“Olacağız ha”, “oluyoruz ha” derken olduk gitti bile..
Cumhurbaşkanı, Kahramanmaraş’ın da aralarında bulunduğu 13 ili daha “büyükşehir” yapan yasayı onayladı sonunda. Umarım memleketimiz ve insanımız için “hayırlı” olur.
Bundan sonra memleket adına siyaset yapanların işi daha zor olacak. Televizyonlardan süslü nutuklar çekmekle, dev billboardlara ilanlar vermekle olmaz bu işler! Zira, büyükşehrin içinin doldurulması gerekecek.
Neyse, onu “onlar” düşünsün artık.
“Biz yaptık, sizde içini doldurun” diyecek değiller ya!
***
İki yeni ilçemiz daha oldu. Dulkadiroğlu ve 12 Şubat..
Klasik, biraz sıradan ve bize özgü iki isim. Aslında “sıradanlaştırılmış” demek daha doğru olacak.
“Niye?” diyecek olursanız:
12 Şubat’ı örnek verelim:
“12 Şubat” biz Kahramanmaraşlılar için son derce anlamlı bir isim! Eyvallah… Ama önümüze gelen her parka, sokağa, okula adını vermişiz, sıradanlaşmış gitmiş.
12 Şubat Stadı, 12 Şubat Parkı, 12 Şubat İlkokulu, 12 Şubat Mahallesi, 12 Şubat Bakkaliyesi, 12 Şubat Kasabı, 12 Şubat Caddesi, 12 Şubat Sokağı ve 12 Şubat Belediyesi…
Sanırım yeterli!
Dulkadiroğlu…
Aynı tamlamaları onun da önüne ekleyerek sayabilirsiniz.
Hatta Dulkadiroğlu şehrin doğu yakasına verilen ilçenin yeni ismi de olsa, en azından birkaç nesil için şimdiki Dulkadiroğlu Mahallesi’ni çağrıştıracak!
***
Kanunda bu isimler belirtildiğine göre bunları “biz” sunmuşuz. Yani bizim adımıza “böyle olsun” demişler. Sanırım anket sonuçlarına göre belirlendi.
Şöyle veya böyle…
Ama daha bakir, daha farklı, daha geniş anlamlar ifade eden ve daha yeni isimler olamaz mıydı?
***
Neden isimleri çok çabuk tüketiyoruz, yıpratıyoruz?
Bilip bilmeden büyüklerimize, ecdadımıza, manevi değerlerimize ait isimleri neden hor kullanıp hırpalıyoruz. Aklımıza gelen her sokağa, her mahalleye, her nesneye, her canlıya, çiçeğe-böceğe onların isimlerini veriyoruz.
Ha, bu iş sadece Kahramanmaraş’a özgü bir durum da değil sonra.
Ulusal bir hastalık!!
Öyle ki, bu memlekette ayet isimleri eğlence mekanlarına, alkol satan büfelere, olmadık fırıldaklığı yapan finans kurumlarına bile verildi/veriliyor!
***
Kutsallarımızın, ecdadımızın, önemli günlerimizin müstesna mevkilerini çoğu zaman iyi niyetle ve bazen düşünmeden ayaklar altına alıyoruz.
Bakın, işi o kadar ileri götürdük ki, sonunda bir böceğe Sütçü İmam ismini veriverdik!
Sonra kalktık haklı olarak isyan ettik. Neredeyse Rektör Karaaslan’ı ipe çekecektik.
Muhteremler; Üniversiteye Sütçü İmam ismini verirken neden bunları hesap edemediniz? Oysa o böceğe Sütçü İmam’ın ismi değil Üniversitenin ismi veriliyor. Üniversitenin ismi de Sütçü İmam olunca ortaya bu absürt durum çıkıyor.
***
Bir yazımda “Sütçü İmam ilah değil!” demiştim.
Çünkü ilahlaştırırsak sonuç böyle oluyor.
Sevgi ve muhabbetle kalın.