Geçtiğimiz günlerde İl Milli Eğitim Müdürümüz Mesut ALKAN görevden alındı. Yerine Sinop Milli eğitim Müdürü Mehmet Emin AKKURT getirildi. Mesut ALKAN göreve başlayalı iki buçuk yıl olmuştu. Bu süre içerisinde sempatik tavırları ile camiaya kendisini sevdirmişti. Milli Eğitimdeki işlerin iyiye gittiği bile söylenir olmuştu. Mesut ALKAN için birileri; “Daha uzun yıllar Maraş’a hizmet eder” diyordu. Ama olmadı. Siyaseten geldiği gibi siyaseten gönderildi.
Kendisini tanımakla bahtiyar olduğum Mesut ALKAN mütevazı bir insandı. Niğde İl Milli Eğitim Müdür Yardımcılığı görevini yürütürken Maraş’a atanmıştı. “Giydiği elbise bol, oturduğu koltuk büyük” geldi. İki buçuk sene oturabildi. Kendisine bundan sonraki hayatında başarılar diliyorum. Kahramanmaraş’ımıza yaptığı hizmetlerden dolayı şahsım ve gazetem adına teşekkürlerimi sunuyorum.
Yeni atanan Milli Eğitim Müdürümüz Sayın Mehmet Emin AKKURT Kilisli. Birkaç gün önce KAR. DER. BİR. Yönetim Kurulu üyeleri ile birlikte “Hoş geldiniz” demek için ziyaretine gittik. Bizleri bildirilen saatte makamına kabul ettiler. Gördüğüm kadarıyla; “Aklı başında, ayakları yere basan, genç, dinamik, sevimli ve sempatik” birisi. Bizimle kırk beş dakika kadar sohbet etti. Bu süre zarfında Maraş’ın eğitimini konuştuk. Bir birimizi çok dikkatli bir şekilde dinledik. Biz konuşurken kısa kısa notlar aldı. İade- i ziyaret için söz verdi.
İnşallah beklentilere cevap verebilir. İnşallah; “Giydiği elbise bol, oturduğu koltuk büyük” gelmez. Başarılı olursa Bizler/Maraş kazanır. Başarılı olmazsa Maraş kaybeder. Bu sebeple hepimiz Sayın Müdürümüze destek olmalıyız. Bu samimi dileklerimizi Sayın müdürümüze beyan ettik. İlimizin eğitiminin yukarılara çıkması adına Milli Eğitim Müdürlüğümüzün emrinde olduğumuzu beyan ettik, başarılar diledik. Rabbim yar ve yardımcısı olsun; “Bu gök kubbede bir hoş seda bırakabilirse” ne mutlu kendisine.
GÜNDEME DAİR MESAJLAR
Cumhurbaşkanlığı seçimi; hiçbir adayın işi kolay değil. Çantada keklik durumu yok. “Size de çıkabilir” vaziyeti üç aday içinde geçerli denilebilir. Adaylardan birisi “orantısız güç kullansa” da, bar bar bağırarak “yerdekilerin ve göktekilerin” kalbine korkular salsa da işi bu defa kolay değil. Neden mi; rakipleri çok çetin de ondan. Birisi; “çok donanımlı, beş dil bilen iyi bir Müslüman” diğeri; “hiçbir şeyden tırsmayan dağdaki savaşa, ovadaki siyasete göre kurgulanmış bir gerilla” Millet;(memur, işçi, çiftçi, esnaf, emekli) “EKMEK” peşinde. Kendisine kim EKMEK verirse Oyu’nu ona verecek. Sonuç mu? “Görünen köy kılavuz istemez.” Dava, ekmek davası, ekmeği veren Köşke çıkacak…
Gazze yine yanıyor. Kan emici İsrail yine oluk oluk Müslüman kanı akıtıyor. Utanmazca, acımasızca, çoluk çocuk demeden yeni bir katliam yapıyor. Bu gün Gazze de; Çanakkale vahşetine denk bir vahşet yaşanıyor. Mehmet Akif Ersoy, Çanakkale Şehitleri için yazdığı şiirinde savaşta yaşanan vahşeti şu dizelerle ifade ediyordu:
“Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer; O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer... Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak, Boşanır sırtlara vadilere, sağanak sağanak” Bugün Gazze de yaşananlara bakıldığında sanırsınız ki, Mehmet Akif bu şiiri burası için yazmış. Şu aziz mübarek günlerde korunmasız sivil vatandaşların ve çoluk çocuğun başına her gün gökten tonlarca bomba yağdıran İsrail’i lanetliyorum. Başına; “Lut Kavmi’nin başına gelenler gelsin” diye dualar ediyorum…
Her gün İsrail’e en üst perdeden küfür eden bazı sözde yiğitler, bir gün de konsolosluğumuzu basarak görevlilerimizi esir eden ve kırk günden beri bırakmayan, Musul’daki, Kerkük deki, Telafer deki Türkmenleri acımasızca katleden şu IŞİD canilerine niçin tek bir söz söylemezler ki?
Çarşamba günü “Bin aydan daha hayırlı olduğu müjdelenen Kadir Gecesini” idrak edeceğiz. Rabbim bu gecenin hürmetine Müslümanlara yardım etsin. Türk ve İslam düşmanlarını zelil etsin. Vatanımızı ve Milletimizi iç ve dış düşmanların her türlü şerrinden emin etsin. Günahlarımızı af etsin, bizleri mağfiret etsin. Gecemizi mübarek etsin inşallah…