Bu kadar basite indirgemeyin bu mesleği, yazık ediyorsunuz!
Televizyonda 5 bilemediniz 10 saniyelik bir video görüntüsüyle yüzbinlerce öğretmenin onurunu, şerefini iki paralık ediyorsunuz. Demiyorum ki bu mesleği yapanların hepsi peygamber ahlaklıdır, elbette değil. Ama bu meslek bir peygamber mesleği, bizim niyetimiz de kötüleri savunmak değil bu mesleğin önemine dikkat çekmek. Ayrıca işini düzgün yapmayanı, kötü işler yapanları elbette savunmuyorum ve mutlaka hak ettiği cezaları verilsin. Sessiz sedasız mülakatla öğretmen almasını bilen devlet, işini yapmayan yahut görevi kötüye kullananı da sessiz sedasız görevden alsın o zaman. Daha görev yerine varmamış adama sendika üye formu gönderen sendikalar, üyelerine sahip çıksın ama öğretmenlik gibi toplumun can damarını elinde tutan bir meslek bayağılaştırılmasın.
***
Veliler hep haklı mıdır? İki yaşından itibaren teknolojinin nimetlerinden faydalanan, 4-5 yaşında büyümüş de küçülmüş gibi yorumlar yapan, 10 yaşına gelindiğinde iyi-kötü, güzel-çirkin, haram-helal kavramlarını bilen, yanlışı yanlış olduğunu en az öğretmen kadar idrak eden velhasıl birey haline gelmiş olan öğrenci, kurguyla, planla öğretmene zarar veremez mi?
Velisini, kamuoyunu yanlış yönlendiremez mi?
Mahkeme var, hukuk var, temize çıkmak var falan diyeceksiniz! Doğru hepsi var ama bu bireyselliğin dışında bir durum arz ediyor. Velev ki öğretmen haksız, onun şahsını bağlayan bir durum var ortada ama kimse Ahmet …. görevini kötüye kullandı demiyor. Bilakis filan okulda öğretmen dehşeti, öğretmen şunu yaptı, bunu yaptı vs diyerek lanse ediliyor. Aynı mesleği yapan yüzbinlerce insanın üzerine yükleniveriyor kötülük… Ama tabi 24 Kasım’da 1 gün içinde günahların tamamı arınır değil mi? Belki arınır…
Oysa;
Hz. Ali’ye göre 1 harfin bedeli 40 yıl köle olmaktı. Peygamberimize göre, okuma-yazma öğreten ne kadar kafir olursa olsun, ne kadar günahkar olursa olsun, hatta Allah resulüne karşı ( yani Allah’a ve hükümlerine karşı) savaşmış olsun yine de okuma yazma öğrettiği için serbest kalmayı hak ediyordu.
***
Neyse, söyleyince ne değişir bilemem ama bizim vazifemiz bu, anlamasa da defaten anlatmak. Doğruyu göstermek, yanlışsa korkmadan yanlış demek! Vicdan ve merhamet sahibi insanlar yetiştirmek! Her an sırtımızdan vurulmak pahasına umut vermek, elimizden geldiğince geleceği ilmik ilmik inşa etmek. Gözlerde ışık olmak, geleceğe umutla baksınlar diye kendimizde, bir daha gelmeyeceğimizi bildiğimiz bu dünyanın nimetlerini ötelemek. Çok kazanmak, çok yemek, çok gezmek, hep kazanmak yerine çok okumayı, çok öğretmeyi, düşünmeyi öğrensin çocuklarımızı tercih etmenin mutluluğunu yaşamak bizim görevimiz. Siz, elinizde bir urgan ile kör bıçakla, giyotinle boynumuzu vurmak için hazır durun. Ama öğretmen, öğretmek için vermeye, feragat etmeye devam edecektir.
***
Unutmayın hanımlar, beyler! Bu öğretmenlik mesleğinin üretim hatası, ilk önce en yakınından başlayarak zarar vermeye başlar. Duygusal hareketleriniz, egoist yaklaşımlarınız, korumacı tutum ve davranışlarınız ilk önce size zarar verir. İki dakikada ağzının payını verdiğiniz, çocuğunuza verdirdiğiniz, sürdürdüğünüz, hatta meslekten ihraç ettirmeye gidecek kadar kendinizi güçlü hissettiğiniz öğretmen kısa süre sonra hayatınızdan çıkar. Ama hatalarınızın neticesinde elinizle büyüteceğiniz zalim ilk zulmünü sizin üzerinizde deneyecektir. Biz öğretmenler tekstil fabrikasındaki işçiler gibi kırılan ipi bir düğümle bağlama ve kaldığımız yerden devam etme lüksüne sahip değiliz. Biz dünyadaki en karışık yapıya sahip, yaratılanlar içerisinde en komplike yapıda olanı ayrıca akıllı bir canlıyı eğitmekle görevliyiz. Yani sizin hırs ve heveslerinize kurban edecek kadar vaktimiz olmamalı! Her bir öğretmenin dünyayı kurtaran bir adam olduğunu düşünmelisiniz! Hitlerin öğretmeni iyi olsaydı, neleri konuşmazdık diye düşünün ve sonra çevrenizdeki insan ilişkilerine göz atın. Ne demek istediğimi iyi anlayacaksınız.
***
Son olarak, bir toplumun içindeki mesleklerden semercilik, nakkaşlık, yemenicilik gibi meslekler spesifik olarak yapılabilir, tarihsel bir değere sahip olabilir ve kısmi olarak da yaşatılabilir. Öğretmenlik böyle bir durum değildir. Yani ne ölmelidir, anı haline gelmelidir ne de alelade bir iş olarak algılanmalıdır! Ne iş olsa yaparım abi! Algısıyla öğretmene bakmak, aman ne yapıyorlar ki diyerek küçümsemek hem ahlaki değildir hem de toplumun geleceği açısından yanlıştır. Bir toplumu öğretmenler inşa eder. Aksi halde milli ve manevi değerlerle donatılmamış, eğitilmemiş, çağa uygun öğrenim görmemiş insan yığınları ancak idealsiz, amaçsız, okunmayan, araştırmayan, incelemeyen, sorgulamayan, işini kaba kuvvetle çözmeye çalışan insan ve insan gruplarından topluluk olurlar, onlar da ya bir yerlere angaje olarak ya da kökten birbirine yaşam alanı bırakmayarak yok olurlar. Bu yüzden bu mesleğe getirilecek eleştiriyi vicdan, merhamet çerçevesinde ve toplumun geleceği açısında iyi ölçüp biçip öyle getirmenizde fayda vardır.
Velhasıl, OKU ile başlayan ve hemen her yerinde düşünmez misiniz? Akıl etmez misiniz? Diye uyaran bir kutsal kitaba iman etmiş bir millet, okutacak kişiye merhametsiz davranmaz, davranamaz! Aksi halde sonu felaket olur Allah muhafaza etsin!
Not: Son bir şey daha eş ve dostlarla bir araya gelmek, çay-çorba içmek amacıyla üniversite sokağına bir aile yeri açmış bulunuyor… Masalım Ev Yemekleri tabelası olmasına rağmen bizim gönül soframızdır, gönül soframıza davetlisiniz…