Hiçbir canlının istemediği, uğruna çareler aradığı hayatın istenmeyen evresi ihtiyarlık. Masum ama bir o kadarda gerçek bir yaşamın zor evresi.
Yaşlılık nedir, desem ?
işte burada tüm canlılar için geçerli olan morfolojik ve fizyolojik bozukluğudur. Bu tanımla yaşlılık bir hastalık gibi görünüyor. Sadece insanlar için değil, tüm canlılar için geçerli olan yaşlılık istenmeyen bir yaşam evresi.
İnsan cihetinden bakacak olursak ; 25 yaşında başlayıp 60 yaşına kadar olan evredir der istatistikler. Oysa son zamanlarda bu 75 sınırı ve yukarısı olarak belirlendi. G enetik yapını n önem kazandığı yaşlanma olayında dış etkenler yaşlılığı pek fazla geciktirmez. Bilinen o ki; günümüz insanı estetik adı altında yaşlanmayı geciktirici müdaheleler ve ameliyatlar olmakta ve tıbbın bu dalından medet ummaktadır. Bazılarında sonuç iyi olsada bu işi yaptırdıktan sonra pişman olanların sayısı da az değildir.
Yaşlanma mekanizması kişisel, ruhsal ve bedensel hastalıklar, savaş gibi tarihsel felaketler, mesleki özellikler, kişinin toplumsal ve iktisadi durumu, sağlık korunması ve tıbbi bakıma bağlıdır.
Yaşlanma faktöründe insan olarak bakacak olursak önce içten içe organ yaşlanması, yani gerilemesi ile yaşlılığın başlangıcı olur. Kilo alma ve bedenin çaba harcamada dış dünyaya uyum sağlamada zorluk çekmesi ile başlar. Artık eskisi gibi değilsinizdir.
Önce sindirim organları, dişler, midede salgı azalır. karaciğer ve pankreasın hacminde küçülme olur bağırsağın yapısı değişir ve daha çok kötü koku yayan bakterilerin oluşumunu başlar.
Dolaşımda kalp atımı yavaşlar, atardamarda basınç artar. Protein ve demir düzeyi azalır.
Böbrekte, yavaş bir gerileme meydana gelir.
İç salgı bezlerinin çoğunda büyük değişiklikler gözlenir. Cinsel bezlerde salgılar azalır.
Duyu organlarında yaşlanma olayından büyük ölçüde etkilenirler. Görme ve işitme kaybı 27’liyaşlarda başlar.
Sinir sistemi yaşlanmadan nasibini alan bir diğer sistemdir. Sinir akımı yavaşlar. Gecikmeler artar ve beyin kanlanması zayıflar.
Vücutta oksijen tüketimi azalır ve hücrelere gitmez ve metapolizma yavaşlar.
Hareket sistemi olarak el becerisinde yavaşlama ve yorgunlukla ortaya çıkan bir gerileme başlar.
Zihnimizde ise az ve düzenli olarak yeteneklerin azaldığı gözlemlenir. Öğrenme ve genel kavramada zayıflama belirir. Özellikle mantıksal bellek ve yeni çağrışımlara yönelik bellekte bozulmalar görünür.
Tüm bunlar vücudumuzda oluşurken bunları doğal yoldan geciktirmenin yolları elbette vardır. Engelleyemeyiz ama elimizden gelen gayreti gösterirsek geciktirmesini sağlayabiliriz.
Başta moralimizin iyi olması, yaşadıklarımızın boş bir yaşam olmadığı, adına tecrübe dediğimiz kazanımlarımızın olduğunun bilinci ile günümüzü sevme. Artık anı yaşamayı huy edinme zamanının geldiği, yaşamdan kaç yaşında olursa olsun haz almayı bilme. Boş vakitlerinde kendine bir meşgale bulup yaşamın devam ettiğinin farkına varma.
Şunu da bilmek gerekir ki yaş ne kadar uzun olursa olsun her zaman tamamlanacak sözler, yarım kalan işler her daim olacak. Bilinçli ,mutlu bir olgunluk yaşının sahibi olduğunun farkına varmak mutluluğun anahtarıdır.
Uzmanlar yaşlılık etkisini azaltıcı bazı değerler üzerinde duruyorlar. Genel olarak baktığımızda bize hiçte yabancı gelmeyen maddeler şunlar;
1-Sigara içmeyin ki yaşlılık belirtileriniz çoğalmasın.
2-Debgeli beslenin, az yağlı,yüksek lifli meyve, sebze ve yeşil yapraklı besinler tüketmeye özen gösterin.
3-aktif vehareketli olun,vücut ne kadar hareketli olursa o kadar sağlıklı olur.
4-Güneşin zararlı etkilierinden korunun.Mutlaka güneş kremi kullanın.
5-uyku düzeninizi koruyun.
6-estetik müdaheleleri destekleyin(iyi bir doktor eşliğinde)
7emzirmek kilo vermeyi sağlayabilir
8-her kozmetik ürüne kanmayın.
Evet yaşadığımız sürece en önemli işimiz kendimiz olacak,kendimize değer verip, korumak ve yaşlanma etkilerini azaltmak için elimizden gelen gayreti göstermeliyiz.
Hayırlı yaşlanmalar dileği ile…
Mutlu günler