Son birkaç yıla kadar şehrimizdeki hastanelerde kanser hastalığı ile mücadele eden onkoloji bölümü bulunmuyordu. Dolayısıyla bu hastalığa yakalanan insanlarımız teşhis, tedavi ve kemoterapi için çevre illere gitmek zorunda kalıyorlardı. Fakat son yıllara baktığımızda, hükümetin sağlık politikalarındaki gelişmelere paralel olarak şehrimizde de sağlık konusunda ciddi yatırımlar yapıldığını ve dolayısı ile ilerlemeler yaşandığını görüyoruz!
KSÜ Tıp Fakültesi Hastanesi'nde 2012 yılında açılan onkoloji bölümü de bunlardan ve en önemlilerinden biri... Başta rahmetli babam olmak üzere, ailemden en az birkaç kişiyi kanserden kaybetmiş ve başka şehirlere hasta götürüp-getirmenin ne denli zor olduğunu bilen biri olarak bu duruma en çok sevinenlerden biriyim.
***
Bunun yanı sıra son zamanlarda Üniversite Hastanesi'nde başka güzel şeyler de yaşanıyor. Biliyorsunuz, daha önce ilimizdeki (o zamanki ismiyle) Devlet Hastanesi'nde görev yaparken bazı nedenlerden dolayı başka şehirlere gitmek zorunda kalmış çok değerli iki hocamız Üniversite Hastanemiz kadrosuna dahil olarak göreve başladılar.
Ünlü Kardiyolog Prof Dr. Sami Özgül ve Ünlü Cerrah Doç. Dr Bülent Meşe...
Mesleklerinde başarılarıyla ün yapmış bu değerli hocalarımız yurt dışı da dahil, İstanbul'daki bir çok özel hastanenin yüksek meblağlardaki ücretlerini reddederek Kahramanmaraş'a hizmet etmeyi tercih etmişlerdir. Kendilerini kutluyorum.
Bu kıymetli isimlerin Tıp Fakültesi Hastanemiz kadrosuna dahil olmasıyla Kahramanmaraş'ın sağlık alanındaki kalite çıtası yükselmiştir. Başta Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Mehmet Fatih Karaaslan olmak üzere bu konuda emeği geçen siyasetçilerimizi ve diğer çabası dokunanları tebrik ediyor, hocalarımıza başarılar diliyorum.
***
Buraya kadarki kısım bardağın “dolu” tarafıydı!
Şimdi “boş" tarafına da bakalım:
Yazının bu kısmı aynı zamanda Başhekim Sayın Prof. Dr. Cengiz Dilber’e "arz-ı hâl"imdir!
Üniversite Hastanemiz yeni yerine "henüz" taşındı sayılabilir. Bu yüzden, gerek personel anlamında, gerekse teknik donanım anlamında birçok eksiği var. Bunlar hepimizin malumu ve kabul ettiğimiz geçici durumlar.
Fakat bunlarında yanında hiç olmaması gereken şeyler de var. Hizmetlerde bir isteksizlik, bir vurdumduymazlık ve bir ruhsuzluk yaşanıyor. Yalnız, bunlar personel eksikliğine bağlanacak mazeretler değil.
Örneğin bir ay kadar önce bir gece yarısı Eşim’i bu hastanenin aciline götürmek durumunda kaldım. Aman yarabbi... Ne bir yardımcı olan var, ne bir yol gösteren...
“Doktor Eşim’in nesi var?”
(….)
Doktorların ve hemşirelerin ağzından kerpetenle laf alıyorsunuz. Sanki Hipokrat'a, konuşmama sözü vermişler! Kadın acılar içinde kıvranıyor, "git tahlil yaptır!!". Yahu bir sakinleştirici ya da ağrı kesici yapın, bir şeyler yapın önce değil mi?! Ömrümüzde ilk defa acil’e hasta götürmüyoruz sonuçta!
Bunlara rağmen(!!) hastanedeki yetersizlikleri de göz önünde bulundurarak "zamanla düzelir zahar" diyerek kazasız belasız ayrıldık.
***
Gelelim bir başka meseleye;
Aynı hastaneye 15-20 gün önce bu kez Anam’ı götürdük. Yapılan muayene sonucunda kanserden şüphelenilerek doku örneği alındı ve patoloji raporu için incelenmek üzere Anakara'ya gönderileceği söylendi. Anam’a; "Teyze şimdi git onbeş gün sonra sonuç için gel." dendi.
Doku örneğide Ankara'ya doğru yola çıktı. Daha doğrusu biz öyle zannediyorduk!
Öyle olmadığını, Anam’ın onbeş gün sonra hastaneye “sonuç” için gittiğinde öğrendik.
Meğerse alınan ve bizim Ankara'ya gittiğini zannettiğimiz doku örneği hastanede bir köşede, ya da bırakıldığı yerde unutulmuş, öylece dururmuş iyi mi!
"Aa, teyze senin doku örneğini göndermeyi unuttuk, biz şimdi gönderelim, en iyisi sen bir onbeş gün daha bekle ve öyle gel."
Valla aferin doktor, ne deyim ben sana!
Yahu bu sağlık... “Bekleme”ye, “unutma”ya gelir mi? Üstelik kanser şüphesi var.
Hangi çağda yaşıyoruz? Hadi Kadıncağız gerçekten kanserse ve virüs yayılıyorsa!?..
***
Sayın Cengiz Dilber; bu gibi hoş olmayan durumları bilmenizde fayda var. Bunlar son birkaç ay içerisinde sadece benim yaşadıklarım.
Bu kuruluşlar hepimizin. Dolayısıyla bir başarı nasıl ki hepimizi gururlandırıyorsa, bir başarısızlık da hepimizi üzer! O yüzden bu “arz-ı hâl”imi değerlendireceğinizi umuyor, başarılar diliyor saygılar sunuyorum.