6 Temmuz 2010’da yayınlanmış Maraşgündem’de ilk yazım.
“Yedi yıl”a az bir süre kalmış. O yazıda “Ilıca’ya yeni kaplıca tesisi şart!” demişim. (Yol şart, tesis şart, ilgi şart…)
Aradan geçen yedi yıl zarfında olabildiğince faydalı konularda yazmaya çalıştım. Yazdıklarım “sıradan bir vatandaşın arı duyguları”nı yansıttı hep…
Öyle zannedildiği gibi siyasetin içinde olan yakınlarımdan istihbarat alıp yazsaydım, veya kulislerde kulağım olsaydı, ya da toplantılara katılıp gözlem yapma şansım olsaydı emin olun elime su döktürmezdim saydığım sevdiğim birkaç isim hariç…
Bu konuda mütevazi olma gereği de duymuyorum!
***
Biri bir gün “Fehmi Koru ol” dedi.
Olamadım…
Kendim oldum. “Kendim olma”yla “Fehmi Koru olma” savaşlarında “kendim olma” kazandı hep…
(Hoş, Fehmi Koru da “tu kaka” oldu ya!..)
Kantarın topuzunu kaçırdığım yazılar olsa da fikriyat olarak pişman olduğum hiç bir yazım yok! Kalemi elime aldım alalı yazdığım bütün yazıların arkasındayım.
***
Her hafta yazmaya çalışsam da bunda muvaffak olmadım. Çünkü evimin nafakasını kazandığım bir işim var yapmak zorunda olduğum. O yüzden, Mehmet Abi haftada birkaç yazı yazmamı istese de ben beceremedim. Ama Maraşgündem’de yazmak her vakit ayrıcalıktı benim için. “Maraşgündem Yazarı” olmak elbette çok şeyler kattı…
Ben Maraşgündem’e bir şeyler katabildim mi?
İşte onu bilmiyorum. Çünkü ne takip etme şansım oldu okunma oranımı, ne de Mehmet Abi’ye sorabildim. Ama hiçbir zaman çok okunmaya değil, vicdanlı bir okura denk gelmeye gayret ettim.
Nasıl olsa koca yedi yılda “adam haklı” diyen birkaç vicdan sahibi okuyucuya denk gelmişimdir. O da bana yeter…
***
Lafı dolandırmaya gerek yok. Maraşgündem’i bırakıyorum.
Yazamıyorum…
Haftada bir yazı bile yazamıyorum. Vaktim yok! Öyle olunca da mahcup oluyorum.
“Yazmış olmak için” yazamıyorum zira… Derdim Maraşgündem’in manşetinde fotoğrafım yer alsın değil. Okuyucuya saygılı, toplumun kabul gördüğü bir değeri öne çıkarma, yahut bir sorunu gündeme taşıyabildiğim konuları işledim ekseriyetle.
***
Bundan sonra kendi internet sitemde (haberilica.biz), sosyal medya hesabımda, ya da haber ılıca Facebook sayfasında kafam estikçe yazacağım.
Zaman ve konu kısıtlaması olmadan...
Ya da yazmayacağım!
Öyle ya…
Yazanla yazmayanın bir olduğu; hatta yazanın daha “kötü” olduğu bir şehirde neyi, neden yazacaksın?
Allah’a emanet olun…