YİYON İŞDE, YİYOSUUZ!..

.

Yıllar önce, Allah rahmet eylesin, benim çok sevdiğim, aziz dostum, Göksun'un Kavşut Köyü muhtarı bir Bayazıt Kâyemiz vardı.

Allah var tanıyan herkes severdi O'nu.

Özü sözü bir, lafı eveleyip gevelemeden direk söyler, lâfıyla da adeta "godumu otutdururdu".

İsterse karşısında ki cumhur reisi olsun. "yeterr biti de bize bak bizee ! " der miydi ? Hiç meraklanmayın, derdi O derdi...

Belki de O'nun bu özelliği olsa gerek; İlçenin tüm amir ve memurları, askeriyesi, adliyesi, kaymakamlığı O'nu çok severdi.

Resmi kurum da bir işi olduğun da, O'ndan tatlı bir zılgıt yememek için, işi en seri şekilde yerine getirilirdi. 

O bir halktı,  aynı zamanda halk adına kamu işleyişini, söylemeden "görüyom hâ !" dercesine tatlı nükteleriyle uyaran, adeta halk adına bir tercüman, bir  kahramandı O...

Mesala, biraz tepeden bakan memur ve amire;  "bâkâle daşş... yediğim, sen fâlann ôlu deel misin ? ee ben senin emminim tâmân" uyarısı "kendine gel ! "  anlamı taşırdı.

Kanunlara saygılı olduğundan, olumsuz sonuçlanan işleri bir bir izah edildiğinde, "peki babam, bişet dediimiz mi var ?ganuna garşı mı goyucuk, boynumuz gıldan ince" derdi..

İlçe pazarı olan hemen her salı günü yanıma uğrar, Onsuz geçen hafta benim için tuzsuz yavan sayılırdı. Biz Ondan razıydık Rabbimiz de razı olsun inşallah.

Ufak tefek, mangal yürekli, yüzünde bir avuç dolusu bıyığı olan bu adam; bir gün memleketin resmi protokolünün  çok önemli sırasında ki bir kamu görevlisine ziyaret de bulunur. (Biz buna 'S' diyelim) Hoş-beş ve derin muhabbetten sonra;

'S';

- Yâhu muhtar o kadar buraya gelip gidiyorsun.  Bir gün olsun o meşhur Kavşut Alabalığından getirdiğin yok ?.

- Kâye;

Senin canın sağolsun 'S' beğim, bâlıın lâfımı olur. Der, içinden de ;  "adam haklı vallâ, bunu şindiyeçe nedii düşünmedisek bu ayıp da bize yeter" diye kendi kendine serdenişte bulunur.

Derken, Kâye yerden zor kalkan üstü ıslak bezle kaplı bir çöte (balık taşıma amaçlı, kancalı söğüt dalı ) balıkla 'S'nin odasına yaklaşır.

Görevlinin " 'S' bey, hakim beyin yanında" uyarısıyla, Kâye hakim beyin odasına doğru yönelir.

Hakim beyin, oda kapısının dört de biri kapalı, gerisi açık vaziyettedir.

 'S' odanın baş köşesinde hakim beyle sohbetteler.

Kâye, hakim beyin görmez tarafından 'S' beyin, elinde ki balıkla kendini görmesini bekler. Koyu sohbet halinde ki 'S' bey birden elinde ki balıkla Kâye'yi görür. Başıyla "git ! git !" İşareti yapar.

Kâye ise, kısa boyu nedeniyle, kuyruğu yerde sürünen balık çötesini öne doğru  kaldırıp,

 "al getirdim işte ! " hareketi yapar.

'S'beyin başıyla " git !" hareketi, Kâye'nin balıkla "al ! " hareketi, epey sürse de nihayetin de;

'S' kapıya doğru yönelir, Kàye'yi kapı görüş alanının uzağına çeker amma, hem kızğın hemde Kâye'nin temiz yüreğini bildiği için anlayışlıdır.

Kâye "ee bre 'S' beğim hemi âazığnân getir diyon,  hemi de başığnan götür diyon. Ben getirdiini götürecek adam mıyım. Al şu bâlıı yiyon işde, yiyosuuz !?"

Görevli, ani hareketle Kâye'nin elinden

 "ver şunu ver ! " diyerek balıkları alır hızla uzaklaşır...

İlâhi Bayazıt Kâye, ben seni nasıl unuturum nasıl ?

Temiz yürekli goca bir  halktın sen !

İsyanın da bile, duruluk, doğruluk vardı senin.

Bak yine rahmetle andırdın kendini...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri