir.
Orhun Kitabeleri tarihimizin en önemli vesikalarındandır.
Orhun Kitabeleri günümüz Türkiye
Türkçesinin kökeni hakkında bilgi edinme açısından önemlidir (Ergin,1988:7-14).
Yazının kullanılması, eğitimin kurumsallaşması anlamına geldiği için bu yazılı
belgelerin bu açıdan Türk eğitimine katkısı çok önemlidir.
Türklerde ülke yönetimine ve yöneticilerin eğitimine çok önem verilmiştir. Her zaman yöneticinin yanında bir şura bulunmuştur. Zaman içinde Atabey-Lala kavramlarına dönüşen bu sistem ilk Türk devletlerinde de vardır.
Han ve Hakan eğitimine de çok önem verilmiştir. İnal-İnanç-Ataman adı verilen bilgin kişiler yöneticileri her anlamda yetiştirmiştir.
Orhun yazıtlarından yola çıkarak o dönemde mesleklerin de ortaya çıktığını anlamaktayız.
Bunlardan bazıları;
Budun: Vergi memuru
Otacı-Tipci: Doktor
Bitikçi: Katip
Tarkan: Ordu komutanı
Tigin: Hakan çocuğu
İslamiyet öncesi dönemde eğitim (Doğan, 2010);
• Yaşama biçimlerine göre şekillenmiştir.
• Çocuklar yaşam koşulları nedeniyle hızlı büyümek zorunda ve en büyük
görevi yetişkin olmaktır.
• Çocuklar anne babaya saygılı ve itaatkâr olmalıdır.
• Töre eğitimde etkilidir.
• Manevi değerler öğretimi önemlidir.
Uygurlar döneminden itibaren yerleşik yaşama geçilmiştir. Buna bağlı olarak eğitim daha sistemli bir şekilde yapılır hale gelmiştir denebilir.
Uygurlarda Eğitimin Özellikleri
*Yerleşik hayata geçilmesi, eğitimin kurumsallaşmasını sağlamıştır.
*Kâtiplik, danışmanlık, elçilik gibi görevlere önem verilmiştir.
* Din adamlarının toplumda eğitici rol üstlendiği bu dönemde ibadethaneler
kütüphane olarak ve eğitim amaçlı da kullanılmıştır.
*Çevre kültürlerin incelenmesi eğitim anlayışını zenginleştirmiştir.
*Uygur alfabesi eğitimi sistemli hale getirmiştir.
*Matbaanın kullanılmasıyla, kitapların çoğaltılması kolaylaşmıştır (Özkan,2008: 15-18).
Kısaca Türkler;
Hayvancılık,
Atın evcilleştirilmesi ve kullanılması,
Askeri alanda onluk sistemin kullanılması,
Askeri araçların gelişimi,
Buna bağlı olarak kavimler göçü,
Uygurlarda matbaanın kullanımı,
Doğu batı arasında kağıt, barut, matbaa taşınması
Gibi sayısız etkileriyle dünya tarihinde iz bırakmışlardır. Denebilir.
Sonuç olarak Tarih sahnesine çıktığı ilk günden itibaren dünyada ülkeleri ve toplumları etkileyen Türklerde eğitim her dönem şart ve koşullara göre değişiklik göstermektedir. Değişmeyen şey ise Türkler'de her dönem eğitime büyük önem verilmesidir.
Eğitimin temel taşı olan öğretmen ise bir kutsiyet kazanmış ve büyük saygı görmüştür.
Günümüzde ise öğretmenliğin gereken değeri görüp görmediği tartışma konusudur.
Bir sonraki yazımızda ise İslâm dininin etkisinde Türklerde eğitim sürecini yazmaya çalışacağız.
Kaynakça:
Okulumuz Tarih Öğretmeni Mustafa Aydın hocama konu hakkındaki verdiği bilgiler için teşekkür ediyorum.
Makale;
İslamiyet Öncesi Dönemde Türklerde Eğitim
Yrd. Doç. Dr. Servet HALİ
Selcan RENCÜZOĞULLARI