Endülüs ve Osmanlı dönemleri Hıristiyan Dünyasının hiç unutamadığı kâbuslu yıllardır. Bu sebeple güçlü bir İslam Devleti oluşumuna bir daha asla müsaade etmek istemezler.
İlk İslam fetihlerinin son halkası; ‘711 yılında İspanya’nın fethiyle tamamlanmıştır.’ Kuzey Afrika’nın hemen hemen tamamını ele geçirmiş olan Müslümanlar İspanyanın fethiyle Hıristiyan Avrupa’ya ayak basarlar. Müslümanlar karşısında mağlup olan Hıristiyan askerleri; kaybettikleri topraklarını yeniden fethetmek gayesiyle bir birlik kurarlar. Bu birliğe İspanyolca ‘yeniden fethetme’ anlamına gelen Reconquista adını verirler.
Örgüt mensupları, 1453 yılında İstanbul’un Türkler tarafından fethedilmesi ve Doğu Roma İmparatorluğunun yıkılması sonrası kuruluş bildirgelerine; ‘İstanbul’u yeniden fethetmeyi ve Osmanlı Devletini Yok Etmeyi’ de eklerler. Örgütün hala aktif olduğu ve hedeflerine ulaşma çabalarının devam ettiği bilinmelidir.
Elin Gâvurunun dinine bağlılığı ve ülküsüne sadakati takdire şayandır. Kaybettiğini kazanma, kaptırdığını geri alma azmi ve isteği bizler tarafından örnek alınmalıdır. Endülüs Emevi Devletinin yıkıldığı ve kaybedilen toprakların 781 yıl sonra Müslümanların elinden geri alındığı hiç unutulmamalıdır.
Osmanlı Devletini yok etme ve kaybedilen toprakları yeniden fethetme istekleri günümüze kadar hiç azalmamıştır. 1700 ve 1800’lü yıllarda Balkanlarda ve Avrupa’da kazandığımız toprakların tamamını kaybettik. 1915 yılında başlayan 1. Dünya Savaşı sonrası Doğu Roma ve Osmanlı İmparatorluğunun başkenti olan İstanbul İngilizler tarafından resmen işgal edildi. Bu saldırılar sonunda Osmanlı İmparatorluğunu kaybettik. Allah’ın inayetiyle Edirne ve İstanbul elimizde kaldı. Yıkılan Osmanlı Devletinin yerine Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurabildik.
Amerika ve Avrupa Reconquista mensupları belli ki Müslümanları yok
etmeden, İslam’ın Son Kalası Türkiye Cumhuriyeti Devletini yıkmadan, İstanbul’u yeniden fethetmeden huzur bulmayacaklar, rahat durmayacaklar.
Bu uğurda akla gelmedik yöntemler geliştirdikleri ve bir biri ardına uygulamaya koyduklarını biliyoruz. İslam Âlemine kan kusturmaya devam edecekler. Libya’yı yok ettiler! Tunus, Cezayir ve Mısır’da iktidarı değiştirdiler. Irak ve Suriye’yi haritadan sildiler! Suudi Arabistan’da darbe yaptılar. Katar’a diz çöktürdüler. Arakanlı Müslümanları yurtlarından sürgün ettiler.
Yetmedi. Yetmeyecek çünkü nihai hedef Türkiye Cumhuriyetini bölmek ve parçalamak. Bunun için bazen silahlı terör( ASALA, PKK, DEAŞ, YPG) operasyonlarını, bazen dini terör (FETÖ) operasyonlarını, bazen de ekonomik terör(17–25 Aralık ve Reza Zarrab) operasyonlarını devreye koyuyorlar. Pis oyunlarıyla canımızı yakıp keyif yapıyorlar.
Başara bilirler mi? İnşallah başaramazlar. Ama çok uyanık olmalıyız. Gâvurların bu kirli oyunları bence, yerin üstündeki eksik akıllı siyasilerin aldığı tedbirler sayesinde değil yerin altındaki, ‘Peygamber Efendimizin aguşunu açarak beklediği şehitlerimiz hürmetine’ bozulmaktadır. Bu Mübarek Ocak, kıyamete kadar tütsün ve uygun koşullar oluştuğunda kaybedilen Türk Yurtları yeniden kazanılsın isteniyorsa; Bu Kutlu Milletin Evlatlarına hiç vakit kaybetmeden ‘Yeniden Fethetme’ şuuru verilmeli, Sakarya’nın kardeşleri Cömert Nil ve Yeşil Tuna yeniden anlatılmalıdır.
Milli Eğitim Bakanlığı ikide bir sınav sistemlerini değiştirerek milletin kafasını karıştırmayı bırakmalı, bu Milletin çocuklarını Ecdadına layık, gönlünde Yeniden Fetih Ruhu taşıyan kula kulluk yapmayan, aklını kimseye satmayan, Hak’ın rızası için yaşayan, ‘fikri hür vicdanı hür irfanı hür’ bireyler olarak yetiştirmenin derdine düşmelidir. Ancak o zaman İri/Diri bir MİLLET olunabilir…