"YENİ MUSTAFA SAGİR, FETHULLAH GÜLEN VE FETÖ'DÜR."

.

"CUMHURİYET BAYRAMI" MÜNASEBETİYLE...

Dünyamızın önemli jeopolitik ve stratejik merkezi Türkiye'de, Türklerin hakim millet  varlığını sürdürmesini istemeyen Batılı devletler, tarih boyunca her türlü desise ve entrikalarını bu coğrafya üzerinde gerçekleştirmekten geri durmamışlardır.1-

Onlar her türlü fırsatı değerlendirerek Türkiye'nin parçalanması, esir edilmesi ya da sömürge millet hâline getirilmesi için geçmişte, birbirinden çok farklı yöntemler ortaya koymuşlardır. İşte, bu yöntemlerinden biri de özel yetiştirilmiş casusları aracılığı ile milleti birbirine düşürmek ya da millet önderlerini, iyi plânlanmış suikast ile ortadan kaldırmaktır.

Atatürk'ün önderliğinde Türklerin zaferi elde edeceğinden korkan İngiltere, daha önceden denediği yöntemlerinden birine başvurur. Bu yöntem de Millî Mücadele’nin önderini bir suikastla öldürtmektir. Plânın uygulayıcısı olarak da küçük yaşlardan itibaren itina ile yetiştirilen Hint kökenli MUSTAFA SAGİR seçilir.

***

Bu amaçla; Türkçe, Arapça, Hintçe ve İngilizce gibi pek çok dili, anadili gibi konuşan, yüksek bilgi ve deneyimlerle donanımlı MUSTAFA SAGİR, İstanbul’a gönderilir. Mustafa Sagir, aldığı görev doğrultusunda, Ankara’ya geçerek Mustafa Kemal Paşa’yla görüşmeye, bir fırsatı değerlendirerek O’nu öldürmeye kilitlenir.

O, önceki yıllarda İngilizlerin menfaatleri doğrultusunda Afganistan’da da faaliyetler yürütmüştür. Hatta, Afganistan Emiri’nin öldürülmesinde İngiliz Miralay Nelson, Mustafa Sagir’le iş birliği içinde bulunmuştur. Mustafa Sagir, ibadet vecdi içinde yapacağı görevini yerine getirmek için İstanbul’a geldiğinde kendini Hint Hilafet Komitesi’nin Fevkalâde Mümessili olarak tanıtır.

Mustafa Sagir, 28 Kasım 1920 tarihinde, Cuma günü İnebolu’ya gelir. Onu, İnebolu’da Kaymakam İsmail Hakkı Bey, Belediye Başkanı Hüseyin Kâşif Bey ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin önderleri karşılar. 31 Kasım 1920 tarihinde ise Kastamonu’ya geçer ve milletvekili Murat Bey’in evinde iki gece misafir edilir. Kastamonu Nasrullah Camii’nde İngilizler aleyhinde vaazlar verir.

İngiliz gizli servisinin faaliyetlerini yakından gözlemleyen, deneyimli ve bilinçli niteliklerle bezenmiş Muhittin Paşa, o zamanlar Kastamonu'da bulunmaktadır. Mustafa Sagir’den şüphelenir, casus olabileceği ihtimalinin üzerinde durur ve henüz Kastamonu’dan yeni ayrılan Vali Cemal Paşa’ya bir mektup yazarak Mustafa Sagir’le ilgili bilgiler verir. Ankara Hükûmeti’nin durumdan haberdar edilmesini Cemal Paşa’dan ister. Muhtemelen Vali Cemal Paşa;  Maliye Vekili Ferit Bey ve Dahiliye  Vekili  Adnan Bey’i konuyla ilgili olarak ikaz eder.2-

Atatürk’ü öldürmek amacıyla görevlendirilen Mustafa Sagir’in İngiliz casusu olduğunu belgeleyen kişi ise Mehmet Âkif ERSOY’dur. Çünkü, Mehmet Âkif’in şairliği, edebiyatçılığı, düşünce adamlığı, milletvekilliği gibi niteliklerinin yanında önemli bir niteliği de bulunmaktadır. Mehmet Âkif, aynı zamanda TEŞKİLAT-I MAHSUSA’nın en güvenilir elemanlarından biridir.

Casus olduğu şüphesi üzerine Mustafa Sagir, Mehmet Akif’in ikamet ettiği Tacettin Dergahı'nın bir katına yerleştirilir. Böylece, Mehmet Âkif, Mustafa Sagir’in faaliyetlerini daha yakından takip etme imkanı kazanır. Mehmet Âkif, Mustafa Sagir adına İstanbul’dan, hatta Mısır’dan gelen büyükçe zarflardan şüphelenir ve zarfların içini açtığında birkaç cümlelik boş kâğıtları görür. Bu kâğıtlar, kimyagerler tarafından tahlil edildiğinde Mustafa Sagir’in İngilizlerle iş birliği içinde bulunduğu ve casus olduğu belgelenir. 3- İstiklâl Mahkemesi'nde yargılanarak idam edilir.

***

Sabiha GÖKÇEN, Mustafa Sagir olayına, şu şekilde açıklık getirmektedir:

              “Atatürk’e, ‘Mustafa Sagir olayı nedir?’ diye sorduğum­da, O, tatlı tatlı sadece şu yanıtı verdi:

              ‘Bir casusluk olayı Gökçen... İngilizlerin özel olarak yetiştirdikleri bir Hintli... Sözüm ona Hint Hilafet Cemiyeti üyelerinden biri... Daha doğrusu bize öyle tanıtılmıştı. İngilizler, herkesi budala ya da kör yerine koyuyorlardı. Bu zavallı adamın maskesini düşürdüğümüz zaman buna en çok şaşan elbette ki İngilizler olmuştu. Olmuştu ama, Mustafa Sagir’in kendilerine hizmet ettiğini hiçbir zaman itiraf etmemişlerdi.” (Gökçen, 1982:324)

Mustafa Sagir’in suçu sabit görülür ve İstiklâl Mahkemesi’ne sevk edi­lir. Onu yargılayan mahkeme üyeleri ise; Kütahya Milletvekili Cevdet IZRAP, Elazığ Milletvekili Hüseyin, Cebelibereket Milletvekili İhsan ve Gaziantep Milletvekili Kılıç Ali Bey’dir.  İstiklâl Mahkemesi’nin Mustafa Sagir hakkında verdiği karar, idamdır.4-

Mustafa Sagir’in İstiklâl Mahkemesi’nde verdiği beyanat:

              “- Miralay Lawrens, Osmanlı İmparatorluğu’nu altınlarla yıkmıştı. İngilizler, beni de tabanca ile Millî Hükûmeti ortadan kaldırmaya memur etti. Maksadım, Mustafa Kemal’i vurmaktı. Bununla Türklerin İstiklâl Savaşı duracak, Millî Hükûmet yıkılacaktı.” (Ertürk, 1969:293-294)

Mustafa Sagir, idam edilmeden önce vasiyet niteliğinde bir mektup yazar ve bunun İngiliz Konsolosluğu’na verilmesini talep eder. Onun yazdığı mektuptaki ifadelerden bir pasaj şöyledir:

“İngiltere Hükûmeti’nden aldığım vazifeyi sadakatle yaptım. Mahkeme sırasında her şeye rağmen İngiltere Hükû­meti’ne ait hiçbir sır vermedim. İngiltere ve Hindistan İmparatorluğu’na karşı olan sadakatim son dakikaya kadar devam etti. Okuldaki kardeşimi İngiltere Hükûmeti’nin himaye ve şefkatine bırakıyorum.” (Özkan, 1997:95)

***

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunun 94’üncü yıldönümünü idrak ettiğimiz bu günlerde, Cumhuriyetimize, millî devlet yapımıza, millî birlik ve bütünlüğümüze yönelik saldırı ve faaliyetlerle karşı karşıya bulunduğumuz hepimizce malumdur.

Türkiye başta olmak üzere Ortadoğu coğrafyasında siyasî, iktisadî ve mitolojik emeller besleyen Küresel Sermaye sahipleri  ve onların içimizdeki bir kısım siyasetçi, bürokrat, sanatçı, iş adamı ve medya patronu işbirlikçi ve temsilcilerinin unuttukları ve sonunda mutlaka mağlup olacakları bir nokta vardır. O da şudur:

94 YIL ÖNCE OLDUĞU GİBİ BUGÜN DE OSMANİYELİ BİNBAŞI MEHMETLER, YOZGATLI YÜZBAŞI SAİMLER, RİZELİ KAPTAN NİHATLAR, ERZURUMLU AKİF BEYLER, KASTAMONULU FAİK USTALAR VE ÇANKIRILI HASAN USTALARIN ÇOCUKLARI GÖREVLERİNİN BAŞINDA, HAZIR KITA BEKLEMEKTEDİR.

İLÂHÎ EMİR DOĞRULTUSUNDA; “DOĞRULUĞU, HAKK’I VE SABRI BİRBİRİNE TELKİN EDEN” İNSANLAR OLMANIN BİLİNCİ İÇİNDE, SABIRLA OLAYLARI GÖZLEMLEYEN VATAN EVLATLARI, HAREKET VAKTİ GELDİĞİNDE; KUR’AN, EZAN, BAYRAK, VATAN VE NAMUS UĞRUNDA, DÜĞÜNE GİDER GİBİ ÖLÜME GİTMEYE HAZIRDIR.

***

Görüyor, biliyor ve inanıyoruz ki, yeni Mustafa Sagirler günümüz Türkiye’sinde ziyadesiyle çoğalmıştır. Yeni Mustafa Sagirler, 94 yıl önceki benzerlerinden daha güçlüdürler, daha donanımlıdırlar. YENİ TÜRKİYE'NİN YENİ MUSTAFA SAGİR'İ, FETHULLAH GÜLEN VE FETÖ'DÜR.

Ve yine, görüyor, biliyor ve inanıyoruz ki, yeni Mustafa Sagir'lerin karşısında; TÜRKLÜK bilinci ve İSLÂM ahlâkı ile donanmış her bir Türk evladı, YENİ BİR ATATÜRK. YENİ BİR MEHMET ÂKİF’TİR VE DİMDİK AYAKTADIR.

***

Cumhuriyetimizin kuruluşunun 94'üncü yıldönümünde, mukaddes değerler uğrunda canlarını veren bütün şehitlerimizi, rahmetle ve minnetle anar; Cumhuriyet Bayramımızı en kalbî duygularımla tebrik eder, saygılar sunarım.

KAYNAKLAR

ATAY, Falih Rıfkı, Çankaya, İstanbul: Sena Matbaası, 1980

AYDIN, Mesut, Millî Mücadele Yıllarında İstanbul’da Faaliyet Gösteren Gizli Grup­lar, Ankara: A.Ü.T.İ.T. Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, 1989

ERTÜRK, Hüsamettin, İki Devrin Perde Arkası [Yazan: Samih Nafiz TANSU – Yayına Hazırlayan: Ramazan YAŞAR], İstanbul: Ararat Yayın Evi, Çınar Matbaası, Üçüncü Baskı, 1969

GÖKÇEN, Sabiha, Atatürk’ün İzinde Bir Ömür Böyle Geçti [Anıları Kaleme Alan: Oktay VEREL], İstanbul: Türk Hava Kurumu Yayınları, Nurettin Uycan Cilt ve Basım Sanayii A.Ş., 1982

HİÇYILMAZ, Ergun, Belgelerle Teşkilât-ı Mahsusa ve Casusluk Örgütleri, İstanbul: Ünsal Kitap Evi, Haşmet Matbaası, 1979

KARABEKİR, Kâzım, Gizli Harp: İstihbarat, [Yayına Hazır­layan: Emrullah TEKİN,]  İstanbul, 39/43., 1998

KUTAY, Cemal, Necid Çöllerinde Mehmet Âkif, [Yayına hazırlayan: Mustafa UNAN], İstanbul,  246/255., 1963

ÖZKAN, Tuncay, Bir Gizli Servis’in Tarihi - MİT, İstanbul: Milliyet Yayınları, AD Yayıncılık A.Ş., Dördüncü Baskı, 1997

PEKER, Nurettin, 1955      1918-1923 İstiklâl Savaşı’nın Vesika ve Resimleri - İnebolu ve Kastamonu Havalisi,  İstanbul, 273-274, 1955

SERT,  M. Mustafa Sagir, İstanbul: Güven Yayın Evi, Güven Basım Evi, 1944

***

DİPNOTLAR

 


1-Kâzım KARABEKİR Paşa, bununla ilgili oldukça ilginç olaylar anlatmaktadır. Örneğin, bir Rum papazı yıllarca Ayasofya Camii’nde imamlık yapmış ve halkı taassup ve tembelliğe sevk etmiştir. Halk, gerçek kimliğini bilmeden ona büyük saygı göstermiştir. Kâzım KARABEKİR Paşa, ikinci bir olay olarak da, Erzurum’da davranışlarından şüphelenip yakalattığı Rus dönmesi bir casustan bahsetmektedir.

Geniş bilgi için bakınız: Kâzım KARABEKİR, Gizli Harp: İstihbarat, [Yayına Hazır­layan: Emrullah TEKİN,]  (İstanbul, 1998),  39/43.

2-Nurettin PEKER:  1918-1923 İstiklâl Savaşı’nın Vesika ve Resimleri - İnebolu ve Kasta­mo­nu Havalisi,  (İstanbul, 1955),  273-274.

 3-Cemal KUTAY: Necid Çöllerinde Mehmet Âkif, [Yayına hazırlayan: Mustafa UNAN], (İstanbul, 1963),  246/255.

4- Tuncay ÖZKAN:  Bir Gizli Servis’in Tarihi - MİT, (İstanbul, 1997),  94.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri