Biz ezelden sevdalıydık senin toprağına,
Onca yolları aştık geldik bağrına!
Bıraktık Orta Asya’yı geldik şanlı toprağına,
Delice sevdalandık taşına ve dahi
Yurdumuz oldun yetmiş birden beri
Uğrunda şehitler verdik nice gencimiz ve yaşlımız!
Vazgeçmedik sevmekten!
Karnın yardık ektik buğdayımız, arpamızı
Doyurdun cümle ahvalimizi!
Milletimin aşkı bayrağımın en güzel istiratgahı
Ey! Kutlu toprak!
Ey güzide yurt!
Ey aziz ana-vatan!
Senle başlar günüm ve de dünüm,
Akıttığımız kanlar helal sana.
Uğrunda ölmek şeref şan bana!
Değil bir çakıl taşını, bir dalını vermem!
Sen bizimsin bizde kalacaksın
Ebed sensin ezelimiz de sen!
Alamaz seni benim diyen, anasından doğan,
Vururum alnının tam ortasından!
Memleket oldun, yurt oldun vatan oldun,
Beşikteki bebemize, gelinlik kızımıza,
Yaşlı anamıza, kavruk dedemize, bıçkın delikanlılara
Edirne’den Kars’a salkım salkım dilim dilim fedayım,
Alırsa canımı yaradan alsın! Koynunda alsın,
Bir vapur çığlığında, bir süngü ışığında da olsa
Hiçbir ölüm uğrunda ölmek kadar güzel değil!
Senin için askerim evimde sokağında semtinde şehrinde
Bekçinim üniformasız!
Polisinim her huzursuzluğunda,
Doktorunum kanayan her yaranda!
Meclisinim, devletinim seni koruyan her an,
Bayrak gölgesinde dinlen gönlünce
Yeter ki gül sen bize
Yar ol, güller ver bağrından,
Açan çiçek çiçek milletime…
Gözüm yaşlı hasretim yaşarken sende
Varol sen her iki cihanda!
Varlığın varlığımıza emanet bilesin
Müsterih ol!
O bahtiyar, toprak kokan ki en güzel kokun
Varlığının ellerinden öperim…