Kahramanmaraş'ta gelişmeye müsait bir yapı var. Bu yapıya dinamizm kazandıracak kurumlarımızda vardır.
Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odasının yönetimi şehre yapılacak her olumlu girişimde öncü olabilecek kabiliyet ve donanıma sahiptirler.
Hanifi Öksüz,
Mehmet Balduk,
Kadir Kurtul,
Kemal Karaküçük,
Şahin Balcıoğlu,
Alişan Arıkan,
Abdullah Çinkay,
İsmail Bildirici,
Mahmut Arıkan,
Haluk Şerbetçi,
ve adını birden hatırlayamadığım onca yürekli, yatırımcı, risk alabilen sanayicilerimizin olduğu bir şehirde,
Siyasi noktada ise;
Mahir Ünal,
Prof. Mehmet Sağlam,
Nevzat Pakdil
Yıldırım Ramazanoğlu
Sıtkı Güvenç,
Adalet Bakan Yardımcısı Veysi Kaynak
ve Ankara'da onca önemli yerlerdeki bürokratlarımıza rağmen bu kentte ortak akıl platformu oluşturamıyorsak, sorunu başka yerlerde aramak yerine kendi içimize dönmemizin doğru bir adım olduğunu düşünüyorum.
Öte yandan Üniversitemiz; bilim adamlarımız...
Yani un var, şeker var ama HELVA yapacak usta yok.
**
Kahramanmaraş resmen artık büyükşehir.
Bu büyükşehirde gelecek dönemlerde ciddi ekonomik kaynaklar oluşacaktır. Bu kaynakların doğru yerlerde ve doğru yatırımlarda kullanılmasını sağlamak için bunu sadece seçilecek Büyükşehir Belediye Başkanının yetkisine ve insafına bırakırsak, haksızlık yaparız. Bunu birlikte planlamak, projelendirmek ve hayata geçirmek gibi bir mecburiyetimiz vardır.
Yani "ben yaptım oldu" zihniyetine izin vermeyeceğiz. Böyle yapan siyasilerle mücadele etmekten de korkmayacağız.
Bu mücadelenin nirengi noktası MEDYA olmalıdır. Sanayicilerimiz, siyasetçilerimiz kentteki bulunan medya organlarına maddi ve manevi destek vermeli, yanlış yapanlar, yanlış politika üretmek isteyenler, toplumu yanlış yönlendirmeye çalışanlar uyarılmalı ve gerekirse farklı yollar denenmelidir. Bu toplumsal otokontrol yöntemi ile çözülecek bir şeydir.
Bu şehirde yaşayan her insan bu şehre karşı kendini sorumlu hissetmeli ve aidiyet duygusu içinde yaşanılabilinir bir kent için el ele vermeliyiz.
Bunu başarmanın hiç kolay olmadığını biliyorum. Ama bizler ortak noktalarda buluşma ve sahiplenme duygusu içinde davrandığımızda kısa bir süre içinde büyük mesafeler alınabileceğini de biliyorum.
**
ÜNİVERSİTE BİZİM
1992 yılında Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi kuruldu. Yani yirmi yıl oldu kurulalı.
İyi yerde mi, kötü yerde mi? rektörler ne yaptı? Bunu tartışacak değilim. Ancak bu Üniversite bizim.
O halde iyisi ile kötüsü ile Üniversiteye sahip çıkmak ve destek olmak zorundayız. Yönetimin yanlış uygulamaları var ise eleştirmeliyiz. Ancak arada bir açık kapı bırakmalı yeri geldiğinde de başarmaları için her şeyimizle yanında olmalıyız.
KSÜ Rektörü Prof. Sayın Fatih Karaaslan'ın bu yıl açılış töreninde yaptığı konuşmasının bir bölümünde, Sanayi ve Üniversite işbirliğine vurgu yaparak, şunları söylemektedir.
"Teknoloji merkezini (TEKMER) kurduk; Halen 5 firma araştırmalarını yeni buluşlar yapmak üzere sürdürmektedir.
Teknopark’ın kuruluşunu tamamladık. Akademisyen ve işadamının birlikte proje üretecekleri bu ortamda halen 6 firma faaliyet göstermektedir. Bunun, şehrimiz ve üniversitemiz için önemli bir fırsat olduğunu düşünüyoruz.
Üniversite- Sanayi-Kamu İşbirliği Merkezi ÜSKİM, iki yıllık yoğun çabalar sonrası akredite oldu. Artık vermiş olduğu sonuçlar her yerde kabul görecek. Bu merkez, sanayimiz için önemli bir destek; üniversite-sanayi işbirliği için fırsatlar oluşturan bir kurum niteliğini kazanacaktır.
Seramız bugün Kalkınma Bakanlığı nezdinde üniversitemizin prestijini yükselten bir yapıya dönüşmüştür. Sera hem araştırma merkezi hem de çiftçimize destek verir durumdadır"
**
Değerli Rektörün bu açıklamasına dikkatle baktığımızda, KSÜ'de bu kentin sanayisini geliştirme adına bir çalışmanın olduğunu görüyoruz. Buna destek vermek, bu alanlarda çalışan bilim adamlarına destek vermek, orta çıkan buluşları sahiplenmek gerektiğini düşünüyorum. Zaman zaman Sayın Rektörü eleştiren biri olarak şunu açık yüreklilikle ifade etmek istiyorum;
Üniversite bizim üniversitemiz, yönetime bakarak, küsmek, sahiplenmemek gibi bir yanlışın içinde değilim. Ve doğru yapılan her konuda üzerime düşeni fazlasıyla yapmaya hazırım...
Ve Sayın Rektöre bu kurumlara akredite kazandırdıkları içinde ayrıca teşekkür ediyorum. Burularda ki buluşlar artık resmen kabul görüyor. Bu çok önemlidir...
**
KAHRAMANMARAŞSPOR HER ŞEYİMİZ BİZİM!...
Bir kentin tanıtımında futbol kadar etkili başka bir tanıtım aracı yoktur. Ve süper ligde takımı olan şehirlere sürekli sıcak ve taze para akarak, o kentin küçük esnafının belli düzeylerde olmasına da büyük katkı sağlar.
Kahramanmaraşspor şimdi emin ellerde. Ferudun Kolat isimli bir iş adamı klübü tabiri caizse satın alarak, profosyonel bir mantıkla yönetmek istiyor.
Bana göre şu ana kadarda başarılı oldu. Takımı bir üst lige çıkardı. Şimdi de Bank asya ligine çıkartmaması için de ortada bir sebep gözükmüyor.
İki gün önce Kahramanmaraş Belediye Başkanı Sayın Mustafa Poyraz ile birlikte basının karşısına çıktılar.
Bence iyi oldu. Yanlış anlamalar sona erdi. Kulüp Başkanı Feridun Kolat diyor ki; bize reklam desteği veriniz..
Adamcağız açıktan para istemiyor. Bu şehirde irili ufaklı 500 fabrikadan söz ediliyor.
Bu fabrikaların sahipleri küçük küçük meblağlarla stadyumdaki reklam yerlerine fabrikalarının isimlerinin yer aldığı reklam panoları koysalar bu takımın ekonomik sorunu bitecek.
Kentin belli başlı sanayicilerine askıntı olunarak bu iş çözülmez...Fakirin tavuğu tek tek yumurtlar misali bir anlayış oluşturulmalıdır.
Bunu başarabiliriz. Verilen küçük rakamlar bir araya geldiğinde de büyük meblağlar oluşacaktır.
Bunu sağlamak yönetime düşüyor. Yönetim kentte belli başlı işadamlarını ziyaret ediyor başka kimseye gitmiyor...
Yönetim bunun için bir ekip oluşturmalıdır. Ekip şehri taramalı ve fatura ile reklam almalıdır. Az verenden az, çok verenden çok alınarak bu işin çözüleceğini düşünüyorum...
Öncelikle bizlerin birbirimize itimat etmesi ve güven duymasıyla bu sağlanacaktır.
Küçücük bir ilçe olan AKhisar'ın süper ligde takımı oluyorda, büyükşehir olan bir kentte bu takım sıkıntı çekiyorsa, öncelikle yönetim şapkasını eline alıp bir düşünmelidir diye düşünüyorum...