Yaşamda Kendini Unutmak

.

-Sen varlık sahasını terk ediyorsun, yalnızlaşmayı  nasıl düşünürsün dedi, yaşlı adam.

Diğeri elindeki çubukla güneşin aydınlattığı toprağa küçük küçük daireler çiziyor ve başıyla onaylar gibi hafifçe hareket ediyordu.

-İnsanların birbirine sevgi ile bakmadığı, saygının önemini yitirdiği , güvenin alıp başını Kaf dağlarına gittiği bir ortamdan bahsediyorsun sevgili hocam. Ben böyle bir dünyada yaşama isteği duymadığım gibi, ne diyorum biliyor musun bazen kendi kendime?

-Ne diyorsun ? Eminim iyi şeyler söylemiyorsundur. Elindeki çubuğu yere bırakıp yaşlı adama baktı ve yutkunarak genzini temizleyip;

-Diyorum ki, artık dünya yaşlandı, insanlar insan olmaktan çıktı, yaşanılası bir dünya değil ve gittikçe iyiye de gitmiyor. Her şey ama her şey daha da gün geçtikçe kötüleşiyor. Düşmanlıklar artıyor, insanlar birbirine çok çabuk kırılıyor kırıyor ve katiller çoğalıyor.Öyleyse neden yaşam gayreti için de olmalı insan? Necip Fazıl’ın dediği gibi;

“Bu dikiş düzen tutmaz hep söküle söküle,

Ölüme gel deseler de gitsek güle güle.”

 İşte ben de kıyametin kopmasını istiyorum. Hem daha fazla günah olmadan, daha fazla çirkinleşmeden insanlar gidelim, biraz edebimiz kalmışsa.

Yaşlı adam arkadaşım dediği ama kendisinden bir hayli küçük adama baktı.Gözleri ışıl ışıldı ve güneş saçlarındaki pırıltılarla yüzü daha aydınlık gözüküyordu.Eliyle  başındaki fesini düzelten adam ,genç arkadaşıyla gözgöze gelerek gözlerini kıstı ve;

-Sen Yaradan’dan daha mı iyi bileceksin, ne zaman kıyamet kopacağını, kopması gerektiğini? Önce bu soruma cevap ver.

-Haşa öyle demek istemedim, sadece ömrümüzün hep birlikte bitmesiydi düşüncem.

-Sen bana benzemezsin, ben sana benzemem. Herkes farklı. Zayıf olan düşer yaşamdan. Ömrü hayata dayanıklılığı kadardır. Nasıl ki bu kadar farklıysak, bu kadarda ömür farklılıkları var.Düşünce farklılıkları var. Beden, ruh farklılığı var.

-Öyle deme, Allah’ın gücüne gider.Ne demek kıyametin kopmasını istiyorum.Aklın ve fikrinle düşün bu sana verilen ömrü en iyi şekilde nasıl değerlendirip, arkanda neleri bırakacağınla ilgili baki eser veya davranışlarınla anılmak için bir gayretin olsun.

-İnsanları çok sevmeme rağmen, onların kötü ya da kem olmalarına tahammül edemiyorum. İstiyorum ki herkes iyi olsun, herkes mutlu olsun, dünyayı yaşadığımız sürece cennet gibi yapalım, cennete gitmeyi beklemeden. Bu da mı mümkün görünmüyor yoksa ?

-Güzel düşünürsün. Bilirim yüreğin hep iyiden güzelden yana. Ama bu dediğini yapmak için önce kendini yenmen lazım. Kendini çok sevmen lazım. Bunu yaparken ukalalıktan bahsetmiyorum. Kendini beğenmişlikten asla ! Kendinden başlar en önce her şey, bir dünya olan sensin. Önce kendini keşfet. İnan bana sonrası diğer insanları sevmek ve onların yararına çalışmak daha iyi gelecek sana ve güzel yollar bulacaksın onlara ulaşan.

İç geçirdi genç adam.Derin bir nefes alıp, eliyle saçlarını geriye doğru taradıktan sonra yüzündeki  ifadeye bir çeki düzen verip, çubuğu yerden  aldı ve oturduğu iskemleden geriye doğru çekerek kendini ;

-Doğru söylersin. Ben önce kendimi kendim için sevmeyi öğrenmeliyim. İyi davranışımı da sevmeli, iyi olmayan davranışım da törpüleme eğitimine almalıyım değil mi ? Bunu yaparken şunu da unutmamalıyım: Hiç birimiz mükemmel değiliz. Ben de öyle.

Sohbetinin  her zaman iyi olduğunu bilirim sevgili hocam. Sağolasın. Ama bugün bu içsel konuşmalar beni ve yanlızlığımı sorgulamama sebep verdi. Daha önce konuşmuş olsaydık, ben yol kat ederdim, keşke !

 -Unutma her şey vaktine esirdir. Keşke diye bir kavram yok. Yaşaman gereken neyse onu yaşıyorsun. Sonradan düşünüp de bunu yapsam dediğin şeylerde kaderdir aslında Şems’in dediği gibi. Çünkü kader eyleme geçersen geçtiğin kaderi yaşarsın. Eyleme geçmezsen, geçmediğin için de eylemsiz kaderini yaşarsın. Yaradan herşeyi detaylandırmış, şüphemiz mi var ?

-Haşa ! Demek istediğim bu değildi. Ama sen beni anladın, bunu da biliyorum. Neyse ben kalkayım seni de bırakabilirim gideceğin yere.

-Sağol ben biraz daha kalıp, göl havası alacağım. Burada huzurluyum ikindiyi de Amine Hatun camiisinde kılar sonra eve geçerim. Hadi sen git güle güle.

Genç adam yavaşça iskemleden kalktı ve masanın üzerinde sigara tabakası, çakmak ve araba anahtarlarını toplayıp, ceplerine yerleştirdi.

Güneş gözlüğünü gözlerine takmadan;

-Çaylar benden hocam, bir dahaki sefere sizden olsun. Müsadenle.

-Hadi öyle olsun bakalım.

Kalın sağlıcakla…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri