Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği tarafından Ayasofya Camii’nin ibadete açılması için 2005 yılından beri mahkeme mücadelesi sürüyor. Bugünlerde gündemde olan Ayasofya’nın ibadete tekrar açılma kararı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 08 Haziran akşamı TRT de canlı yayında Ayasofya’nın ibadete açılabileceğini ve bunun için Türkiye kurumlarının kararını beklediklerini ve bu konuda Danıştay kararının etkili olacağını, gerekenin de yapılacağını, bu konunun Yunanistan’ı ilgilendirmeyeceğini, dış mihrakların müdahil olmasına fırsat verilmeyeceğini belirtmesi milletimizi heyecanlandırdı.
Bugünlerde sosyal medyada Ayasofya’nın açılması için olduğunca ahkam kesenler var. Sizlere bu süreci başlatan üyesi olduğum Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği Başkanı İsmail Kandemir beyin mücadelesinden bahsetmek istiyorum:
İsmail Kandemir emekli öğretmen olup, “Ulu Mabed Ayasofya” kitabının yazarıdır. 2004 baskılı eseri piyasada zor bulunmaktadır. Bu kitapta olması gereken bütün bilgi ve belgeler vardır. Öncelikle İsmail Kandemir bey henüz Bursa’da matematik öğretmeni iken Bursa’da bulunan genelevin kapatılması için dava açar. Kendisi ölümle tehdit edilmesine rağmen aldırış etmez. Mücadele sürecinde mahkemeyi kazanır ve genelev kapatılır. Kendisinin ifadesiyle İsmail Hakkı Bursavi hazretlerinin kendisine manevi tasarrufu olur.
Ayasofya Camii için de Fatih Sultan Mehmed’i rüyasında gördüğü ve kendisine Ayasofya Camisinin açılması için uğraşmasını ister. Bu hususta İsmail bey, Fatih Sultan Mehmed’ten manen güç ve görev aldığını anlatır. Bütün uğraşları boyunca kendisine “Bu dava siyasi davadır, bu mahkeme ile çözülmez”. denmesine rağmen O usanmaz ve davalarına devam eder. Evinin bir odası, mahkemelerle, kurumlarla yaptığı yazışmalarla evrak arşiv odası olmuştur. Geçimini öğretmenlik emekli maaşıyla sürdürmektedir. Hatta maaşının bir çoğunu mahkemelere harcamaktadır. Zor durumda kaldığında hayır sahipleri yardım etmektedir.
Diğer taraftan, Rumeli Hisar’daki Fetih Caminin (Boğazkesen Camii) sadece minaresi kalmış, o mekanda da konserler veriliyordu. Bunun üzerine İsmail bey mahkemeye başvurur. Neticede mahkemeyi kazanır ve buranın yeniden Camii yapılmasına öncülük eder, hayır sahipleri camiyi yaptırır. 18 Haziran 2016 da ibadete açılır. Şu anda orada Elhamdülillah namaz kılınıyor.
İznik Ayasofya Camii de önceleri kilise imiş. Hem de Hırıstıyanlar tarafından kutsal kabul edilen bir kiliseymiş. Burası II. Murad Han zamanında camiye çevriliyor. Ancak Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra burası da müzeye çevriliyor. İsmail abinin girişimleri ve mahkeme sürecini kazanarak burası da camiye çevriliyor. Şu anda Elhamdülillah orada namaz kılınıyor.
1461 de Fatih'in Trabzon'a girmesiyle, Ayasofya'yı camiye çevirdi. 1961 ise Trabzon Ayasofya Camii bu kez müzeye çevrilmişti. İsmail abinin girişimleri ve mahkemeyi kazanmasıyla 28 Haziran 2013 te Elhamdülillah yeniden Ayasofya Camii olarak ibadete açılmıştır.
Yine Fatih Sultan Mehmet Vakfı eseri olan Kariye Camii’nin müzeye dönüştürülmesine de itiraz eden İsmail abimiz, Danıştay’ın kararıyla burası Elhamdülillah camiye dönüştürülmüştür.
Şimdi sıra Ayasofya Camii’nin ibadete açılmasına gelmiştir.
AYASOFYA CAMİİ AÇILMA SÜRECİ:
Danıştay 10. Dairesi, 1934’te Bakanlar Kurulu kararıyla müze yapılan Ayasofya’nın, yeniden cami olması için açılan davada hükmünü vermeye hazırlanıyor. Karar duruşması 2 Temmuz’da.
Son günlerde ibadete açılması tartışılan Ayasofya için gözler Danıştay’a çevrildi. Danıştay, Ayasofya’yı müzeye dönüştüren Bakanlar Kurulu Kararının iptali için açılan davada karar vermek üzere 2 Temmuz’da duruşma yapacak. Mimari açıdan dünyanın önde gelen eserlerinden birisi olan Ayasofya, İstanbul’un fethinin de sembollerinden birisi. Burası Fatih’in kılıç hakkı olmasına rağmen parasıyla papazlardan satın almıştır. Adına bir vakıf kurdurur ve böylece Ayasofya Camisinin bütün ihtiyacını karşılar. 1453 yılında Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethetmesiyle cami olarak hizmet vermeye başlayan Ayasofya, 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla şaibeli bir şekilde müzeye dönüştürülmüştü. Ayasofya’nın tekrar cami olarak hizmet vermesi konusu bugüne kadar hep gündemde kaldı.
İLK KARARDA ‘MÜZE’ DEDİLER
Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği, kararın iptali istemiyle Danıştay 10. Dairesi’ne 2005’te dava açtı. Daire, 31 Mart 2008’de Ayasofya’nın müze olarak kullanılmasında hukuka aykırılık bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verdi. Davacının söz konusu karara itiraz etmesi üzerine konu, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na taşındı. Kurul, 10 Aralık 2012’de Dairenin kararını onadı. Davacının karar düzeltme talebi de Kurul tarafından 06 Nisan 2015’de reddedildi. Böylece Ayasofya müze olarak kullanılmaya devam edildi.
İKİNCİ KEZ DAVA AÇILDI
Bu gelişme üzerine dernek, 2015 yılında Anayasa Mahkemesine (AYM) bireysel başvuruda bulundu. Başvuru dilekçesinde, Ayasofya’nın ibadete açılması yönündeki talebin reddedilmesinin din ve vicdan hürriyetini ihlal ettiği belirtildi. AYM, başvuruyu 3 yıl sonra gündeme aldı. AYM Birinci Bölümü, 13 Eylül 2018’de ele aldığı başvuruyu, ‘incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik’ nedeniyle kabul edilemez buldu. Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği, 2016 yılında ikinci kez Danıştay 10. Dairesi’ne dava açtı. Davacı vakıf, Ayasofya Camii’nin müzeye çevrilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararın iptalinin yanı sıra kararın üzerindeki Atatürk imzasının kriminoloji laboratuvarında incelenmesini de istedi. Ayasofya’nın müze olmasına ilişkin karardaki Atatürk imzasının sahte olduğu ileri sürülüyordu.
SONUÇ:
Dosyayı ve davacı vakfın iddialarını inceleyen Daire, önemli bir adım attı. Daire, 2 Temmuz gününe Ayasofya’yı görüşmek üzere duruşma açtı. Yapılacak duruşmada, Ayasofya ile ilgili kararın çıkması bekleniyor. Danıştay savcısı, görüşünde, Ayasofya’nın müze olarak kullanılmasının idarenin takdir yetkisi kapsamında olduğunu ve hukuka aykırılık bulunmadığını ifade etti. Ancak savcı görüşünün karar üzerinde bir bağlayıcılığı bulunmuyor. Daire, Ayasofya’yı müzeye dönüştüren Bakanlar Kurulu kararını hukuka aykırı bulur ve söz konusu kararı iptal ederse 86 yıldır müze olarak kullanılan Ayasofya’nın tekrar cami yapılmasının önü açılmış olacak. Danıştay, Ayasofya gibi yine bir Fatih Sultan Mehmet Vakfı eseri olan Kariye Camii’nin müzeye dönüştürülmesine yol açan Bakanlar Kurulu kararını iptal etmişti. Kariye’nin yeniden cami olmasının önünü açan kararın, sürekli tartışma konusu olan Ayasofya için de emsal olacağı vurgulanıyor.
Bir takım çevreler, zaten binlerce cami var, burası da müze kalsın diyebilmektedir. Neden ata yadigarımızın mirası kılıç hakkı Ayasofya Camii müze olarak kalacak? Hem Vakıf malı hem de siyasi bir özelliği var. Böyle bir camiinin açılmaması bütün millete züldür. Ayrıca dış mihraklar tarafından Ayasofya’nın ibadete açılmaması için onca baskının olması Ayasofya’nın değerini gösteriyor. Demek ki Ayasofya diğer camiler gibi değilmiş. Temennimiz Danıştay Hakimlerinin, milleti rahatlatacak bir karar vererek, gecikmiş Ayasofya Camisinin ibadete açılmasıdır. Emeği geçenlerden başta İsmail Kandemir beyefendiye teşekkürü bir borç biliriz. .