Bireysel olarak geçirdiğimiz zaman dilimi ile ilgili eleştiri yöneltecek olursak, yaşadıklarımız üç beş dakikalık bir film izlemiş kadar ancak sürüyor.
70 yıllık bir ömrü üç beş dakikalık bir süre içinde hatırladığımızı var saydığımızda; hatırladıklarımız: acı ve sevinçler değil mi?
İnsan yaşamında kaybettiklerimiz hafızamızda daha çok yer tutar. Mezarlıklara gittiğimizde, tanıdıklarımızın isimlerini mezar taşlarında gördüğümüzde, bu dünya kimseye baki değil bunca eziyet ve çaba niye? Diye kendi kendimize sormuyor muyuz?
Bu hafta içinde birkaç cenazeye katıldım.
Kimisi yaşlı, kimisi genç.
Kiminin umutları vardı, yarıda biten bir ömrü, kimilerinin ise artık yeter bu bitmeli diye içten içe yakarışları vardır.
İnsan gönlüyle ölmek ister mi?
Hastalıktan bitad düşen, artık hastalığına çare bulamayacağı ümidine kapılan ve yatalak olarak günlerini geçiren bir insan için belki de ölüm en iyi kurtuluştur.
Bu manzara içinde yaşamını yürüten ve çevresinin de üzüntülerini anlayan hastalar Allaha yalvarırlar, şu emanetini al diye!...
Kimisin de direnecek gücü kalmamıştır hayatın acımasızlığı karşısında.
Dini olarak da manevi iklim açısından ruhi bir boşlukta varsa yaşamında, o ise bu dünyadan kurtulmak için farklı yolları dener.
Dinimizce o farklı yollar yasak kılındığı için yüreğinde iman ve Allah korkusu olan o işten uzak durur. İşte o imanlı insan ise emanetini alması için Allaha yalvarır.
Merhum Osman Sayın abi artık aramızda değil. Allaha kavuştu. Baki deryaya göçtü.
Hepimizde hoş hatıraları vardır.
Hepimizde güzel anıları vardır.
Çünkü hiç yanlışına rastlamadım.
Hep güzelliklerden bahseden, gül kokulu, iyi bir insandı. Dün oğluna verdiği vasiyetler konuşuldu.
Hak, helal ve haram noktasında titiz bir insan olan Osman abi her şeyi iyi tartıp biçer, ölçer ve öyle konuşurdu.
Birkaç gün sonra hepimiz günlük yaşamın hareketi içinde unutup gideceğiz. Doğanın kanunu bu.
Ben annemi, teyzemi, halamı ve bir çok yakınımı, dostumu kaybettim. Hayatımı gözümün önüne getirdiğimde üç beş saniyelik film şeridi gibi bunlar geçerken, burnumun direği sızlar ve birkaç damla gözümden yaş akar.
Hepsi bu kadar.
Bizlerde emri vaki olduğunda,
Sonsuzluk limanından sessizce bir gemiye bindiğimizde belki birkaç el sallayanımız, belki birkaç dua yollayanımız olur.
Sonra mı?
Sonrası başı gibi bellidir.
Herkes gibi bizlerde unutulacağız!...
Kimimiz güzel şeylerle anılırken, kimilerimize ise beddualar edilecektir.
Allah hiç kimsenin ardından beddua edilecek bir yaşam kısmet etmesin.
Önemli olan, hoş bir sada bırakabilmektir.
Gerisi teferruat, gerisi hikaye!...