Ya Rab zor ve çetrefilli günlerden geçiyoruz . Ümmete ve milletimize rahmeyle. İçerden dışardan sıkıştırılan çemberlerde çaresiz bekleşen mazlumlar aşkına birlik ve beraberliğimizde gözü olanları kahhar ismi şerifinle kahreyle.AMİN.
İslam ümmetinin hadimi olmamız hasebiyle bazı sorumluluklar üzerimize yüklenmiş durumda. Bu topraklarda yaşıyorsak ki, yaşıyoruz şükür. O halde , kavga gürültü patırtı yerine birlik ve bütünlük içerisinde olmamız gerekiyor.
İçimizde barındırarak birlik ve bütünlük içinde yaşadığımız etnik ve dini kökenleri hatta kültür ve medeniyetleri farklı insanları , asıl zenginliğimiz olarak kabul görebilirsek çoğu açılmaz kapıları açarak önümüzdeki engelleri aşabiliriz.
Gün kavga günü değil. Dinimize, diyanetimize, rengimize ve kimliğimize göre ayırım gözetmeksizin bizi yok etmek isteyenleri içimizdeki muhabbet ve samimiyet hamurunda eriterek dost ellerimizle kenetlenme günü.
Dün Yenikapıda yaşadığımız heyecan ve canlı ruh hali umutsuz olmamamız gerektiğini haykırdı kör sağır ve duyarsız dünyaya. Hal dili ile bu böyle gitmez diyen milyonlar alçak ve zalim güruhun kalplerindeki korkuyu yeniden tazeledi.
Önümüzdeki hafta yapılacak referandumun sonucunu büyük İstanbul mitingi bugünden ilan etti aslında. Sonuç elbette GÜÇLÜ EVET olacak inşallah.
Çok şükür devletimiz emin ellerde. Eski çamlar çoktan bardak oldu. Eski Türkiye beklentisi de giderek hayal olma yolunda olunca kudurdukça kuduruyorlar. Bizler aklımızı başımıza aldıkça daha çok kuduracaklar.
İslam coğrafyasında bir türlü dindirilemeyen kanamaya bağlı, takatimiz epey kesildi. Ümmet eli kolu bağlı ama içindeki mazlumlarının duaları arşa, sahibine ulaştı ki, Esad zulmüne geçici de olsa dur denildi. Bu bir Müslüman eliyle olsa ne ala. Ne yapacağını dünyanın kestiremediği Trump tarafından gerçekleşti bu eylem.Bu saldırının hangi amaçla yapıldığını tarih yazdığında daha iyi anlayacağız . Kafirler istemeseler de Rabbimiz vaadini tamamlayacak. Amerika’nın durup dururken Suriye’ye attığı füzeleri başka nasıl yorumlayabiliriz ki ?
Bu duruma sevinme şansımız da yok. İslam beldesine ve Müslümanlar üzerine atılan deneme füzeleri Müslüman kanı akıttı. Elimizle dilimizle yok edemediğimiz şerre kalbi buğzumuzda bir zaafımız olmasa bu durumlara düşmezdik herhalde.
İki süper(!) güç danışıklı döğüşle ümmetin sabrını zorluyor gibime geliyor . Dışarda konuşulanları iletişimin gücü sayesinde biliyoruz. Kapalı kapılar arkasında yenilen herzeler ise er ya da geç kulaktan kulağa fısıldanarak da olsa duyuluyor . Wikileags belgeleri , İrangate , watergate gibi skandallar ile de hiçbir şey gizli kalmıyor.
Perşembenin gelişini çarşambadan hisseden bir uyanıklığa ihtiyacı var ümmetin. Buda bilgi ile akıl ile olur. Hislerimiz ve zeka ürünü zaaflarımız bizi yanıltabilir. Şiddetle kalkıp zararla oturmak istemiyorsak bu dürtülerimizi akıl süzgecinden geçirerek terbiye edelim.
Tarih hep tekerrür eder anlayana da rehberlik eder.
Resmin bütününe bakalım. Denizde boğulan masum ve mazlumlara , kıyıya vuran çocuklara, toprak altından cansız çıkarılan bebeklere , sokakta oynarken hissettiği elma kokusuna koşarken cansız yere yığılan miniklere ve gözümüzün içine bakarak bizi enayi zanneden müttefiklerimizin(!) kalleşliklerine göre cevap verebilirsek ,bu EVET gücünün ötesinde bir korku salacak düşman kalbine.
Yoksa ümmetin ahı bizimde iflahımızı söker. Sudan bahanelerle basit hesaplar yaparak gereksiz detaylara sapıp ana yoldan çıkarsak yolumuzu kaybettiğimiz gibi bir daha toparlanma şansı da bulamayabiliriz.
Son haftaya giriyoruz. Kırmadan dökmeden rencide etmeden ikna kabiliyetimizi iyi kullanarak neden EVET değil de GÜÇLÜ EVET denmesi gerektiğini önce iyice anlayalım. Sonra da anlatalım. Anlatalım ki, son pişmanlığın para etmediğini görüp ah vah demeyelim.
Bugünlük de bu kadar.
Kalın sağlıcakla.