Günümüz insanı artık çokluk içinde dahi yalnızlığı kabullenmiş görünüyor.bu iyi bir yandan da kötü aslında.iyiliği “dünyaya yalnız geldin ve yalnız gidiyorsun” inancının yaygınlaşması.kötü yanı ise insanların eskiden olduğu gibi vefa ,sadakat ve dostluk ve arkadaşlığın bulunamaması…
Her insan sevildiğini bilmek istiyor ve sevebileceği insanlar istiyor çevresinde.bu da şimdiki zamanda mümkün olamıyor.istiyor ama kendi de bunu başaramıyor.
Neden mi ?...karşıdan beklediğini kendisi karşıya yansıtmadığı için gerekli enerji elde edilemiyor.bu kez hatalarını görmeye başlıyor sanki kendisi hatasızmış gibi.hataları fark edince ilişki çıkar ilişkisine dönüşmeye başlıyor.eğer bir faydası varsa o insanı elde tutmaya çalışıyor.karşıdaki bunu fark edemeyecek kadar duyarsız değil tabi.o da bu yönde ilerliyor ve sonuçta sağlam olmayan, samimi olmayan ilişkiler oluşuyor.
İnsanlar mutlu olmaya çalışıyor ve bu mutluğu paylaşacağı insanlar istiyor samimi lakin ne mümkün !!!...
Samimiyetsiz ilişkiler almış başını gidiyor.hatta kıskanılıyor ve hatta nazara bile gelip, tepe taklak atabiliyor.sırtından en yakının bıçaklar deyimini göz önünde bulundurursak ki, işte o zaman arkadaşlık ve dostluk orada bitiyor…
İnsan güvensiz yaşayabilir mi ?güven olmalı ki huzur olsun, mutluluk olsun.insan korkmadan kendini ortaya koysun.yapmacık tavırlardan ve samimiyetsiz ilişkilerden uzak dursun.
Günümüz insanı desinler diye yaşadığıda oluyor.başkaları ne der? Hakkımda ne düşünürler ?
birçoğu kendiyle olan savaşını bitirmemiştir bu nedenledir ki karşı tarafı hep mutsuz eder.insanın önce kendine zaman ayırması ve kendini ölçüp biçmesi, artı ve eksilerinin muhasebesini yapması,hayatının ne kadar ve nasıl geçtiğini bilmesi , kabullenmesini bilinçaltında taşları yerine koyması gerekiyor.eğer bunu başaramamışsa kendiyle savaşı bitmemiştir.bitmediği içinde üstbilinçle çevredeki insanlara mutsuzluğu ve çatışmayı iletecektir.ve sağlıksız ilişkiler başlamış olacaktır.
Hata yapabilirsiniz, ki bu çok normal…kulsunuz, insansınız dört dörtlük olamayacaksınız hatta ve kata üç dörtlük olmanızda mümkün gözükmüyor.öyleyse hayat hakkında ki düşüncelerinizi yeniden gözden geçirin.kendinizi hayatın neresinde görüyorsunuz, kendiniz için yaşamda neler yapıyorsunuz bir düşünün?
Mutluluk alınmaz ve satılmaz. İnsan kendini mutlu etmeyi bilmeli.düşünün ki mutluluk orta çizgi.aşırı coşku tepe, aşırı hüzün çukur…(her şeyin aşırısı da zarar derler ya ! ) eğer çok coşkuluysanız çizginizi normale getirmeye çalışmalısınız, eğer çok hüzün sarmışsa yine düz çizgiye yakınlaşmaya çalışmalısınız.yani normal çizgi.mutluluk bu ikisi arasında normale dönerse mutluluk yakalanmış olur.sürekliğide uzun olur.çünkü çok şikayetçi olunmaz ve çok sorun üretilmez, çözümcül arayışlar içinde olunur.
Emekte önemli mutlukta.sizi kimse mutlu etmeyecektir oturduğunuz yerde.çizginizin dışına çıkmalısınız zaman zaman.farklı yerler görmeli,farklı insanlar tanımalı,farklı yiyecekler tatmalı, farklı hobilere başlamalı…
Evet insanın yalnızlığı dedik.her insan içselliğinde yalnızdır dedik.ama ne gariptir ki, bize kim olduğumuzu ve nasıl bir insan olduğumuzu toplumsallaşmayla daha da iyi anlarız.eksiklerimiz, fazlalarımız nedir? Karekter yapımız, etkiye tepkilerimiz, tepkiye etkilerimiz toplumsallaştıkça ortaya çıkar.insana nihayetinde yine insan gerek anlaşabilmesi için.
anlaşmak için.
yaşamak için.
İlişkileri yola koymak için.
Dialogların sürekliliğini sağlamak için.
Ve ne kadar yalnız olduğumuzu söylesekte insanoğlu insansız yapamaz .çünkü toplumsal bir varlıktır ve beraber yaşamak durumundadır , diğer türlü her şeyi kendi yapmak zorunda kalacaktır…
***
İnsanları en çok hüzne sevk eden yalnızlık insanın dünyasını da zenginleştirebilir.ve bunu siz keşfedeceksiniz, başkaları değil.kendi içinize yolculuklarda güzeldir.bu bitmez fakat çokta içinize kapanmak kendinize zarar verebilir her şey kararında güzeldir.asosyal biri olmakta istenilen bir durum değildir…
Dostluk ve arkadaşlıklarınız daim, yalnızlığınız üretken olsun.
Selam ve sevgilerimle…