İlim ve bilim arasındaki nüanslar giderek daha netleşme yolunda. Günümüzde teknolojide ve bilimde gelişmeler öyle hızlı ki, insanın başını döndürüyor. Bilimsel zeka birgün ölümsüzlükten dem vururken başka bir gün uzayın sonsuzluklarına bilet kesebiliyor . İlim ise daha global ve sadece zekaya değil akla da hitap ederek aczimizi çaresizliğimizi sıklıkla anlayanlara lisanı hal ile anlatıyor. Yunus merhumun dili ile kendini bilmek olarak ilime bakabilirsek haddi aşanlardan olmayabiliriz.
Bilim dininin en geçerli kuralı kanıta dayanmak. Bir buluşu yada olguyu izahta bilimin ana omurgası kanıt. Kanıt yoksa bilimsel değil yaftasını hemen yersin. Tıbbi gelişmeler ve bu gelişmelerin ilmi kanıtında oldukça fazla yol almamıza rağmen bugün psikosomatik hastalıkları ve psikiyatri ve nörolojideki bazı hastalıkları tedavide kanıta dayandırmak mümkün değil. Parapsikoloji ilmine göre ise gerek teşhis gerek tedavilerin mantıki açıklamaları bazılarının zekasına göre saçma olsa da akla uygun.
Günümüzde bu durumun en bariz örneklerinde biri üç harfliler. Semavi dinlerde ve bir çok kültürde varlığı tartışmasız kabul edilen ancak kanıtı bugün için olmadığından bilim çevrelerince yok hükmünde olan bir olgu bu. Doğu batı kuzey güney fark etmiyor tüm dünyada teşhis ve tedavide bu varlıklardan az yada çok yararlanılıyor.
İnsanların bir kısmı gözleriyle gördüğü veya beş duyusu ile hissettiği şeylere inanırken büyük bir çoğunluğu ise gizemli büyülü yada mucizevi şeyleri bekler dururlar. Psikiatri ve sinir bilimi son 50 yılda umulmadık başarılara imza atıp teknolojinin de yardımı ile bilinmezlerini azalttı
Disosiasyon bayılma konversiyon sara bazı psikolojik sorunlar uyku düzensizliği hallusinasyon müzmin ağrı halsizlik dengesizlik hatta kulak çınlaması huzursuz bacak hastalığı gibi günümüzde sık karşılaştığımız çok sayıda tetkik ve tedavilere rağmen sonuç alamadığımız hastalar azımsanmayacak kadar fazla . Gün geçtikce azalacağına dahada artan bu vakalarda bazen hekimler olarak çaresiz kaldığımızda bir gerçek.
İnternet sitelerinde medyumculuk cincilik falcılık gibi geniş bir alanda sorgusuz sualsiz sözde hizmet veren kurumlarla bilinçli mücadeleyi kim yapacak? Toplumumuzda bizlere ulaşan hastalardan anladığımız kadarı ile her eğitim seviyesinde çok sayıda insan bilerek yada bilmeyerek bu gayya kuyusundan şifa beklemekte. Akla mantığa uymayan bir sürü gariplikleri yaşama pahasına sorunlarına çare ve çözüm peşinde koşabilmekte.
Büyü nazar ve cinler yolu ile etkilenmiş insanlarda meydana gelen hastalık halleri bazı psikiyatrik ve nörolojik hastalıkları taklit edebilirmi? Bu tıbben ve mantıki olarak mümkün mu sorusunu yıllardır tedavilerime direnç gösteren hastalarda hep sorup durmuşumdur. Yaşadığım tecrubeler nöro-psikolojik hastalıkları değerlendirirken para-psikolojik etkenleri göz ardı etmememizi gerektiriyor.
Tedaviye dirençli atipik ağrılar, bayılmalar, hatta bazı dirençli huzursuz bacak hastalıklarında depresyon psikoz gibi seyreden hastalıklarda bilim insanı şüpheciliği ile hastalarımızı modern tıbbın imkanlarından faydalandırırken alternatif çözümler ve bunlarla ilgili tedavilerden de mahrum etmemek hekimlik kutsiyetinin bir sorumluluğu olarak düşünülmelidir. Hekim dışı uygulamaların önüne ancak bu duyarlılık ile geçebiliriz kanaatindeyim. Sağlık ve mutluluk dileklerimle.